
Aksa Tufanı'nın Semeresi: Zaferler, Fetih Ve İnsanlık Vicdanının İhyası
Dr. Şemsettin Karcı
(Fetih Suresi'nin Hatırlattıkları)
Giriş
7 Ekim 2023 tarihinde başlayan müeyyed Cihad Aksa Tufanı tüm zalimleri önüne katarak boğmaya devam ediyor. Daha dün tufanın acılarını konuşuyorduk, bugün ise sonuçlarını ve semerelerini konuşuyoruz. Dün zulmün acımasızlığını, bugün şedidu’l-İkâb olan Rabbimizin intıkamını konuşuyoruz. Dün zulmün boyutlarını, şehitlerin, katledilen kadın çocuk, yaşlı demeden şehid edilen mazlumların sayılarını konuşuyorduk bugün ise o çocukları yakanların evlerinin ve şehirlerinin nasıl yandığını ibretle izliyoruz. Rabbimizn ifade ile “onlar bir dost ve yardımcı da bulamazlar”.
Soykırımın 470. gününün sonunda gerçekte 100 bin civarında şehid, 110 bin 265 yaralı bırakan küresel Siyonizm hem gizli hem de açık olarak belirlemiş olduğu hiçbir hedefi gerçekleştiremeden hüsranla kaybetti. Kazanan ise Direnişçi mücahitlerle ve onlara sabır sebat ve fedakârlıkla yardım eden mazlum Gazze halkı oldu. Kazanan bir kesim daha var ki onlar da, ölmemiş insanlık vicdanıyla tüm dünyayı ayağa kaldıran doğadan batıya hür insanlar, boykot uygulayan nefsine hakim duyarlı insanlar ve elinden gelen hiçbir gayreti esirgemeyen Müslüm/gayr-ı Müslüm dünya halkları da kazanan taraf oldu. Siyonizm kaybetti. Amerika hem kaybetti hem de kendisini Allahın azabından kurtaramadı. AB kaybetti. Uşak Arap diktatörleri kaybetti. Firavunlar Nemrudlar, Netanyahular, Bilden/Bilenkenler kaybettiler. Kısacası maşa İsrail Siyonist devletin arkasında duran, yardım eden, askeri/siyasi destek veren, sessiz kalan, boykot çağrılarına kulak vermeyen devlet, millet, kişilerin hepsi kaybetti, hak, adelet, vicdan yani İslam kazandı. Hak kazandı, batıl kaybetti. Hak geldi batık yok oldu. Zaten batıl yok olmaya layıktır.
İsrail'in yok olma sürecinin başlangıcı olan 7 Ekim günü, aynı zamanda fetih ve zafer günlerinin de miladı oldu. Evrensel boyutta hak ve batıl savaşının başladığı bir dönemindeyiz. 'Nekbe', 'intifada' şimdi ise 'tufana' dönüşmüş olan Aksa ve Gazze direnişi yeni bir çağın açıldığını göstermektedir. Bu çağ direniş ve diriliş çağıdır. İslam'ın ve ümmetin fetih ve zafer çağı olacaktır. Batı insanın İslam'la şereflenmesi, hakikat ve fıtrata dönüş, ümmet dayanışması, silkinme, doğrulma vakti olacaktır, Diyaru’ş-Şam’ın zaferiyle bunu görmüş olduk. Kudüs yolunun Gazze ve Askalandan geçtiği tarihi gerçek, Kur’ani ifadeyle sünnetullah yeniden tahhakuk ediyor. Kapitalizm ve liberalizm kominizim gibi bitecektir. Bundan sonra doğal ve fıtri insani/İslami olan değerler dünyanın gündemine girmiş oldu. Merhamet ve vicdanla bağdaşmayan değer yargıları son bulmaya yüz tutmuşdur. Yeni değer yargıları ışığında Kudüs Işığı, Gazze mektebi, Aksa kriterleri, Filistin değerleri mevcut değer yargılarının yerini başlamıştır.
A-Fetih Sûre’sinin Anlattıkları
فتح/ Fetih, çoğulu فتوح onunda çoğulu فتوحات olan kelime; açma, yol gösterme, hüküm verme, galibiyet ve zafere ulaştırma anlamlarına gelir. Terim olarak İslam'da meşru görülen savaşlar hakkında cihad kelimesine benzer şekilde, toprak kazançlarını, istila ve sömürü gibi anlamalardan ayırmak amacıyla fetih kavramı kullanılmıştır. Kelimenin "açmak" kök anlamında, maddi ve manevi olarak iki türlü bir açma sözkonusudur. Birisi fiziki açma ki, kapının açılması, yolun açılması, gözün açılması, sınırın, ülkenin, toprağın açılması bu anlamdadır. Diğeri ise, manevi açılma anlamındadır: zihnin açılması, aklın açılması, kalbin açılması anlamlarında olduğu gibi. Buna göre fetih maddi ve manevi olarak kapalılığın giderilmesi, açmak ve yol göstermek anlamına gelmektedir.
İbn Manzur (ö. 711/1311), fetih kavramı için bir anlam daha veriyor: "kaynak bir suyun kendi yatağını bularak serbestçe akması." Bu son anlama göre fetih, hayat verecek hakikatin yani İslam'ın kendi mecrasını bularak ulaşacağı yere ulaşması, kalplere girmesi, mesajın ulaşmasının önündeki engellerin kalkması demektir ki manevi bir eylemdir.
Fetih, sadece toprakların değil, daha da önemlisi kalplerin ve gönüllerin fethidir. Kelime, öncelikle ve daha çok, kalbi ve aklı İslam gerçeğine açmak, ikinci olarak da İslam mesajının önündeki engeller kaldırmak, insanın kalbine ve aklına ulaşmayı mümkün kılacak ortamı hazırlamak anlamana gelmektedir. O nedenle Hudeybiye'de varılan barış ortamı nedeniyle İslam, kabileler arasında yayılmış, çok hızlı bir şekilde Arap Yarımadası'na yayılmıştır. Hudeybiye barışı ile bölgedeki fitnenin kaynağı olan Hayber'in hâkimiyetine son verilmişti. Bölgedeki krallarla yazışmalar başlamış, heyetlerle görüşmeler yapılmış ve birkaç yıl sonra Mekke'nin Fethi gerçekleşmiştir. Kur'an, bu durumu bir sürenin adı olarak tesmiye etmiş ve fetih diye isimlendirmiştir. Kur'ân’da varyantlarıyla birlikte fetih toplamda 38 yerde zikredilirken, bildiğimiz manadaki fetih ise, "الفتح /el-fethu" şeklinde mastar olarak, 9 ayette geçmektedir.
اِنَّا فَتَحْنَا لَكَ فَتْحاً مُبٖيناًۙ/Hiç şüphesiz ki biz sana apaçık bir fetih verdik." Müfessirlerin çoğunluğuna göre ilk ayette geçen fetihten maksat, Hudeybiye antlaşmasıdır. Çünkü elde edilen siyasi bir fetih idi. Fetih sûresinin, herhangi bir savaş veya askeri bir zaferin olmadığı Hudeybiye antlaşmasının ardından inmiş olması, fethin manevi yönünün önemini göstermektedir. Asıl fetih, gönüllerin İslam'a açılması ile ülkelerin fethedilmesidir. Medine'nin savaşsız fethedilmesi ve İslam'a kazandırılması hakkında Efendimiz (sav)in : "Ülkeler ve şehirler zorla alınır; Medine ise Kur'an ile fethedilmiştir" dediği kaydedilir." (Belâzûrî, I, 6). Sûrenin 18 v3 27. Ayetlerindeki فتحا قريبا /yakın fetih ifadesi ile Hudeybiye antlaşmasından sonraki Hayber'in fethine, Nasrsûresinin 1ve Hadidsûresi 10. ayetlerindeki "el-feth" kelimesi ise Mekke'nin fethine işaret etmektedir. Böylece fethin hem savaş hem davet ve tebliğ yoluyla gerçekleştirilebileceği açıklanmış olmaktadır.
Savunma amaçlı askeri savaşlar, Bedir savaşı ile başlamış, Hendek savaşı ile son bulmuştur. Hudeybiye'de Müslümanların ağacın altında ölmek için biat etmeleri, siyasi çözümün hızlanmasına katkı sunmuştur. Barış ortamı, İslam'ınönünü açmış, kalpler fethedilmiş idi. Şehirlerin anası olan Mekke'nin fethi ile tüm ülkelerin başkentlerinin gündemi İslam olmuştur. Böylece Mekke'nin fethinde genel af ilan edenResulullâh (sav) aslında gönülleri fethetmiştir. Allah Resulü: "haydi gidiniz hepiniz özgürsünüz" fermanıyla, Kur'an ve İslam'ı kıyamete kadar evrensel bir mesaj olarak miras bırakmıştır. "Böylece Allah, gelmiş ve geçmiş hatalarını bağışlayacak, sana olan nimetini tamamlayacak ve seni dosdoğru bir yola ulaştıracaktır."
Arapçada zafer, Nasr/نصر masdarı ile ifade edilir.وَيَنْصُرَكَ اللّٰهُ نَصْراً عَزيزاً /Bir de Allah sana şanlı bir zafer nasip edecektir". 'Nasr', zafer ve yardım demektir. Mekke'nin fethini müjdeler ve bir süresinin ismi olmuştur. Yani, zafer sûresi:" Allah'ın yardımı ve fetih geldiğinde, İnsanların Allah'ın dinine gruplar halinde girdiğini gördüğünde Rabbini hamdederek tesbih et ve ondan bağışlanma dile. Hiç şüphesiz ki o,tevbeleri çokça kabul edendir." Zafer manasındaki "en-Nasr", masdar formatında Kur'an'da 11 defa, lafz-ı celile izafetle kullanılmıştır. Böylece Zaferin ancak Allah'ın yardımı ile o'nun katında olduğu vurgulanmıştır.
Zafer sadece Allahın elindedir. Vaktini ve saatini sadece o bilebilir. Zafere kavuşanlar zafere layık veya zaferin gerektirdiği tedbirleri almış sünnetullâh gereği muzaffer olmuş kimselerdir. Sadece Halep, Hama, Humus’u özgürleştirmek için 26 Kasım 2024 harekete geçen Şam Özgürlük Hareketi (هىءة التحرير الشام), 13 gün sonra 8 Aralıkta Şam Emeviye camiinde sabah namazını kıldırırken Nasr (Zafer) suresini okuyacaklarını bilmiyorlardı.
Fetih, zaferden daha geneldir. Her fetih bir zaferdir, ancak her zafer bir fetih değildir. Çünkü zaferde tagallüp, yani güç kullanarak ele geçirme (anveten) anlamı vardır. Fetihte ise, açmak, kapalılığı gidermek, hüküm vermek, zafer ve galibiyet manaları vardır. Örneğin; Bedir, zaferdir, ancak Mekke, fetihtir. Hendek, Hayber birer zaferdir, ancak Hudeybiye bir fetihtir. Hudeybiye kalplerin fethi idi, Mekke'nin kapısını açarak, müşriklere karşı şanlı bir zaferle sonuçlanmıştır. Buna göre Şam’ın kurtuluşu bir zaferdir ancak Kudüs ise bir fetih olacaktır.
Hudeybiye antlaşmasının kendisi büyük bir fetih olup diğer fetihlerin kapısını açmıştır. Hudeybiye antlaşmasından sonra İslam çok hızlı bir şekilde Arap yarımadasına yayılarak hâkim olmuştur.Bölgedeki şerrin (bugünkü Siyonist işgal devleti gibi)kaynağı olan Hayber'in hâkimiyetine son verilmiş, krallara davet mektupları gönderilmiş, heyetlerle görüşmeler yapılmış, birkaç yıl sonra da Mekke'nin fethi gerçekleşmiştir. "Bir de Allah sana çok şanlı bir zafer verecektir.Allah imanlarına iman katsınlar diye Hudeybiye gününde müminlerin kalbine السكينة/sükûnet indirdi. Göklerin ve yerin orduları Allah'ın emrindedir. Allah bilendir, hikmet sahibidir." (Fetih, 3-4)
Allah, Hudeybiye ile Müminlerin kalplerine السكينة /huzur, sekine indirmiş, imanlarına iman katmıştır. Kur'an'daالسكينة /sekine, sükûnet, huzur,güven, itmi'nan anlamında kullanılmıştır.İmanlarına imanın katılması ve huzurun inmesi müminler için dünyevi bir müjde ve rahatlamadır. Asıl kurtuluş ise, içinde ebedi kalacakları cennetler ile günahlarının üstünün örtüldüğü ahiret günü olacaktır. "Bütün bu lütuflar mümin erkeklerle mümin kadınları, içinde ebedi kalacakları, zemininden ırmaklar akan cennetlere koyması, onların günahlarını örtmesi içindir. İşte bu Allah katında büyük bir kurtuluştur."(Fetih,5)
Yazı 3 bölüm olarak devam edecektir.