Ali Yiğit

Hayatın merkezindeki Camii

Ali Yiğit

İslam'da hayatın, şehrin ve medeniyetin merkezinde cami vardır. Cami, bireyin inanç,  dünyasından toplumsal ilişkilere, kulluk ve sorumluluk bilincinin oluşmasından hukukun inşasına, eğitimden sanata, aileden çevreyle ilişkilere, hayatın bütün alanlarına yönelik değerlerin ruh köklerinin birleştiği mekanlardır. 

Prof. Dr. Ali ERBAŞ Diyanet İşleri Başkanı..

Şehrin Merkezindeki camiler hayatın merkezine yerleştirilmediği müddetçe var olan sıkıntılar devam edecektir..

Ecdat yerleşkesinde cami şehrin ve hayatın merkezindedir..

Camilerin kapısı mutlaka çarşıya açılır...

Cami ticarete yön verir.. Yani camiyle ticaret ilişkilidir.. Camiyle ilişkili olan ticarette yalan, hile, dolandırıcılık olmaz..

Şehrimizin merkezinde bulunan  Teze Camiye baktığımızda bir kapısı Mısır çarşısına, bir kapısı ayakkabıcılar, bir kapısı belediye iş hanına bakar..

Burada bir mesaj vardır.. O mesaj ticaretin cami merkezli olma mesajı..

Şehirlerin merkezindeki camiler yerlerini korurken hayatın merkezindeki camileri kendimizden uzaklaştırdık..

Cami merkezli bir hayatta Allah'ın rızası ve kulluğun gerçeği vardır..

Ne zamanki hayatımızdan cami merkezli bir hayatı çıkarttık işte orada toplumsal rehavet başladı.

Gelinen durumu uzun uzun anlatmama gerek yok sanırım.. Çünkü izlediğimiz haberlerin yüzde altmış veya yetmişi, hırsızlık, cinayet, gasp, şiddet, dolandırıcılık vs..

Din'i camilere hapsetme projesi başarılı oldu diyebiliriz..

Camiler sadece bir kaç yaşlının  Namaz kılma yeri haline geldi veya getirildi..

Camiler aynı zamanda Yaşam Merkezleridir..

Hayat cami çerçevesinde şenlenip renklenmelidir..

Hayat değişerek devam ediyor..

Öyleyse biz ve cami imamlarımız neden bu değişikliğe zemin hazırlayıp çağın gereksinimlerini hayat uygulayacak projeler geliştiremiyoruz..

Faruk BEŞER hocamızın şu tespitlerini aktarmadan geçemeyeceğim..

İslam bütün bir hayat dini ise ve hayat da bazı yönleriyle hep değişerek devam ediyorsa neden biz hayatın bu değişen uçlarında müminlere yol gösterici olmuyoruz? Neden laikliği suçlarken dini caminin içerisine bizzat kendimiz hapsediyoruz, onu bir türlü sokağa çıkaramıyoruz? Dini sadece yaşlıları uyutmak için bir emzik haline getiriyoruz? Nedeni aslında belli, biz sürekli değişen hayatı bilmiyoruz, izlemiyoruz ve öğrenmiyoruz ki, cemaatimize de anlatabilelim. Bunun için bir hedefimiz ve aşkımız da yok. Bilgi ve aşk olursa sonuçta eylem olur.

Sürekli söylüyoruz, ayda üç kitap, hadi tembeller için bir kitap diyelim, okumayan bir vaiz halkın önüne geçip hitap ederse onlara ne anlatabilir? Aslında her vaaz bir kitabın hulasası olmalıdır ve en az elli seçme kitap okumamış olanları daha en baştan vaiz yapmamak gerekir.

Böyle muhteşem bir imkânı ve görevi yakalamış insanlar bunun hakkını veremezlerse Allah’a nasıl hesap veririz? Nasıl toplumun düzelmesini bekleyebiliriz? Böyle yapsınlar bakalım gençler camileri doldurmayacaklar mı? Nadir de olsa böyle vaizlerimiz var ve onların camilerindeki bereket ve hareket hemen seziliyor. Öylelerinin ellerini değil, ayaklarını dahi öpmeye hazırız.

Vaazların merkezlerden yapılmasının faydalı yönleri var. Ama bu işin hakkını vermeyenleri, konusunu kürsüye çıktıktan sonra belirleyenleri, bir vaaz için en az dört saat çalışmayanları o merkez kürsülere çıkarmamak lazım. Biraz ağır olacak ama cemaati bu kadar aptal yerine koymanın anlamı yok.

Tamam, İslam bütünüyle ibadet demektir. Ama ibadet sadece o bilinenlerden ibaret değil ki. Hayatın tamamı ibadet haline getirilmelidir. Her vaazda hayatın geçen bir haftalık kesitini cemaate yorumlamak, İnsanları kötü inançlara, kötü alışkanlıklara, her gün yeni yeni ortaya çıkan modern haramlara, modern deccallara karşı uyarmak, dünyaya Müslümanca bakışlarını sağlamak, bölüşmenin, imdada koşmanın, paylaşmanın etkili yöntemlerini tartışmak, kul hakkının boyutlarını anlatmak, ticaretin fezailinden ve rezailinden bahsetmek, dürüstlüğün, insanları aldatmamanın, hilesiz ticaretin gereğini, imkânlarını ve yöntemlerini ayağı yere basacak şekilde sunmak, yapılan hilelere dikkat çekmek, aldatanın mümin ve müslüman olamayacağını duyurmak, gençleri meşgul eden, kafalarını çelen modern şeytani akımların mahiyetlerini sebeplerini alternatiflerini konuşmak, cemaati dünya Müslümanlarının dertlerinden haberdar etmek, Müslümanların hangi sebeplerle bu zillete düştüklerinin, bundan nasıl kurtulabileceklerinin reçetelerini sunmak… Bütün bunlar ve benzerleri güncel formlarda vaazların konuları olmalı değil mi?

Moderniteyle birlikte camiler her ne kadar siteler arasında kaybolsa da her cami imamı kendi çevresinde cami merkezli bir hayatın içselleştirilmesi için mücadele içinde olmalı..
 

Yazarın Diğer Yazıları