Ali Yiğit

Şehri yaşanır kılmak için paylaşmak..

Ali Yiğit

Meselenin özü paylaşmaktır..
Paylaşmak denilince aklımıza sadece maddi paylaşım gelmemeli..
Allah'ın vermiş olduğu  merhametimizi paylaşmalıyız..
Sevgiyi paylaşabiliriz.. Saygı  ve sevgi benliğin düşmanıdır o zaman benlik egosundan kurtulmanın yegane ilacı sevgi ve saygıyı paylaşmaktır..
Evden çıktığınızda ilk gördüğünüz kişiyle selamlaşmanız bir paylaşımdır..
Bir hasta ziyareti paylaşımdır..
Komşu ziyareti paylaşımdır..
Yolda kalmış birine yardım etmeniz bir paylaşımdır.. 
Aradaki sevgi ve saygı duygularımız ne kadar birbirine bağlanırsa toplumsal sorunlara da duyarlılığımız artar. Toplumsal duyarlılık sayesinde kötülüklerin önüne geçebiliriz.. Kötülükleri bitiremeyiz ama iyilikleri çoğaltabiliriz.. İyilikleri çoğaltmanın yegane yolu da paylaşımdan geçer..
Toplumsal duyarlılığımızı kaybettiğimiz taktirde şehir yaşanmaz hale gelir..
Şehri yaşanır kılan ise  paylaşımdır..
İnsan tek başına hayatını sürdüremez ve birbirine muhtaçtır..
 Paylaşmak en asil bir davranıştır.. Zaten herkes paylaşamaz ve bu yüce bir ruh halidir.
 Paylaşmak aynı zamanda insan olma sanatıdır.
 Yaşamı sadece kendi dünyasından ibaretmiş gören bencillik ruhundan kurtulamayanlar.. Benlik zindanında çürümeye mahkum kalırlar.
 Batı Vefa’yı hayatından çıkardı. Benliğini merkeze aldı.
Kapitalizmin insanoğluna yaptığı en büyük kötülük, paylaşma ruhunu katletmesidir.
 Kapitalizme ve komünizme bel bağlayanlar hayatlarını zindana çevirdiler.
 Ve moderniteyle tanışan ve haşır neşir olan bizim insanımızda gittikçe paylaşım ruhundan uzaklaştı.
Peki, bu çağ bizi nereye götürüyor?
 Toplumsal duyarlılıktan yoksun ve seyirci kalmamızı istiyor
 Toplumsal sorunlara lakayt kalan, sorumluluk kuşanmayan kitleler, egemenlerin ömrünü uzatmaktan başka bir özellik taşımıyor.
 Adeta robot düzeni haline gelen insanımız makine misali işletilen insanlara dönüşüyor.
İnsanı bencilleştiren beşeri sistemler, insanlığı yalnızlık gayyasına ittiler.
 Yaşam alanı daralan yığınlar, şimdilerde sanal dünyalara sığınıyorlar.
 Sanal aleme kendini kaptıran insanımız gittikçe yalnızlaşıyor..
 Kim kime dum duma? Kendi dünyasını gaye edinip büyümeyi hedef haline getirenler paylaşma duygusundan uzaklaştıkça, nefrete nefret katar olduk.
 En kötü körlük toplumsal; sorunlara lakayt kalıp, nankörlüğü meslek edinmektir.
 Bana dokunmayan yılan bin yaşasın mantığını bir kenara bırakmamız lazım.
 Her koyun kendi bacağından asılır kolaycılığına kaçmamalıyız.
 Bu dünya böyle gelmiş böyle gider deme lüksümüz olmamalıdır.
 Bu nedenle vicdanlarımızı harekete geçirmeliyiz.
 Bu sorun benden sorulur.. Çare bendedir diyebilmektir asl olan..
 Öncelikle yüreklerimizi açmalıyız toplumsal sorunlara..
 Toplumsal sınavımızı iyi vermeliyiz. Toplumdan ne devşirebilirim değil, yaşadığım topluma ne verebilirim diyebilmeliyiz.
 Kiminle neyi paylaşacağız..
 Paylaşmak derken sadece maddi paylaşım anlamamalıyız.
 Zamanı, bilgiyi, düşünceyi, sevgiyi, acıyı, tasayı, kederi, hikmeti, güzeli, doğruyu, zoru, başarıyı Hülasa Rabbimizden bize sunulan tüm ikramları paylaşabiliriz.
 Hayat paylaştıkça güzelleşecektir..
 

Yazarın Diğer Yazıları