Ali Yiğit

KUDÜSTEN MEKTUP

Ali Yiğit

Kadim şehir, şehirden de öte bütün medeniyetlerin beşiği, ümmetin miracı, Peygamberler diyarı Kudüs..

Sana anlatacağım o kadar şey var ki; ama ismini duyunca ellerim titriyor, yüreğim burkuluyor, gözlerim yaşarıyor. İçimden o kadar çok kelimeler geçiyor ki; ama seni anlatmaya yeter miydi? Lügatteki kelimeler bilemiyorum.

Yüreklere kazınmayan dava, eyleme dönüşmeyen sevda ile yazılan mektuplar, ulaşır mı sana bilemem? Ama içimdeki sevda hiç bitmedi ey kutsal belde.

Çöl taneleri kadar kalabalık, ama en ufak rüzgarla birlikte darmadağın olan ümmetin içler acısı halini  sana nasıl anlatayım ki..

Bilal Habeş'in Allah resulünün vefatından sonra ezan okumayacağını, ancak senin aşkına dayanamayıp okuduğu ezana hasret kaldığımızı sana nasıl yazayım?

Varlığından direniş ruhu alan, yürekleri büyük, bedenleri küçük, ama ellerindeki taşlarla tanklara kafa tutan, Filistinli çocuklar kadar olamadığımızı mı yazayım?

Hz Ömer'in adaletini, Selahaddin Eyyubi'nin vicdanını,  unuttuğumuzu mu? yoksa ümmetin suskunluğuna ettiğin şahitliği mi?

Bir zamanlar Peygamberlerin temiz nefesleriyle gül bahçelerine dönen sokakların, şimdi Siyonistlerin kirli soluklarına tutsak olduğunu nasıl yazayım.

Yüzyıldır kurtların pençesinde can çekişen, ruhundaki asalet direnciyle sen düşmedin, düşen biz olduk..

Peygamber efendimiz seninle arş-ı alaya yükselmişti, biz bu gün yerin dibine girdik.

Her başımı kaldırıp yüzüne bakışımda, alnı secdesizleri avlunda görmek beni kahrediyor.

Yıllardır minarelerindeki ezanların suskunluğu gönlüme kor gibi düşüyor. 

Ey ümmetin mahzun çiçeği, kahramanlarına destan yazdıran, destanlara gizem salan, direnişlere ilham olan ey kutsal belde sen gönlümüzdeki dava, yüreğimizdeki sevdasın.

Sana mektup yazayım diyorum, ama mektup uzaktakiler için yazılmaz mıydı?

Sen bize yakındın ama biz sana uzaktık.

Uzak olmasaydık sana alnı secdesizlere bırakmazdık seni..

Uzak olmasaydık sana minarelerindeki ezanlar susmazdı.

Uzak olmasaydık sana yüz yıllık esaretini kaldırır, gözyaşlarını siler, zincirlerini kırardık.

Ey Kudüs! Sen bize yakındın hem de çok yakın

Sen ki; Ümmetin miracı, Allah'ın ayeti, Peygamberimin sözü, Hz Ömer'in emaneti, Selahaddin ve Yavuz'un mirasıydın bize.

Sen ki; yeryüzünün ikinci mescidi, ümmetin ilk kıblesiydin.

Sen ki; yüzyıllar öncesinden mektup göndermiştin bütün insanlığa, insanlık seninle dirilmiş, vicdanlar seninle rucu bulmuş, adalet, merhamet, kardeşlik, özgürlük, onur sende dirilmişti.

Ey Kudüs!  Seninle dirilmek, seninle ayağa kalkmak, seninle vahdet olmak istiyoruz.

Ey Kudüs! Seninle inşa olmak istiyoruz.

Ey Kudüs! Seninle toparlanmak istiyoruz.

Ey Kudüs! kucaklarını açıp son haykırışlarını yapmaktasın biliyorum..

Bu haykırışlarını duyacak mı ümmet bilemiyorum..

Seninle olan imtihanımız devam ediyor.. İmtihanı kazanma derdine mi düştük? Yoksa birbirimize mi?

Yazarın Diğer Yazıları