Cafer Çelik

Basit tezgah zahmetsiz kazanç

Cafer Çelik

Senelerce önce yakinen şahit oldum. İki tüccar arkadaşla bir vakıf hanının tamiratını yaptırmak, kira sözleşmelerini yenilemek için görevlendirildik. Öğleye kadar hanın işlerine nezaret ediyoruz, öğleden sonra serbest oluyorduk. Esnaf arkadaşlar piyasayı geziyor. Mallar alıp ticaret hanelerine gönderiyorlardı. Memlekette birer yeni daire almışlardı, pencerelerine tül, perde almak için imalathaneye gittiler, alamadan geldiler. Anlatıyorlar. Fabrika imalatını on kişiye, alanlarda onar kişiye, onlarda onar kişiye satarmış. İstanbul toptancısı dördüncü el olurmuş. Anadolu esnafı ancak dördünü elden belirtilen miktarda alabilecek güçte ise alabilir, piyasaya satabilirmiş. Çoğu zaman fabrika deposundan çıkmadan, kağıt üzerinde satışlar yapılır, her alıcı belli oranda karını edermiş. Son alıcı, tüketici malı mal oluşun kat-kat fazlalısına almış olurmuş. Pahalılıktan etkilenen tüketici olurmuş. Böyle zahmetsiz kazancın karı tezgah şebekesinin her ferdinin hesabında kabardıkça, kabarırmış. Bu tezgah da yer alabilmek için büyük para, etkili kişiler gerekirmiş. Üye sayısını artırmama yasağı varmış. 

Diğer bir tezgah imara açma, imar planı. İmara açılacak yerler bilenler, bildirilenler tarafından tarım arazisi olarak dönümler olarak ele geçirilip, dönümün kat, kat fazlasına metrekaresinin satılması, mal sahibinin elindeyken, tarım arazisi diye kulübe yapılması kanunen yasak olan yerlerin imara açılması, hazine ve belediyelere ait bazı yerlerin ucuz fiyatla verilmek istenenlere satılması, alan tarafından kısa zamanda yüksek karla el değiştirmesi, bizim bilmediğimiz, duymadığımız daha neler, neler. Alım-satımı ayarlayan, ismi geçmeyen, ya doğrudan veya dolaylı olarak hissesi kendine ulaşan kimseler….   

Makam kapma, sermaye yapma mücadelesinde halk kullanılmakta, çoğu zaman muhalif görülenler anlaşmakta, faydalı olma görünümüyle, millet ve memleketten faydalananlar faydalanmaya devam etmektedir. Halk taraf tutar hale getirilmiş, kendi tarafından olduğunu sandığı kimselerin yaptığı hıyaneti örtmeye, hizmet olarak görmeye, göstermeye çalışmaktadır. Memleket-millet tarafı olmalı, hizmet takdir edilmeli, hıyanetin üzerine gidilmelidir. Gitmeyenler hıyanete göz yumanlar, ortaklar olarak değerlendirilmelidir.

Ayrıca bazı kurdurulmuş kurum ve kuruluşlar var. Bir şeyler yapacaklarına inanlar tarafından üye olunur, aidat ödenir, seneler geçer faydalı iş yaptıkları görülmez. Alınan paralarla kira ve birkaç kişiye aylık ödenir. Vatandaşın birleşip etkin olma güveni zedelenir. Kimse, kimseye itimat etmeyen, sayıca çok, birliği yok edilmiş, kalabalıkların oluşmasına yardım edilir. Yapılan yanlışların, faydalıların lafı edilir, yanlışlar önlenemez, faydalılar yapılamaz. Şeklen insan, ismen İslam olan topluluk, diğer canlılar gibi birleşip, zararlıları yok etme, yararlıları çoğaltmayı düşünemez, yapamaz hale gelir. 

Her türlü imkan, kabiliyet var. Bu çözülüşlük insanımızı ferdileştirmekte, birleşemediklerinden her olumsuz durumlar karşısında aciz duruma düşürmektedir. Yerleştirilmiş bir durum var. Yetkililerin emriyle, öncülüğünde hayırlılar yapılır, Zaralılar önlenir. Millete hizmet için maaş ve vazife alanlar, zararlıları, yararlıları titizlikle görmeli, yapılması gerekenlerin yapılmasına öncülük etmeli. Ömrü, akşam edip yevmiye, ayı tamamlayıp aylık, yılları tamamlayıp emekli olmayı düşünerek tüketmemelidir. Millet kasasından alınan borçtur. Borç,hizmetin, yapılabileceklerin azamisi yapılmakla ödenir. Azami gayret gösterenler, huzur bulur, mükafat görür. Gereğini yapmayanlar pişman olurlar.  

Yazarın Diğer Yazıları