
Bilgisayar oyunları nesilleri zehirliyor...
Enes Tarım
Bilgisayar oyunları o kadar gelişti ki insana kendini gerçek bir savaş alanında düşmanlarla çarpışıyormuş gibi olağanüstü bir heyecan veriyor.
Oyuncu hayatta kalmak için gerekli olan tüm çabasını kullanarak şiddet dürtülerini bu oyunlarla tatmin edebiliyor.
Savaşıyor, mücadele veriyor, yaralıyor, öldürüyor...
Sonra da sanki hiçbir şey olmamış gibi oyundan kazandığın hediye bir can ile sıradan hayatına devam ediyor...
Hülasa sanal oyunlar insana gerçek yaşamında belki de hiçbir zaman yaşayamayacağı gerçeğe yakın deneyimler sunuyor.
Ve dünya çapında büyük rağbet görüyor, büyük bir pazara dönüşüyor...
***
Bu konuda ilk itiraz edebileceğimiz şey; gizli içeriklerle dolu oyunların karanlık yönlerinin olması...
Birçoğunun fark ettirmeden İslam düşmanlığı yapması…
Oyun adı altında çocuklarımızın manevi dünyasını etkilemesi.
Özellikle savaş oyunlarında düşman karakter olarak uzaylılar, devler ve yaratıklardan sonra birçok oyunda başı sarıklı pala bıyıklı eli kılıçlı çirkin Müslüman karakterler çokça yer alıyor.
Bu karakterler üzerinden sanal dünyada bir savaş cephe var.
Ve batı yeni bilişim teknolojileri elinde tutması yönünden bu alanda İslam dünyasına kıyasla çok güçlü.
Bugün yaşadığımız deist nesil yöneliminin belki motor güçlerinden biri de bu oyunlar...
***
Çizgi filmler ve animasyonlar, çocukların kimliklerini yeni keşfettikleri 4-10 yaş arasından itibaren belirli rol mesajlar ileterek onları şekillendiriyor, yönetiyor.
Bunlar her ne kadar bir oyundan ibaretmiş gibi gözükse de içerisine gizlenmiş sublimenal mesajlar çocukların beynine bir şekilde aktarılıyor, kaydediliyor.
Yanı sıra medyada saçma sapan başlık ve haber içerikleri hurafeler kerametler ve batıl inançlar havada uçuşarak genç zihinler şok dalgalarla doğru düşünemeyen, analiz yapamayan, gerçeğe ulaşamayan birer şaşkına dönüştürülüyor.
Sessiz davransınlar ve ortalıkta dolaşmasınlar diyerek içeriğinin ne olduğunu bilmediğimiz büyülü Yunan tanrılarının mitleri ile büyüyen nesillerden dindar bir kuşak beklentisi zaten olacak şey değil…
***
Çocuk ve gençlerimiz her gün bilgisayar ya da tabletlerde oyun boyunca bir sürü insanı öldürüyor, önüne ne çıkarsa eziyor, şehirleri bombalıyor, ormanları yakıyor, kuşları vuruyor, kumar oynuyor, girilmeyecek yerlere giriyor, cinsel oyunlar oynuyor.
Sonrasında saatlerce sanal dünyanın içinde tüm bunları yapıp dışarı çıktığında, sanalda edindikleri tanrısız ahlaksız erdemsiz bedelsiz düşünme ve hareket etme alışkanlığını gerçek dünyaya taşıyorlar.
Bu, üzerine bomba atarak öldürdüğü insanları kameradan seyrederken, kurbandan uzakta olmanın psikolojik rahatlık sağladığı bir durum.
Adeta her gün kendi belleklerinin, vicdan ve tahayyüllerinin sesine nasıl kulak tıkayacakları konusunda dersler alıyorlar.
Normal hayatta sadistlik ve sapkınlık sayılan bu eylemler; bilgisayar ve TV başında onları masum bir röntgenciye dönüştürüyor.
Ve bazen de neyin gerçek neyin sanal olduğu birbirine karışıyor.
Geriye imajlardan başka bir şey kalmıyor…
***
Sanal teknolojilerin bizi içine çağırdığı dünyada oyun adı altında sunulan her şey çok farkında olmasak ta çocuklarımızı her geçen gün küçük dozlarla zehirliyor.
Maneviyatımızı zedeleyerek bozarak asosyal, sadist, benmerkezci, merhametsiz ve empatisiz nesiller yetişmesine vesile oluyor...
Büyük farkla yeni nesillerimiz için en önemli tehditlerden bu şüphesiz...
Bunu ilanihaye sorunsuz sürdürmek mümkün değil…
Ve malesef galiba oyun bittiğinde asıl gerçek dışarıda, kapının hemen ardında tüm memnuniyetsizliği ile bizi bekliyor olacak…
Selam ve dua ile…