Ali Yiğit

ÖFKE GELİR GÖZ KARAR, ÖFKE GİDER YÜZ KIZARIR

Ali Yiğit

Çok çabuk öfkeleniyoruz, Çok çabuk kızıyoruz, öfkemiz merhametimizin, tahammülsüzlüğümüz sevgimizin önüne geçmiş.. Nefretimiz hoşgörümüzü gölgelemiş.. Bizi biz yapan değerlerimizi boykot edercesine en ufak olayda birbirimizin boğazına sarılıyoruz..

Öfkemizi kontrol altına alamıyoruz..

Her öfke münferit bir sonuç ortaya çıkartıyor..

Bir kaç gün önce yaşanan Yusuf dede olayı Giresun'da, yatalak eşinin evde bakım hizmeti alması ve ilaçlarının temini için sağlık ocağına giden Yusuf Topal'ın (82), tartıştığı doktorun 'beyaz kod' vermesi üzerine gelen polislerce biber gazı sıkılıp, ters kelepçe takıldığı sırada kalp krizi geçirerek, yaşamını yitirdi..

Doktorla Yusuf dede arasında nasıl bir diyalog yaşandı bilmiyoruz.. Ama bilinen bir gerçek var o da öfkemizi kontrol edemiyor empati yapamıyoruz..

Evde bakım hizmeti alan  yaşlı yatalak bir  hastaya ilaç yazdırmak için o hastanın   aile hekimliğine getirtilmesi başlı başına sorunlu bir durum..

Yusuf dedenin yaşlı olması, hastanın yatalak olması, aile hekiminin hastayı hekimliğe getirtme ısrarı hepsi birbirini tetikleyen öfkeye yol açan sebepler..

Yusuf dede hastası itibarı ile doktorun yapmış olduğu duruma öfkelenmiş belki asabi davranmış olabilir..

Ya o aile hekimi 82 yaşındaki bir dede için beyaz kod vermesi öfkeye yenilme sebebi değil midir?

Ne oldu?

Beyaz kodla polisler geldi..

Yusuf dede iyice öfkelendi asabi hareketlere devam etti..

Polisler de öfkelerine yenik düşüp aklı selimi tercih yerine orantısız güç kullandı..

82 yaşındaki bir dedeye ters kelepçe başlı başına sıkıntı..

82 yaşındaki bir dedeyi sürükleyerek polis otosuna bindirmek başka bir sıkıntı..

Yapılan bu bütün öfke patlamasına kalbi dayanamayan Yusuf dede kalp krizi geçirerek vefat etti..

Nereye gidiyoruz?

Aynı bayrağın altında yaşayan, sevinçleri bir, üzüntüleri bir olan.. Aynı kıbleyi paylaşan aynı ülkenin, hatta aynı şehrin yaşayanları futbol maçına giderken kasatura, kılıç, pala, bıçak, satır, taş, sopayla gidiyor..

O bıçak, o satır kime karşı kullanılacak.. Karşı takımın taraftarına.. Şu hale bakar mısınız?. O takımda en yakın komşusu veya bir yakını da olabilir. Nasıl bir ruh hali anlam verebilmek mümkün değil..

Öyle bir tahammülsüzlükler yaşanıyor ki inanılır gibi değil..

Bir bakıyorsunuz işitme engelli bir çocuğu 3-4 kişi minibüsün içinde alabildiğine döğüyor.. Çocuğun yüzü gözü kan revan.. İşin ilginç tarafı o kadar insan var minibüste  kimse kalkıp ne araya giriyor ne bir çift laf ediyor..

İki gün önce Bafra'da yaşanan olay..

Bahçesinin kenarında çalışan yaşlı adam araçla geçenlerin üzerine çamur sıçratması üzerine muhtemelen bağırdı..

Araç geri geri geliyor.. Araçtan inen saygı ve hoşgörüden nasip almamış genç yaşlı adamı önce yere düşürüyor sonra alabildiğine yumrukluyor..

Şimdi bunun adını ne koyacaksınız..

Yakalan genç serbest bırakılıyor.. Hani gücü yeten yetene misali..

Töre cinayetleri, kadın cinayetleri, alacak-verecek cinayetleri, gençler arasında meydana gelen gençlik çeteleri, kadın tacirlerinin toplum ahlakını bozan çabaları bir vücut gibi gördüğümüz toplumların tüm hücrelerine yerleşen ölümcül virüslerden başka bir şey değildir. Bu virüsler, o koca toplumları önce kemirir sonra da bir çınar ağacı gibi yere devirir.. Bir virüs bulaşmış toplumumuza bu nedenle tahammülsüzlükler had safhada.. En ufak tartışmada kavgalar ediliyor silahlar patlıyor..

Aidiyet üzerinden faşizm naraları atılıyor..

Ölmüş bir insanı mezardan çıkartacak kadar nefret dili kullanılıyor..

Şeytan ve şeytanlaşmış insanlar aramızda kol geziyor..

Ve şeytan boş durmuyor..

İftira, dedikodu, yalan sanki zorla söyletiliyor..

Boş şeylerle o kadar meşgul oluyoruz ki doğrulara inanasımız gelmiyor..

En saçma yalanı söyleyin, en saçma bir iddiada bulunun, ona inanan birileri çıkar.. Hatta inananlar sayısı tahminlerinizin çok fazlasıdır..

Çok olan daha fazlasını istiyor..

Az olan fazlaya ulaşmak için her türlü hileye başvuruyor..

Kimse hakkına razı olmak istemiyor..

Alemlere rahmet olarak gönderilen peygamberin ümmetiyiz..

Hani biz feraset sahibi olacaktık..

İnsan birbirine yük olmak için değil, birbirinin yükünü alan olacaktı..

Birbirimizi güçlendirecekken birbirimizi zayıflatıyoruz..

ÖFKE GELİR GÖZ KARARIR

ÖFKE GİDER YÜZ KIZARIR..

Yazarın Diğer Yazıları