Ali Yiğit

Ölüm nasihattir

Ali Yiğit

Selam vererek giriyorum..

Essalamunaleyküm ey ehli kubur..

Sizlerde bizim gibiydiniz bizlerde sizin gibi olacağız...

Her kabir bir nasihat.. Her kabirde ayrı ayrı hikaye..

Her kabirde bulunanın dünyadaki yaşantılar  farklıydı..

Ama kabirde tek gerçek vardı..

Dünya ile ilişkin kesilmiş hesap zamanı gelmişti..

Ve geriye dönüşü yoktu kabrin..

Sadece o gün geldiğinde ''Her kabir içindekileri dışarı fırlattıkları gün''

Kabirlere bakıyorum..

Kimi 3 yaşında, kimi  20,kimi  40, kimi 80 yaşında..

Sonra şairin sözü geliyor aklıma..

Bu günü düşünürüm yarın var mı?

Gençliğe de güvenemem ölenler hep ihtiyar mı?

Kabir taşlarında yazılan tarihler şairi doğrular gibi bana bakıyordu..

Ölüm  nasihattir sözünü tekrarladım durdum..

Mezarlıkta ne kadar da nasihat eden vardı..

Her kabir bir nasihatti..

Peki nasihat kime.. Nasihat olan ölüm bizlere neyi anlatıyor.. Ve bizlerde nasıl bir değişiklik meydana getiriyor..

Her gün şehrin değişik mahallelerinde taziye çadırları kurulur.. Taziye çadırlarında oturduğum taziyelerde konuşulan konulara baktım.. Hep dünyalık.. Hatta Allah'ın kelamı arz edilirken bile insanlar kendi dünyalarında  yani nefsi mahkumiyeti içerisinde.. Hem de ölümün nasihat olduğu taziye yerinde..

Bu dünyadan; bu dünyayı ''misafirhane'' bilenler de göçtü, kendilerini bu dünyanın hakimi bilip, daimi kalacakmış gibi davrananlar da...

Bu dünyayı '' imtihan yeri'' bilip ona göre tedarik görenler de göçtü, '' ebedi saadet'' davetini reddedip, hırsına, gururuna, enaniyetine kapılanlar da..

Kim olduğunu, nereden gelip nereye gittiğini, asıl vazifesinin ne olduğunu bilmeden, bilmek de istemeden sadece ve sadece nefsinin arzularına boyun eğenler; saltanatına, servetine, şöhretine güvenenler de göçtü.

İlahi tebliğin ışığında, iyilik, güzellik, huzur dolu bir ömür geçirenler de..

Gündemlerimiz yoğun, günlerimiz dolu..

Yapacak işlerimiz çok planlarımız programlarımız ne kadar da çok.. İşimiz başımızdan aşkın..

Sekülerizmle başlayan rehavetimiz bizi nereye götürüyor..

Hayat devam ediyor.. Unutmayacağımız şey ise biz o hayatın neresindeyiz..

Dünyaya misafirhane gözüyle mi bakıyoruz yoksa kalıcı olarak mı?

Misafirhane gözüyle bakan da ,dünyaya kazık çaktığını zanneden de göçüp gidecek..

Allah Resulü buyuruyor: Sizin en akıllınız ölümü en çok hatırlayanınızdır. En ihtiyatlı ve tedbirli olanınız ise ölüme en çok hazırlananızdır.

Yoğun gündemlerimiz arasında ölüme ne kadar yer veriyoruz.

Bütün planları ve programları alt üst eden ölümü ne kadar hatırlıyoruz..

Gece yarısı çalan telefonlardan hep irkiliriz acı bir haber olur genelde.

Ya bir dostunuz yada yakın bir akrabanızdır..

Bir ruhla var olduk..

Bedenden çıkan ruhla kaybolduk dünyadan..

En sevdiğini gözlerinin önünden alıp giden ruhu göremeyiz bile..

Gözle görmediğimiz bir ruhla var olur sonra yok oluruz..

İster iman etsin ister iman etmesin..

İnsanoğlunun  ölümle sadece  bu dünya hayatı biter..

Ahirete göç için dünya bir basamaktır..

Mümin için dünya ahiretin kazanma basamağıdır..

Ölüm merkezli bir hayat yaşayanlar,  Allah'ın rahmetini ve ahiretini kazanır..

Hep başkalarının ölümünü konuştuk, başkalarının ölümü üzerinden hayatı okuduk..

Kendi ölümümüzü unuturcasına..

''Onların ecelleri gelince, ne bir saat ertelenebilir, ne de öne alınabilir.(Yunus 49)

Rabbim ölümden nasihat alan kullarından eyle bizleri..

Bizleri emrine ram eyle..
 

Yazarın Diğer Yazıları