Ali Yiğit

Paradokslar Eksenindeyiz..

Ali Yiğit

Paradokslar içerisinde yaşamayı kanıksadık  diyebiliriz..

Sloganik vaatlere alıştığımız gibi..

Popülizm altın çağını yaşıyor..

Duygu yüklü anlarda verilen vaatlerin gerisi gelmiyor..

Geçen günlerde bir haber dikkatimi çekmişti..

Gerçi bunun gibi olayların yüzlercesini okuyoruz..

Şehidin annesine vefasızlık diye geçmişti haber..

15 Temmuz şehitlerinden Muhammed Ambar'ın annesi Fatma Ambar'a vefasızlık..

Rize  Çayeli ilçesi Başköy'de eski bir evde oturan ve hiç bir talebi olmamasına rağmen kendisine ev yapma sözü verilmiş..

Yetkili yöneticiler taziye ziyaretine gittiklerinde evin çok eski olması sebebi ile sana bir ev yapalım demişler.. Kendisi her ne kadar talep etmemişse de yetkililer o duygu yükü ile ev yapma sözü vermiş..

Dönemin AK Parti Belediye Başkanı Atilla Esmen ve Kaymakam Oğuz Şenlik evin yapım talimatını vermişler..

2016 yılında inşaat başlamış ve kaba inşaatı tamamlanmış..

31 Mart seçimlerinden sonra Belediye Başkanlığını MHP kazanmış..

İlçe Kaymakamı da değişmiş..

Evin kaba inşaatı tamamlanmış ancak içeri müştemilatı yapılmamış..

Evin durumunu sormuşlar belediyeye belediye bütçe olmadığından yapamayacaklarını söyleyerek topu kaymakamlığa atmışlar..

Kaymakamlık ise şehit annesinin adına mal varlığı bulunduğu için gerekli yardımın yapılamayacağını söylemişler..

Şehit annesinin talebi olmamasına rağmen söz veriliyor ancak verilen söz yarım kalıyor..

Konu habere düşünce Kayserili bir iş adamı evin kalan kısmının yapımını üstleniyor..

Duygu yüklü anlarda popülizme verilecek en güzel örnek sanırım..

İnsan para kazanmak için önce sağlığını harcar, sonra kazandığı parayı sağlığını kazanmak için harcar (Eflatun)

İnsanoğlu olarak ne garip işlere imza atıyoruz..

Önce  tarım arazilerini imara açarak 50-60 yaşındaki ağaçları kesiyoruz.. Sonra da  elimizde minicik fidan resimlerini paylaşıp yeşile sevdalı pozlar veriyoruz..

Önce mahalleleri yok ediyoruz.. Yatay mimarileri bir bir yıkıyoruz..

Altında gölgelendiğin bir ağaç varsa unutma ki senden önce birileri ağaç dikmiştir..

Sonra da yatay mimariye geçilmesi için çabalıyoruz..

Elbette ki her dikilen fidan bir gelecektir..

Buda insanoğlunun en büyük paradoksu diyebiliriz sanırım..

Bir örnek daha verelim paradokslara..

Çekirdek aile kavramını içselleştirmek için paylaşım üstüne paylaşım yapıyoruz..

Ama bir taraftan da çekirdek ailenin köküne kibrit yakıyoruz..

Artırılan kadın istihdam sayısıyla övünüyor, çalışan annelere kreş yardımı yaparak  evlerin içini boşaltıyoruz..

Evinde eşine, çocuklarına, kayın valideye, kayın babaya hizmet kölelik  görülüyor..

Züleyha'nın beyanı makbul görülürken, Yusuf'un arkadan yırtılan gömleği hesaba alınmıyorsa çekirdek aile nasıl korunacak..

Hayatımız alışkanlık haline getirdiğimiz paradokslarla geçiyor dersek yalan olmaz sanırım..

Hani her şeyimizle duamız la bile  paradoks halindeyiz..

''Fakiri doyurun diyor! biz fakiri doyur diye dua ediyoruz..

''Yetime bakın diyor! biz yetimi koru diye dua ediyoruz..

''Yolda kalmışa yardım edin diyor! biz yolda kalmışlara el uzat diyoruz..

''Allah bizim yapmamızı istiyor. Biz  tekrar Allah'a havale ediyoruz..

Peygambere komşu olmak istiyoruz, aynı safta namaz kıldığımız komşumuzla yıllardır küs kalıyoruz..

Anlayacağımız her alanda ya popülizm, yada paradoks halindeyiz..
 

Yazarın Diğer Yazıları