Ali Yiğit

MANEVİ KRİZLER

Ali Yiğit

Ekonomik krizler dönemseldir. Bazen bolluk içerisinde olursunuz bazen de yoklukla boğuşursunuz..

Yani maddi krizler geçişkendir.

Ama manevi krizler toplumda özellikle geleceğin emanet edileceği gençlik üzerinde büyük tahribatlara yol açar..

Kültür emperyalizmiyle başlayan çöküş toplumu da dönüştürür..

Kültür emperyalizmiyle dönüşen toplumlar örnek aldıkları topluma benzer ve o toplum gibi yaşamaya başlarlar..

Medeniyetlere ev sahipliği yapan milli ve manevi değerlerin içselleştirildiği ve yaşandığı şehirlerden modernizm, modaizm, feminizm, kapitalizm'in yaşandığı kentlere dönüştürüldü..

Maneviyattan uzak kentlerin varlığı insanlar üzerinde etkili oldu/ olmaya devam ediyor..

Kültür, bir toplumun ruhunun, ruh köklerinin kaynağıdır; gençlikse, bu ruhun yaşamasını ve yaşatılmasını sağlayan umudun pınarı.

Kaynak kurursa,pınar akmaz, zamana direnen asırlık çınarlar  yıkılır...

“Kültür”ün çözülmeye, gençliğin çürümeye, “çınarların” yıkılmaya ramak kaldığı zorlu günlerden geçiyoruz...

“Kültür”leri çözülen toplumların kurucu “kaynakları” kurumaya, gençliği yok olmaya, “çınarları” tarih olmaya mahkûmdur.

Geleceğini milli ve manevi değerlerle şekillendirmeyen gençlik yozlaşmaya  milli ve manevi değerlerden kopmaya mahkumdur..

Gençliğin yetişmesi önce aileden başlar..

Bir toplumu ise  aile ayakta tutar..

Aile yok edilmeye başladı mı toplumdaki çürüme hızlanır..

Hali hazırda kadına yönelik şiddet kapsamında çıkartılan yasalar aileyi bir arada tutmaktan ziyade dağılmasına, savrulmasına sebep vermektedir..

Gerçek mağdur olan aileler yerine bir kaç tane sokak başlarını işgal etmiş feminstlerin işgüzarlığına binaen çıkartılan 6284 sayılı yasa..

Bir çok kesimin rahatsızlığını dillendirmesine rağmen düzenleme yapılmayan yasa..

Kadına şiddeti önlemek adına çıkartılan yasa'nın kadına şiddeti önlemediği bilakis artırdığı yasa..

Yasalarla toplumun dönüştürülmesine katkı sunan bir yasa..

Aileyi dinamitleyen bir yasa..

Geçtiğimiz günlerde gayr-i meşru hayat yaşayan bir aktrisi, gördüğü şiddet vesilesiyle arayarak sahip çıktığını ve kendisini devletin kanatları altına aldığını belirten Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı, aslında neleri yıkmakta olduğunun farkına bile varamadı malesef!

Evli olmayan gayr-i meşru bir hayat yaşayan bir kadının devletin kanadının altına almak gayr-ı meşru ilişki sıradanlaştırılıp meşrulaştırılıyor..

Ya beyan  yeter sözüne ne diyeceksiniz..

Hz Yusuf olayında kadının beyanı esas alındı ve Hz Yusuf yıllarca zindanda kaldı..Yusuf'un arkadan yırtılan gömleğin önemi yoktu..

Züleyha'nın beyanı yeterliydi..

Avrupa Birliği denilen, yeryüzünde bozgunculuk yaparak dünyayı sömürenler kulübüne hoş görüneceğiz diye örf ve inançlarımızla ters düşen kötülüklere sahip çıkmak zorunda mıyız?

Milli-manevi ve kültürel değerlerimizi yozlaştıran, “aile”yi dinamitleyen, insan haysiyet ve onurunu zedeleyen sapkınlıkları, kanun şemsiyesi ile korumaya çalışmak, bu milletin geleceğine kefen dikmekten farksız değil midir?

6284 sayılı kanun, kadınların maşası olmuş durumda. Evin erkeği kafanı mı bozdu, git karakola, bir ifade ile uzaklaştır evden, at gitsin! Hiç merak etme, evden attığın o adamdan sana nafaka da bağlarız, geçinip gidersin.

Ne yalanın önemi var, ne haramın!

Böyle bir toplumda, vatanına, milletine, ailesine iyi bir çocuk yetişir mi Allah aşkına?!

Bu bir çöküştür!

Önderimiz ve örneğimiz  Peygamberimiz Hz Muhammed (Sav) eşlerine nasıl davrandığını, kadınların Allah'ın bir emaneti olduğu sözünü  ne zaman içselleştirecek politikalar üretirsek ''Kadına şiddetin önüne geçer aileyi koruruz..

Yazarın Diğer Yazıları