Cafer Çelik

Bunalım ve Kurtuluş

Cafer Çelik

İnsan fıtratına uymayan düşünce ve yaklaşımlar insana mutlu yaşam tarzını sunamaz. İlahi inanç esaslarından uzaklaşan sistemler insanları, insan yapan yüce vasıflarını silerek bunalıma sürüklemektedir. Ahlaki endişe duymayan, mutsuz, huzursuz, kendisi ve çevresiyle barışık olmayan bir toplum oluşmaktadır. Bu gelişmeler küresel barış için gerekli küresel değerler ve ahlakın batı tarafından kurulamayacağını göstermektedir. 

Batının inşa ettiği sistemler, Allah ve ahiret inancını yıkarak, ahlak ve edebi silmiş, ruhi bunalımların artmasına sebep olmuştur. Hevalarından başka ölçü tanımayan, dayanışma ruhunu yıkan, bu konularda hiçbir ahlaki endişe taşımayan, insanlığı tüketim tutsağı yapan sistemler bunalımları geliştirmektedir.               

Batı ülkelerinde doğan çocuklarda babasız olanların oranı her yıl artarak %50-60’ı bulmaktadır. Çocuk, evlilik, aile gereksiz görülmekte, her yıl oranları düşmektedir. Zinanın her cinsle yapılması serbest kılınmış, uyuşturucu kullanımı yaygınlaştırılmıştır. Boşanmalar artarak devam etmektedir. Aslı belirsiz, ahlakı bir kuraldan etkilenmeyen, kimselerden adalet, sözünde durma vb. şeyler beklemek saflık olur. Batı insanlığa huzur, adalet, edep yerine; bunların tersini yaymak için, kurumlaşarak, devletleşerek, birleşerek şeytani esasları etkin kılmak için çalışmaktadır. Faaliyetleriyle huzuru, barışı, adaleti uzaklaştırmakta, savaşı, zulmü artırarak yaygınlaştırmaktadır.           

Dünyada barış, huzur, adaletli birlik, İslam esaslarını bilen, inanan, uyan Müslümanlar öncülüğünde yapılan çalışmalarla, İslam, insanlığa tanıtılarak, inandırılır, uygulanırsa sağlanacaktır.

İslam esaslarında, tüm ilahi kitaplara, peygamberlere inanma, Şu-bu millet değil, tüm yaratılmışlara adalet, huzur, saadet getirici haller emredilir. Yapılan hayır-şerrin gizlenmeyip bilindiği, karşılığının görüleceği duyurulur. Dünya hayatının geçici, ahiret yaşamının ebediliği, ahirette makam ve menfaatin dünya yaşamındaki hal ve harekete uygun olacağı bildirilir.

Müslümanlar; Allah’a yönelen, O’dan korkup sakınan, ahirete, dünyada yaptıklarının orada hesabını vereceğine inanan, düşünen adil insanlardır. ”Ve onlar yoksulu, yetimi yedirip doyuran”, ”sabrı ve merhameti birbirine tavsiye edenlerdir. ”Ve onlar, sözü doğru söyleyenler”” vaadlerinin arkasında duranlar”, öfkelerini yenenler”, ”çirkin hayasızlıkları yapmayan ve yaygınlaştırmayanlar”, ”hatalarında ısrarlı olmayanlar”, ”kin tutmayanlar”, “haddi aşmayanlar”, ”kötülükleri iyilikle uzaklaştıranlar”, mütevazi olanlar”, ”akrabalık bağlarını koruyanlar”, ”helal ve haram sınırlarını koruyanlar”, ”cimri olmayanlar” ”infak edenler“, ”hayırlarda yarışanlar”, ”dua ve tevbe edenler”, ”zinaya, faize, zulme, sömürüye yaklaşmayanlar” ”Salih amellerde bulunanlardır.”  “Ve onlar, insanlar için çıkarılmış hayırlı bir ümmettirler, iyi olanı emreder, kötü olandan sakındırırlar. Dinlerini Allah için(halis)kılarlar”

İslam, yazılan yüce vasıflara sahip kimseler tarafından yaşanarak tebliğ edilse, insanlık Kur’an’a yönelecek, İslam’ı öğrenip, inanan güçlü bir toplum oluşacak; oluşan toplumun azimli, kararlı, gayretli, ilahi esaslara uygun çalışmalarıyla etkili olunacak, dünya bunalımdan, krizden korunup, kurtulacak…Kur’an ilahi yasası, noksansız kaynaktan gelen, noksansız yasadır. Bilinir, inanılır, uyulur, uygulanırsa, dünyada huzur, adalet, barış olacak; ahirette ebedi saadete erişilecektir.

Yazarın Diğer Yazıları