Cafer Çelik

Muharrem Ayı - Aşure

Cafer Çelik

Haram aylar dörttür. Zilkade, Zilhicce, Muharrem ve Recep’tir. Ramazan ayından sonra en sevaplı olan oruç Muharrem orucudur. Haram aylarda bir gün oruç tutmak diğer aylarda otuz gün oruç tutmaktan hayırlıdır.(Kimya-i Saadet, sayfa:162)Haram aylarda her türlü yanlış, yakışıksız, zulüm hal ve hareketler yapılması yasaktır, yapılmaz. İnsani yapılacaklara artırılarak devam edilir. Bölgeye bu aylarda rahatlık ve huzur gelir. 

Fecr Suresinde yemin edilenin Muharrem ayı, on gecenin de bu ayın ilk on gecesi olduğu belirtilmiştir. Peygamberimiz bu ayı Allah’ın ayı olarak nitelemiş, Ramazan ayından sonra en faziletli orucun bu ayda tutulan oruç olduğunu ifade etmiştir. Muharrem ayının onuncu günü Aşure diye adlandırılır. Onuncu günde cahiliye Arapları da oruç tutarlardı. Peygamberimiz bu ayda birkaç defa oruç tutmuş; ashabına oruç tutmalarını emir etmiş, Ramazan orucu farz kılındıktan sonra oruç tutulmasını serbest bırakmıştır. Muharrem ayının onuncu günü Aşure’dir. Bu gün oruç tutmalarını, bir gün önce veya bir gün sonrasını ekleyerek(9-10; 10-11)tutmalarını tavsiye etmiştir. Hanifiler –Malikiler bu orucu sünnet kabul etmiş; yalnız onuncu günü tutma Yahudilere benzeme olduğundan mekruh kabul edilmiştir. Bu ayda ilk yıllarda kesilen kurban terk edilerek, Zilhicce ayında kesilmeye başlanmıştır.

Hz. Hüseyin ve ailesinin 10-Muharrem–61(10 ekim–680) Kerbela’da şehit edilmesi bu aya başka bir anlam kazandırmış; Şia için intikam ahdi ve matem günü olmuştur. Anadolu Alevileri Muharrem’in ilk on iki günü yas ve matemli, su içmeden oruç tutmayı gelenek haline getirmişler; Fatimiler’de matem günü kendini zincirlerle dövme merasimleri başlatmışlar, bu merasime İran ve Irak’ta devam edilmektedir.
Hz. Ömer’in halifelik döneminde 638 yılında hicret günü yılın başlangıcı kabul edilmiş, Muharrem’in biri hicri yılbaşı olarak belirlenmiştir. Yılbaşında İslam memleketlerinde kutlamalar, tebrikleşmeler yapılmış ve yapılmaktadır.(İslam Ansiklopedisi cilt–31,sayfa:5)

Hz. Musa’nın Firavun zulmünden kurtulduğu, Yahudilerin (10)Muharrem’de oruç onların geleneğinde vardır. Hz. Nuh(as)in gemisi tufandan kurtulması, Hz.Adem(as)ın tövbesinin kabulü, Hz.Yunus(as) kurtuluşu, Hz.İsa(as)ın doğumu gibi çoğu doğrulanmayan çok olayın olduğu (10)Muharrem önemli görüldüğünden Hz.Nuh (as) ve Hz.İbrahim(as)zamanından beri bu günde oruç tutulduğu bildirilmektedir. Oruçla birlikte Aşure tatlısı geleneği de geliştirilmiş olup, zamanımızda devam edilmektedir.(İslam Ansiklopedisi, C-4;S-24)

Bir durumun ibadet olması, Allah tarafından mükafatlanması için Allah’ın emir etmesi, Resulü’nün sünnetine uygun olarak, Allah’a inanarak, Ondan sevap talep ederek yapılması gereklidir. Bu şartları taşımadan yapılanlar ibadet olmaz. İbadetlere ekleme, eskitme yapmak ibadeti ifsat eder. İbadetin esasını Allah koyar, inanan kul Peygamberin yaptığı gibi yaparak uygular uyar. İbadet, itaattir. İtaat sevgi gereği yapılır. Sevilme ve sevaba vesile olur.
 

Yazarın Diğer Yazıları