Ali Yiğit

Her Mahalle Kendine Yeter

Ali Yiğit

Covid-19 salgın hastalık sebebiyle küresel bir değişim yaşanıyor..

Salgın hastalık bir taraftan can kaybına sebep olurken diğer taraftan ekonomik sıkıntıları da beraberinde getirdi..

İşini aşını kaybeden on binlerce insan mağdur oldu..

Devlet ekonomik paketlerle bir nebze de olsa ekonomi çarklarının dönmesi için çeşitli destek paketlerini devreye soktu..

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın ''Biz Bize Yeteriz Türkiyem'' yardım kampanyası başlatmasıyla her kesimden destek bağışları geldi..

Kimileri bu kampanya için devlet dilenmez yakıştırmasını yaptı..

Ne kadar absürt bir yaklaşım..

Yardım kampanyaları aynı zamanda moderniteye teslim olan ve körelen yardımlaşma duygusunun harekete geçmesi ve pekişmesidir..

Paylaşma ve Yardımlaşma duygusunun bitmesi demek beraberinde sosyal patlamayı, yağmalamayı, çalmayı meşrulaştırır..

Yardımlaşma ve Paylaşma aynı zamanda sosyal patlamanın önündeki en büyük engeldir..

Nice ekonomik krizler yardımlaşma ve paylaşmayla aşılmıştır..

Geçen gün basına  yansımış bir haber vardı..

Covid-19 salgın hastalığı sebebiyle evlerinden dışarı çıkamayan Alman vatandaşın yardımına Müslüman komşuları yetişiyor.. Akşamları kapılarını çalıyor bir isteklerinin olup olmadığını soruyor ve ihtiyaçlarını karşılıyor.. Alman vatandaş ağlamaklı sözlerle meğer biz sizleri ne kadar yanlış tanımışız kimse kapımızı açmazken siz her gün ihtiyaçlarımızı karşılıyorsunuz..

Hayatı anlamlı kılan paylaşmadır..

Acı hissediyorsan canlısın, başkasının acısını hissediyorsan insansın..

İnsan sosyal bir varlık olup hayatını tek başına sürdüremez..

Her kişinin bir başkasına ihtiyacı  mutlaka vardır..

Covid-19 salgın hastalık sebebiyle  gerek ekonomik sıkıntıların aşılması gerekse yaşlıların ihtiyaçları ''İyilik Hareketleri'' sayesinde bir bir aşılıyor..

Fırınların birleşerek yüz binlerce ekmeği bedava dağıtması, yaşlı amcanın, teyzenin ihtiyaçlarının mahallenin gençleri tarafından yerine getirilmesi..

Biz bize yeteriz kampanyasında gözleri yaşartacak duygu yüklü yardımların yapılması..

Bizlerin yardımlaşma ruhunun hala diri olduğunun bir göstergesidir..

Kars’ın Selim ilçesine bağlı Tozluca köyünde 4 çocuğuyla yaşayan  geçimini çobanlık yaparak sağlayan ve Sosyal uyum paketi kapsamında  devletin kendisine yardım ettiği  Afganistan uyruklu göçmen  Uzbek’in sosyal  medyada paylaşılan  duygu yüklü iki yüz TL’lik bağış yapması paylaşma duygusunun bizi bir arada tuttuğunun göstergesidir..

Ortaokul öğrencisinin almış olduğu  1 aylık burs parasını bağışlaması, kumbarasını boşaltan çocuklar, ineğini, buzağısını bağışlayanlar..

İşte biz buyuz..

Bizi bir arada tutan her ekonomik sıkıntıları teğet geçmesinin en önemli faktörlerin başında paylaşma duygusunun var olmasıdır..

Elbette ki sosyal devlet olma adına devlet yaraları sarar ekonomik katkılar sunar, çeşitli sosyal yardımlar yapmakla mükelleftir..

Devlet zaten çeşitli sosyal yardımlar kalemiyle muhtaç ailelere yardımları ulaştırmaktadır..

Ancak her şeyi devlete havale etmek, har yardımı devletten beklemek insanların yardımlaşma duygusunu köreltir..

Bir mahallede zengin-orta halli ve ihtiyaç sahibi aileler vardır..

Mahallenin zengini ve orta hallisi kendi aralarında mahallesindeki ihtiyaç sahibi olanların ihtiyaçlarını gidermeli..

Mahallemizde çoğu kez yardımlar toplamışızdır..

İşte falan kişinin odunu kömürü yok hemen bir traktör ayarlanır, kapı kapı gezilirdi..

Kimi bir torba kimi bir kucak odun verir mahallenin sonuna gidildiğinde traktör dolar..

Kahvede, çay ocağında çoğu kez şahit olmuşluğumuz vardır.. Tepsi dolaştırılır bir ihtiyaç sahibine para topluyoruz denir herkes  az çok katkıda bulunur..

Allah'a hamd olsun yardımlaşma duygumuz hala dipdiri ve canlılığını koruyor..

Geçen günlerde bir şehit ailesi geldi..

Muhtarım zor günlerden geçiyoruz.. Salgın hastalık sebebiyle işini kaybeden, faturasını, kirasını ödeyemeyen, mutfak giderini karşılayamayan  insanlarımız mutlaka vardır..

Kaç gündür aklımdan çıkmıyor.. Bu insanların durumu..

Bir miktar emanet bırakayım dağıtabilir misiniz..

İşte bu ruh  hala varlığını koruyorsa bizi kimse yıkamaz.. 

Komşusu aç iken kendisi tok yatmayı içine sindiremeyen insanların varlığıdır bizi bir arada ve ayakta tutan..

Caddelerde Sadaka taşı misali sepetler oluşturuluyor.. ''İmkanı Olan Bıraksın, İhtiyacı Olan Alsın''

Geçen haberde görmüştüm.. Bir caminin ayakkabılığı adeta market rafına dönmüştü.. Ne arasan var.. İmkanı olan bağışlıyor ihtiyacı olan alıyor..

İşte bizi ayakta tutan ruh budur..

Bakmayın siz devlet dilenmez diyerek güya muhalefet yaptığını zannedenlerin söylediklerine, bu tipler  ruhlarını bencilliğe teslim etmiş kişilerdir..

Paylaşmak aynı zamanda insan olma sanatıdır. Yaşamı sadece kendi dünyasından ibaretmiş gören bencillik ruhundan kurtulamayanlar.. Benlik zindanında çürümeye mahkûm kalırlar.

Vefayı hayatından çıkaranlar benliği merkeze alırlar..

Benliği ve bencilliği hayatın merkezine alanlar  ise hep kaybetmeye mahkumdurlar..

 Toplumdan ne devşirebilirim değil, yaşadığım topluma ne verebilirim diyebilenlere selam olsun...

Allah'a emanet olunuz..
 

Yazarın Diğer Yazıları