Ali Yiğit

Takdir Ettik Sn Valimiz Aydın Baruş

Ali Yiğit

Salon Bayramlaşmasından
Meydan da bayramlaşmaya

Bir bayramı geride bırakmanın hüznü ile  Ramazan Bayramımızı eş, dost ve devlet erkanı ile hep birlikte kutladık..
Devlet erkanı diyorum çünkü bu Ramazan Bayramında şehrimizde bir ilk yaşandı..
Bildiğiniz gibi devlet erkanı, siyasi partiler, belediye, STK ve resmi kurum ve kuruluşların bayram kutlamaları genelde salonlarda yapılır ve sınırlı sayıda kişiler katılırdı..
Protokol protokolü ağırlardı..
Halk ise sadece akşam TV haberlerinde izler  sabah ise gazetelerde haber olarak okurdu..
Bu yıl öyle olmadı..
Sayın Valimiz Aydın BARUŞ bir farkındalık oluşturdu ve Ramazan Bayramı kutlamasını Kapalı Çarşı üstü 15 Temmuz Milli İrade Meydanı üzerinde yaptı.. Çok da güzel oldu..
Bir gün öncesinden halk davet edildi.. Adı üstünde bayramlaşma kiminle herkesle.. Bayramın asıl unsuru kimdir.. Millettir.. Acılı günlerde sevinçli günlerde  milletle paylaşılmalı.. Millet ortak edilmeli.. Salonlarda sınırlı sayıda kişiye hitap edilirken şehir meydanı herkese açıktır. Meydanda devlet erkanıyla birlikte bayram kutlaması özlenen bir tabloydu gerçekten..
Bayramın ilk günü oradaydım..
Kurulan standın yeterli olmadığını, böyle bir ilginin olmasından çok memnun olduğunu sayın valimiz açıkladı..
Kapalı çarşı üstü adeta adı üstünde bayram yeri gibiydi..
Kimler yoktu ki;  devlet erkanı ev sahibiydi, yaşlısı, genci, engellisi, muhtarı, müdürler, STK başkanları, basın mensupları, vakıf, dernek, resmi kurum ve kuruluşlarının müdürleri, belediye başkanları, siyasi parti temsilcileri, iktidar, muhalefet kısaca her kesimi temsil eden kişiler vardı..
İnşallah Kurban Bayramında daha geniş stantla bayramlaşma temennisinde bulunurken Sayın Valimiz Aydın BARUŞ' a tekrar teşekkür ederim..
Halka mal olmuş değerleri halkla birlikte kutlamak, milli birlik ve beraberliğimizi pekiştirdiği gibi devlet ile millet arasındaki bağları güçlendirir..
Konu buraya gelmişken 2010 yılında Malatya valisi olarak görev yapan Doç. Dr. Sayın Ulvi SARAN'ı anmadan geçemeyeceğim..
29 Ekim Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunu şölene dönüştürerek bir ilk gerçekleştirmişti..
Sn. Vali o gün bir gazeteye verdiği röportajda şunları söylemişti;
“Cumhuriyet halkın idare sistemi. Ama bizim alışageldiğimiz kutlama sistemi içerisinde halkın yer almadığı seçkin bir grubun, sadece 150 kişilik üst düzey yöneticilerin, tabiri caizse bölgenin kaymak tabakasının yer aldığı bir kutlama sistemi yer alıyor Türkiye’de. Biz bunu halka mal etmeye çalışıyoruz.
Bunun esası şu. Tüm halkımızın genel bir davetle katılacağı bir şölen yapıyoruz. Resepsiyon ne kadar geniş tutsanız da ister istemez az sayıda insanın katılımına imkan tanıyor. Kapalı spor salonunda yapıyoruz. Hava iyi olduğu zaman ise stadyumda gerçekleşiyor. Halk 7’den 70’e hiçbir engel olmadan idarecileriyle birlikte, yani en üst düzey sivil yöneticileriyle bir arada oluyor.”
Bu gündüz yapılan ve halkın izlemesine açık olan tören dışında bir kutlamadan söz ediyorsunuz değil mi?
"Evet onun dışında bu. Akşam yapıyoruz bu Cumhuriyet şölenini."
Peki, bu nereden çıktı? Akşam resepsiyon verilir? Bu da neyin nesi demiyorlar mı?
“Resepsiyon bir form, bir biçim. Resepsiyon 20. Yüzyılın bir formu idi. Bu daha çok geçen yüzyılın değerleri ile ortaya çıkmış bir tarz idi. Sınırlı bir sayıda insana hitap edebiliyorsunuz. Bu defa cumhur dediğimiz kesim, yani bu devletin asli unsuru bu davetlere katılamıyor. Onların hepsini içine alan bir resepsiyon düzenleyemeyeceğimize göre, bizim resepsiyonumuz halkın davetiyesiz bir biçimde girdiği, herkesin katılımına açık olan bir Cumhuriyet Şöleni bu.”
Bu sene nerede yapılacak?
“Hava şartlarından dolayı kapalı spor salonunda yapılacak.”
Program akışında neler var?
“ Program akışı folklorik unsurlar var. Sanatçılarımız var. Geçen sene kolbastı ekibi gelmişti. İnsanlar büyük bir coşku ile katıldı. Halkın kendi kendini idare ettiği bir sistemle yönetildiğinin farkına varmasını sağlıyoruz. Aksi takdirde halktan kopuk, sadece yönetici kesimin farkına vardığı bir kutlama yolunu seçtik. Bizim kutlamamız böyledir dedik. Büyük bir ilgi gördü.”
Peki Türkiye’de başka örneği var mı idi?
“Hayır. İlk biz yaptık. Bu sene ikincisini yapıyoruz.”
 

Yazarın Diğer Yazıları