Ali Yiğit

Makam ve Siyaset

Ali Yiğit

Siyasetle kazanılan makam..

Atama ile verilen makam..

Her ne şekilde olursa olsun makam yükü ağırdır (bilene)..

Kurumdaki makamların öznesi  her ne kadar bileğinin hakkıyla kazanılan yerler olsa da işin içine yine siyasetin karıştığı gerçeğini göz ardı edemeyiz..

Her ne şekilde olursa olsun bir makama gelmiş veya getirilmişseniz artık özgürlüğünüzden ve fedakarlık etmeniz gerekecektir..

Makam yetki ve sorumluluk gerektirir..

Makam fedakarlık ister..

Ateşten gömlektir makam.. Ateşten gömlek olmasına rağmen bir o kadar taliplisi vardır..

Merhum eski siyasetçilerden  Cumhurbaşkanlığı da yapmış 6 sefer gidip 7 sefer gelen Süleyman Demirel'in söylediği meşhur bir sözü vardır..

''Siyaset dosta tavsiye edilmez, düşmana da bırakılmaz''.

Elbette ki  hizmet edebilmek ve hizmetlerin devamı için mutlaka makamlar  olacaktır..

Asıl olan o makamda sen olarak kalabilmektir..

Yani öncen ne ise makamdan sonrası  sen olarak kalabilmektir..

Makamlar gelip geçer ama vebali kalır düsturu ile hareket edebilmektir..

Hani Mevlana der ya..

Yukarı çıkarken yolda gördüklerine selam vermeyi unutma..

Zira inerken aynı yolu kullanacaksın..

Makam istenmez verilir tezi bence artık tarihe karıştı..

Bir makama gelmek için neler yapılıyor neler perde arkasında..

Elbette ki istisnai durumlar vardır muhakkak..

Milletin verdiği makamlar mukim olur..

Ancak milletin makama getirdiği kişiler ''Milleti unutup Hak ve Hakkaniyetten ayrılırsa işte o makam ateş olur kendisine..

İnsan başarı elde etmek ister ve kazanır eğer şımarırsa tekrar kaybeder..

Bu durum gerek siyaset alanında gerekse bir kurumun müdürlüğü olabilir..

Kendisine bir yetki emaneti verilir..

Ülkeyi ,şehri, ilçeyi, mahalleyi, bir kurumu veya bir şirketi yönetmek gibi..

Vatandaş veya kurum çalışanları münasip görüp taçlandırırlar makamla.. 

Çevresindeki kişiler ona “kazandın” der. Sonra o kişi makam, mevkiinin güzelliğine ve de menfaatperestlerin konuştuklarına aldanır, kuşatılır, yalnızlaştırılır ve  gelecekte kişiliği kaybettirilir.

Bir anda  sizin nefsinizi okşayacak söz söyleyen menfaatperestlerin etrafınızı sarar..

Dün arkanızdan atıp tutanlar makam sahibi olduğunuzda birden lehinize konuşmaya başlarlar.. Artık güç sende, Söz sende istediğini yapabilirsin demiştir. Birlikte çalışabileceğin insanları belirlerken “seni açacak, sana ufuklar açacak” değil, sana mutlak teslimiyet gösterecek insanlar seç demiştir.

Eleştirileri görme..

Seni alkışlayanlar arasında kal..

Pembe rüyalardan sıyrılma..

Padişahım çok yaşa diyenler etrafında çoğalacaktır..

Dostların acı ama doğruyu söyleyeceğini unutturmak için boş ver demeyi öğütlerler..

İşte bu kaybetmektir..

Bir dostumun okuduğu bir makaleden alıntılayarak söylediği şu sözler ne kadar manidar değil mi?

Kazanmak ve kaybetmek senin elindedir.. Adamlar emek harcamadan para kazanmaya başlar, mesela, ihalelerden yüklü miktarda nakit elde eder. Hiç bitmeyecek bir derya olur o para. Lakin verilen nimeti makamı iyi değerlendiren, kişi, kendisinin, ailesinin, çevresinin faydasına, haramı dışlayarak değerlendiren, helal binalar kuran, buna gayret eden kazanır. Çünkü kaybetmemiştir. Elbette bir imtihan olarak, dünya nimetleri her an elimizden gidebilir, zaten kazanmak budur; kazanmak makamın geçici olabileceğini bilmektir. Makamı değil o yerleri var edene güvenmektir. Gücü nimette görmemektir. 

Bardaktan boşanırcasına bir yağmur başlar. Tarlasına ektiği ürün için sevinir insanlar. Bir şey unutulur; Rabbim bu yağmuru felakete dönüştürme, berekete dönüştür denmez. Yağmur tarlayı alır götürür. 

İşte makam ve mevkiler, kazanılan para bunun gibidir bazen… 

Aniden bastırır, peyderpey gelir, bir sabah uyandığınızda sizi bulur. 

Sevinirsiniz. Hayra dönüştür demez, hayır yarışında kullanmayı düşünmez, erteler veya önemsemezsiniz. Çevrenize dadanır birileri, sizi sürükler sel gibi, çığ gibi, oradan oraya savrulurken başkalarına da zarar vererek bir yerde durursunuz. 

Orası kaybettiğiniz noktadır. 

Yani kibrin büyüklüğün bittiği andır. Asıl önemli olan, bir işe başlarken dostlarını kaybetmemek olduğunu bilmektir. 

Bütün kibri gururu bırakıp senin ilk kez var olduğun makama onların sayesinde geldiğini kısacası dönüp ilk günkü kişiliğine bürünüp amaçları sadece Allah rızası için hizmet olanları paraya makama tamah etmeyenleri tek tek arayıp helalleşmek ve de onların gönlünü alarak, Dostları Kaybetmenin fukaralaşmak makamında baki olmadığını anlamaktır Makamı. 

Kazandıktan sonra ehil olanla yol almaktır. Ehil olmadığı halde, talebi olan ve direten de “ben kaybedeceğim arkadaş, sana ne” demektedir. 

Hep birlikte dostlarla ilk yola çıktığın yarenlerle kazanmak ise, öyle diyene “hayır arkadaş senin kaybetmene müsaade edemem” diyebilmektir.

Yorumlar 2
Musa Bayındır 08 Ocak 2021 18:49

Ağzına yüreğine sağlık, dikkat çektiğin husus, kişinin kendisini çevresindekilere teslim etmesinden kaynaklanıyor. Zira firavunu azgınlaştıran, Karun, belam ve haman olarak adlandırılan kişiliklerdi

hamit karakuş 08 Ocak 2021 10:54

Allah razı olsun durumu güzel özetlemişsiniz sayın ali bey kaleminize yüreğinize sağlık temennimiz o dur ki makam ve mevki sahipleri bu mihvalde hareket etsin kimsenin hakkını ve hukukunu üstüne alıp ahirete taşımasın..

Yazarın Diğer Yazıları