Ali Yiğit

KUDÜS NOTLARI (3)

Ali Yiğit

Kudüs gezimiz devam ediyor...

Cuma sabah Namazını Mescid-i Aksa'da kılmanın verdiği manevi hazzın varlığını koruyabilmek Kudüs'ü unutmamak olmalı..

Mescid-i Aksa'nın içerisinde bulunan bir zeytin ağacının altında oturuyorum.

Cuma saati yaklaştıkça her kapıdan insanlar oluk oluk Mescid-i Aksa'ya akıyor.. Bayanlar Kubbet Sahra'da erkekler ise Kıble Mescidi ve alanda Namaz kılıyor.. Kıble Mescid-i hınca hınç doluyor.. Kalabalık meydanlarda takriben 70-80 bin kişi..

Bu kalabalık her vakitte olsa acaba diyorum Siyonistler cesaret edebilirler mi Mescid-i Aksa'yı postallarıyla kirletmeye.

Kudüs'ü görmekten ziyade Kudüs ruhunu yaşamak lazım..

Kudüs'e turistik amaçlı gidilmez..

Kubbetu Sahra önünde selfi çekip sosyal medyada paylaşmak için Kudüs'e gidilmeyeceği çok iyi bilinmelidir..

Bizden bir gün önce rehberimiz 12 kişilik bir gruba rehberlik etmiş. Ve o grup gözleri görmeyen amalardan olduğunu söyleyince şaşırdık. Filistinliler o ama insanları kucaklıyor ve ağlıyorlardı. Onlar Kubbetu Sahra'yı, kıble mescidini, Burak duvarını, Hz. Zekeriya, Hz. Meryem, Hz. İbrahim'in makamlarını dünya gözüyle göremeyeceklerini bildikleri halde Mescid-i Aksa aşkı onların ruh dünyasını kuşatmıştı. Mescid-i Aksa aşkı onları Adıyaman'dan çekip getirmişti.

Kudüs sokaklarında gezerken, Mescid-i Aksa bahçesinde otururken, Kıble Mescidinde tefekkür ediyoruz.. Ve Kudüs'ün tarihi ve geçmişi gözlerinizin önünden geçiyor.

Kudüs ümmet için ne demekti...

Kudüs azmi öğretir...

Bir öğretmendir Kudüs aynı zamanda…

Dini ve dünyayı öğretir insanlığa…

Barışı ve huzuru…

Gerçeği ve mucizeyi…

Açıp okumak yeter bir kitap gibi…

Cesareti öğretir Kudüs…

Davut’un (a.s.) Calut’a attığı taş, imanın ve cesaretin bir arada nasıl bir güce dönüşebileceğini anlatır insanoğluna.

Adaleti ve kuşatıcılığı öğretir.

Ömer b. Hattab’ın (r.a.) fetihten hemen sonra İliya halkına verdiği emannâmeyle kazınır zihinlere. O emannâme ki güven salar korkuyla titreyen kalplere. Koruma altına alır yenik bir kavmin canını, evladını, malını, kilisesini, haçını…

Ve o emannâme ile güven içinde yaşayan İseviler, yüzyıllar sonra bugün İsrail’in ezan yasağı karşısında kiliselerinin kulelerinden ezan okutarak gösterir minnettarlıklarını.

Kudüs'e neden gidilmeli dendiğinde aklımıza ne gelir?

Öncelikle kutsiyeti Müslümanlara ilahi bir kelamla ilan edilen beldedir. İslam tarihinde ilk kez hicretten önce Mekke döneminde Miraç mucizesini anlatan ayetle açıklanır değeri.

“Kendisine ayetlerimizden bir kısmını gösterelim diye kulunu (Muhammed'i) bir gece Mescid-i Haram'dan çevresini bereketlendirdiğimiz Mescid-i Aksa'ya götüren Allah'ın şanı yücedir. Hiç şüphesiz o, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir.” (İsrâ, 17/1.)

İsrâ suresinin ilk ayetinde yeryüzünün kalbi Mescid-i Aksa ve Allah (c.c.) tarafından mübarek kılınan beldesi (Kudüs) böyle ifade ediliyor.

Ve “etrafı mübarek kılınan” o belde, Yahudiler ve Hristiyanlardan sonra Müslümanlara da ilahi bir ikrama dönüşüyor Rahman’ın buyruğuyla…

O kutlu gecede Allah Resulü’nü (s.a.s.) ağırlıyor Kudüs…

İsrâ suresinin hemen ardından bu kez Allah Resulü’nün vasiyetiyle çıkıyor karşımıza Kudüs; gitmeyi teşvik ettiği hatta emrettiği belde olarak.

Öyle ki sadece gidene değil gidemeyene bile sorumluluk yüklüyor.

“Ziyaretler ancak üç mekâna yapılır. Mekke’deki Mescid-i Haram’a, Medine’deki benim bu mescidime ve Kudüs’teki Mescid-i Aksa’ya.” (Buhârî, Mescidü Mekke, 1, 6.)

“Oraya gidin ve içinde namaz kılın. Çünkü orada kılınan bir namaz başka yerdeki bin namaza bedeldir. Oraya gitmeye gücünüz yetmezse kandillerinde yakmak için zeytinyağı gönderin. Kim bunu yaparsa oraya gitmiş ve namaz kılmış gibi olur.” (Ebu Dâvûd, Kitâbu's-Salât, 14.)

Öncelikle “gidin” diyor emir, gidin ve orada namaz kılın…

Eğer gücünüz yetmezse, gitmekten acizseniz zeytinyağı gönderin ki kandilleri ışıldasın.

Bu emirde bir semboldür zeytinyağı…

Kudüs’e gidemeyenin dahi Mescid-i Aksa’ya fiilen destek olması gerektiğini hatırlatır…

İlk kıble, miraçtan evvel ilk durak…

İkinci mabedimiz, ziyaretle emrolunduğumuz üçüncü mescidimizin bulunduğu şehirdir Kudüs.

Peygamberler diyarıdır…

Biz ki bütün peygamberlere aynı muhabbetle iman ederiz.

Resullerden ve onlara indirilenlerden zerre kadar şüphe duymamak imanımızın şartıdır.

İşte o şeksiz şüphesiz iman ettiğimiz nebilerden, resullerden kalan mirastır Kudüs.

Semavi dinlerin atası İbrahim’den ki hicret mekânıdır.

“Kapısından tevazu ile girmesi” emredilen Musa’dan (a.s.)…

Kudüs’ün ilk fatihi Davud’dan (a.s.) ki Calut’a attığı taşın izlerini taşır bağrında…

Her bir taşına sinmiş ihtişamıyla Süleyman’dan…

Sıcak rüzgârlarına sinen kokusuyla Belkıs’tan…

Mihrabında Yahya Peygamber’in müjdesini alan Zekeriyya’dan…

Ve Meryem’den “Allah katından hesapsız rızık gönderilen” adanmış kızından Aksa’nın…

Mucizelerle gelip ihanetin en ağırıyla yüzleşen İsa’dan…

Adım adım ilerleyen ve Kudüs’ü Kudüslünün elinden çekip alan işgali…

1967’de İsrail askerlerinin Kubbetü’s-Sahra'nın alemi üzerine astığı İsrail bayrağını "Siz Araplarla savaştınız ve Arapları yendiniz. Burası sadece Araplara ait bir mescit değil. Burası ümmete ait bir Harem. Bütün Müslümanların mescidi. Eğer o bayrağı hemen indirmezseniz İsrail ile Türkiye arasında savaş sebebi addederiz." diyerek iki saat içinde indirten Türkiye Kudüs Konsolosu Ali Refik İleri’nin dik duruşunu…

Ömer b. Hattab’ın (r.a.) fetihten hemen sonra İliya halkına verdiği emannâmeyle kazınır zihinlere. O emannâme ki güven salar korkuyla titreyen kalplere. Koruma altına alır yenik bir kavmin canını, evladını, malını, kilisesini, haçını…

Ve o emannâme ile güven içinde yaşayan İseviler, yüzyıllar sonra bugün İsrail’in ezan yasağı karşısında kiliselerinin kulelerinden ezan okutarak gösterir minnettarlıklarını.

Saygıyı, bilgeliği öğretir…

Kanuni’nin El-Halil kapısına yazdırdığı “La ilahe İllallah, İbrahim halîlullah (Allah’tan başka ilah yoktur; İbrahim onun dostudur)” lafzıyla…

Azmi öğretir Kudüs…

Kumandan Selahaddin’e rahat bir döşekte uykuyu kendine haram kıldıracak kadar net bir azmi…

Vahdeti, birliği öğretir…

Selahaddin Eyyubi’nin tanımıyla “İslam ümmetinin vahdet binasının kilit taşıdır Kudüs.”

İslam ümmetinin bugün böyle bölük pörçük olmasının, “bünyan-ı mersus” olmak yerine kuvveti dağılmış bireylere dönüşmesinin gerekçesi de o kilit taşının işgal altında, sessizliğin çoğalttığı bir zulümle lekelenmiş olmasıdır.

1800’lü yıllarda başlayıp katlanarak günümüze uzanan; bebekleri annelerinin kollarından koparan; üç nesli vatansız/topraksız bırakan; kanlı, sinsi, hain bir işgalin kurbanı olmaktan kurtaramadığımız bir kilit taşı…

İngilizlerin işgal ettiği 1917 yılının Aralık ayından bu yana damla damla kanayan yaramız…

100 yıldır olduğu gibi bugün de mazlum Kudüs…

İşgal altında kana bulanır sokakları gece gündüz…

Yıkılır Kudüslülerin evleri dozerlerle…

Vurulur genç kızları, çocukları; masumiyet vurulur, insanlık vurulur dünyanın gözü önünde…

Sahip çıkamadığımız her dakika vebalimizi kat be kat artıran bir imtihan olarak durur gözümüzün önünde…

Zulme sessiz kalmanın zulmetmekle eşdeğer tutulduğu bir dinin mensupları olarak, ahirette cevaplamakta güçlük çekeceğimiz belki de başımızı öne eğeceğimiz bir sınav sorusudur…

Bir turnusol kâğıdıdır insanlık için…

Nuri Pakdil’in ifadesiyle

“Ayarlanmadan Kudüs’e boşuna vakit geçirirsin buz tutar gözün görmez olur”

Ve “Kudüs bizim için neden önemlidir?” sorusunda geçen “önemli” ifadesi…

“Önem” yeni bir anlam kazanır Kudüs’le…

Emanet olur, vasiyet olur, yemin olur, aşk olur, sabır olur, mücadele olur…

İnsansak, insanlık adına…

Müslümansak, İslam adına…

Yeryüzünün kalbi Kudüs adına…

Gezimizin son akşamı akşam namazını kılıp son bir kez daha bakıyoruz Kubbetu Sahra'ya veda ediyoruz kutsal belde Kudüs'e..

Bizlere Mescid-i Aksa'yı, Kudüs'ü, Kıble Mescidini görmemizi sağlayan Kudüs ruhunun canlı tutulması için kültürel etkinlik kapsamına Kudüs gezi programını alan şimdi Büyükşehir Belediye Başkanı Hacı Uğur Polat'a Yeşilyurt Belediye Başkan Yardımcısı Haydar Şahin'e, Kültür Müdürü Erkan beye ve bizlere eşlik ederek sorumluluk bilinciyle hareket eden Yşlt Bld. Kültür Müdürlüğü personeli Küşat Aslanargın'a teşekkür ederim.

Yazarın Diğer Yazıları