Ali Yiğit

POŞET PARALI OLUNCA

Ali Yiğit

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın yaptığı düzenleme kapsamında tüm plastik alışveriş poşetleri Ocak 2019 tarihinden itibaren ücretli oldu... Yani markette yaptığımız alışverişleri koyduğumuz naylon poşetlere bundan böyle cüzi de olsa, alışveriş tutarı dışında ayrıca bir para ödemek zorundayız..

Bu uygulamanın sebebi vatandaşı zora sokmak değil elbette. Amaç, plastik tüketimini azaltmak. Bazı ülkelerde bu yıllardır uygulanıyor; plastikler -en azından- alışverişlerde artık kullanılmıyor, onun yerine kesekağıdı ya da başka, daha doğa dostu alternatifler tercih ediliyor. Hatta diyebiliriz ki, Türkiye bu konuda oldukça geç kalmış durumda…

Poşet paralı olunca sağ olsun insanımıza mizah konusu çıktı..

El arabası ile markete giden mi dersiniz, eşekle marketin içerisine girip reyonları dolaşandan tutun, 10 poşet getirene portakal hediye eden, poşeti getirip iade ederek 25 kuruşunu geri isteyen..

Ağlayacak halimize gülüyoruz sanırım..

İşi mizaha döküp tiye alıyoruz..

Eşekle markete giden kişiye sormak lazım.. O eşekle doğaya alabildiğine sorumsuzca plastik ürünleri atanlar için herhangi bir şey söyledin mi?

Mesela denize atılan plastik poşetleri deniz anası zannedip avlanan deniz kaplumbağaların poşet yuttuğu için öldüklerini..

Doğada kaybolması yüzyıllar alan plastik ürünlerin doğaya, çevreye, suya, toprağa, içtiğimiz suya, yediğimiz sebzeyi zehirlediğinin farkında mıyız?

Hani poşet hayatımıza girmezden önce pazar çantalarımız, filelerimiz, kese kağıdımız vardı.. Ne oldu da plastik hayatımıza girdi..

Gelişen teknolojik sebepler, ürünlerin çeşitlilik sebebini sıralayabilir miyiz?

Hal böyle olsa dahi pazar çantası kullanmak çok zor olmasa gerek..

Çevreyi korumaya yönelik alınan bir tedbirin bu kadar mizah konusu olabilir mi? sormak lazım..

Plastikler, geri dönüşüm süresinin çok uzun olması nedeniyle artan doğa kirliliğinin en büyük sorumlusu sayılıyor. Çoğumuz bilmeyiz, Pasifik Okyanusu’nda sınırları dönem dönem değişmekle birlikte Türkiye’nin yüzölçümünden daha büyük plastik adaları var. Plastiklerin çözünümleri sürerken çok küçük partiküller haline gelerek (bunlara mikro plastik deniyor) içme sularımıza karışıyor olması ise, insan sağlığına yönelik direkt bir tehdit. İçme sularındaki mikro plastikleri, su arıtma sistemleri bile temizleyemiyor.

Elbette Türkiye’nin plastik poşetlerden vazgeçmek için bir adım atması, çevre sorunlarını toptan bitirecek değil, çünkü dünya endüstri döneminden bu yana, yani en az 250 yıldır insanlar tarafından kirletiliyor ve bundan sonra da bir biçimde kirletilmeye devam edecek. Çünkü çevre kirliliğinin ortaya çıkması, biraz da üretim ve tüketim biçimlerinin yanı sıra toplumsal örgütlenmemizin ve kişisel hayatlarımızı yaşama biçimlerimizin de dönüşmesini gerektiriyor. Küresel ısınma hala bir tehdit, zehirli kimyasallar gıda zincirinin derinlerine işlemiş durumda, üreticiler hala insanların sağlığıyla oynuyor, birçok hayvanın nesli tükenmiş durumda. Bugünden yarına bunu değiştirmek ise neredeyse imkansız.

Bu nedenle Türkiye’nin de çevre sorunlarına duyarlı bir adım atmaya ve en azından plastik alışveriş poşetinden vazgeçmeye çalışması bu ülkede yaşayan herkesi memnun etmesi gereken bir karar. “Yaz yazlıktan, kış kışlıktan çıktı, baharlar zaten ortadan kayboldu”; “meyvenin sebzenin tadı kalmadı, kokusu uçtu gitti”, ya da “bu tuhaf hastalıklar da nereden peydah oldu, kanserler neden bu kadar arttı?” diye şikayet ediyorsak eğer, artık alışverişlerde naylon poşet kullanmamayı denemeliyiz; zira o çok kullanılan “hepimiz aynı gemideyiz” klişesi, bu durum için sonuna kadar geçerli.

Doğanın şakası olmaz..

Siz doğaya ihanet ettikçe doğa doğalıktan çıkar zararı yine biz insanlara olacak..

Ve herkesin işin bir ucundan tutmasının vakti geldi de geçiyor. En azından plastik alışveriş poşetlerinden vazgeçmeyi deneyebiliriz. Değil mi?

Yazarın Diğer Yazıları