Ali Yiğit

HER İLE TAYYİB ERDOĞAN

Ali Yiğit

AK Parti 18 Ağustos büyük kongrenin ardından 2019 yılı yerel seçimleri hazırlıklarına başlayacağını açıkladı. Eylül ayı itibarı ile gerekli çalışmaların yapılacağı aday belirleme süreci yerel seçime 4 ay gibi süre öncesinden yapılacak..

Bir kaç gün önceki yazımda da belirttiğim gibi  2019  yerel seçimlerinde gösterilecek adaylar için sık eleyip ince dokunulacak..

24 Haziran seçimlerinde AK Parti'nin oy kaybı her ili mercek altına alınmasına vesile oldu.

AK Parti  AK Parti Genel Merkezinden basına yansıyan haberler şu şekilde yer aldı.. AK Parti Sekiz ay kalan yerel seçimlerde her il için bir ‘Tayyip Erdoğan’ aradığı bildirildi. Bir parti kurmayı, “El sıkmayan, tevazu göstermeyen, nobran olan, şatafat içinde yaşayanla yola devam etmeyeceğiz. Biz her ile bir ‘Tayyip Erdoğan’ arıyoruz” dedi.

Bu açıklamaları okuyunca geçen yıl yazdığım bir yazımı sizlerle tekrar paylaşmak istedim.

Belh Sultanı İbrahim Edhem, bir gece kuş tüyü yatakta yatarken, sarayın damından ayak sesleri işitti. Sinirlenmişti;

-Kim bu saatte o damdaki?.. Ne arıyorsun orada be adam? diye seslendi.

-Devemi kaybettim, onu arıyorum, diye cevap geldi.

 Hükümdar, iyice kızmıştı:

-Behey şaşkın! Damda deve mi olur! diye haykırdı. Damdaki, dedi ki:

-Ey hükümdar! Damda deve aranmaz da, atlas yataklarda Cennet aranır mı?

Bu söz çok tesir etmişti... Sabah vezirleriyle görüşürken aklı fikri gece olan bu olayda idi...

 Bu sırada bahçeden sesler gelmeye başladı. Pencereden bakınca, iri yarı bir gencin saray muhafızları ile tartıştığını gördü. Seslenerek onları içeri çağırdı. Delikanlıya ne istediğini sorunca;

-Ben hana girmek istiyorum, bunlar bırakmıyor, dedi.

-İyi ama burası han değil ki, saraydır, ben de padişahım dedi. Genç itiraz etti:

-Hayır burası bir han, dedi.

-Peki nasıl han oluyor?

 -Senden önce burada kim vardı?

-Babam vardı.

-Ne oldu ona?

-Göçtü gitti.

-Ondan önce?

-Dedem vardı.

-Ona ne oldu?

-O da göçüp gitti.

-Peki, birinin konup birinin göçtüğü yere han denmez de ne denir?!.

 Ülkelerde nice Cumhurbaşkanları, başbakanlar, bakanlar, milletvekilleri, belediye başkanları geldi geçti.

 Kiminin adı gönüllere yazıldı, kiminin isimleri ise unutuldu gitti..

 Bilge Kral Aliya İzzetbegoviç, Gandi, Turgut Özal, Cumhurbaşkanımız Erdoğan ve daha niceleri..

 Makamlar bir han niteliğindedir bugün siz olursunuz yarın bir başkası önemli olan arkanızda sizleri hayırla yad edecek bir nesil bırakmaktır.

Milletin gönlüne giren, milletin hayır duasını alan da ete kemiğe bürünmüş bir insan ama milletin hayırla yad etmediği makamı elinden gidince unutulan makam sahibi de insan..

 Siyasete girmişseniz, millete hizmet etmek için elinizi taşın altına koymuşsanız, millet de size bu makamı tahsis etmişse o zaman milleti unutmayacaksınız. Milletin gönlüne girmeyi hedef haline getireceksiniz.

 Makam kapınız halka açık olacak..

 Halkın arasına gireceksiniz, halkın sofrasına bağdaş kurup oturacaksınız..

 Her gün siyah camlı makam arabasıyla seyahat ederseniz, balık istifi belediye otobüslerinde yolculuk eden vatandaşın sıkıntısını göremezsiniz..

 Balık istifi yolculuk eden vatandaşın sıkıntısını görmek için belediye otobüsüne bineceksiniz.

 Kapısı halka açık olmayan, siyah camlı makam arabalarıyla mahalle gezisi yaparak gönüllere giremezsiniz.

 Size ulaşmak isteyenleri danışmanlara havale etmekle milletin gönlüne giremezsiniz

 Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın vurguladığı ve en çok önem verdiği AK Partili milletvekilleri, İl Başkanları ve Belediye Başkanlarından istediği hizmetle birlikte gönüllere girmek.. Birebir vatandaşın kapısına gitmek, vatandaşın gönlüne dokunacak şekilde çalışmak..

 Çok havaalanı, köprü, yol yapabilirsiniz ama önemli olan halk ile gönül bağı oluşturmak..

 Gönüllere girmek ne demektir? Gönüllere nasıl girilebilir ki? Teşkilatlar gönüllere girmekten ne anlıyor olabilirler ki? Sayın Cumhurbaşkanımız, Türkiye’nin her bir bölgesinde ki, bir hastayı, bir yolda kalmışı, bir gönlü kırıp vatandaşımızı sürekli olarak arayan, halini hatırını soran ve dualarını neden talep eder ki? Yıllardan beri randevu alınamayan başkan ve teşkilat yöneticilerine ne demek istiyor olabilirler ki? Ulaşılamayan, erişilemeyen bir başkanlar ve teşkilatlarla nereye ve hangi hedefe varabilirsiniz ki? Danışmanların dahi sükse yaptığı, makam sahibinden randevu almanın deveye hendek atlatmaktan zor hale geldiğini düşünürsek bu durumda hangi gönüle girebilirsiniz. Vatandaşlarla iletişim kurmaktan korkan ve kaçan bir teşkilat ve başkanlarla hangi yeni Türkiye’yi kurabilirsiniz ki?

 Elbette ki vatandaşa kapılarını açan ve gönüllere giren teşkilatlar vardır.

 Aradığınızda ulaşabilen İl Başkanları ve Belediye Başkanları vardır..

 Gönüllere giren teşkilat ve belediye başkanları ile Yeni Türkiye hedefi tutturabilirsiniz.

Yazarın Diğer Yazıları