Ali Yiğit

Hayat devam ediyor

Ali Yiğit

Yüce yaratanın verdiği ömür kadar hayattayız..

Biz Müslüman olarak hayatın neresindeyiz..

Müslüman'ın hayatını anlamlı kılan Allah'a kul olmasıdır..

Kullukta tehir olmaz.. Kullukta yorulma olmaz.. Kullukta bıkkınlık olmaz..

İman ettik demekle kurtulamayacağımızı yüce yaratan Ankebut süresinde bildiriyor bize..

İmanla birlikte itaat, teslimiyet, ibadet, amel var..

Allah neden iman edenleri tekrar imana davet ediyor.. ''Ey İman edenler iman ediniz'' Nisa suresi 136

“Ey iman edenler! İmanınızı kontrol ediniz. ‘Allah’a inandım’ diyor, ama O’na itaat etmiyorsanız, ‘Peygamber’e inandım’ diyor, ama onun yolundan gitmiyorsanız, ‘Kitab’a inandım’ diyor, ama Kitab’a göre yaşamıyorsanız, gelin imanınızı kontrol edin. Belki tam inanmadınız, inandığınızı sandınız... Zira Allah’a iman, O’na itaati gerektirir. Peygamber’e iman, onu rehber kabul etmeyi icap ettirir. Kitab’a iman, Kitab’a göre bir hayat sürdürmeyi…”gerektirir..

İslam’da nitelik vardır.. Niceliğe endekslenemez Müslüman..

İslam’ın çoğunluğa ihtiyacı yoktur..

Mevlana'ya atfen söylenen ''Ne olursan ol yine gel'' sözünün devamında şu vardır.. Geldiğin gibi kalma.. Allah'a kul ol.. Haramdan sakın, Kur'an'a teslimiyet var..

Tespitlerinde yüzde yüz haklılık payı bulunan tebliğ ve irşat görevini sürdürmeyi vazife bilen Abdülaziz Kıanşal kardeşimizin şu tespitlerindeki haklılık payını iyi analiz etmemiz ve muhasebemizi yapmak zorundayız..

Müslüman gençler! Bugün sorunumuz, namazsızlık, sakalsızlık, başörtüsüzlük değil, namazlı, sakallı, başörtülü Müslümanlarda örnek şahsiyet olabilme sorunudur.  Bugün sorunumuz, Müslüman kıtlığı sorunu değil, sıkışınca yalan söyleyebilen, kafası bozulunca küfür edebilen, dara düşünce faiz yiyebilen, ilk fırsatta kul hakkına girebilen, iftira atabilen, yeri gelince harama bakabilen, eminliğini kaybeden Müslüman bolluğu sorunudur. Bugün sorunumuz, makamlarımızın, mallarımızın, gücümüzün olmaması sorunu değil, mal ve makam uğrunda tüm değerlerinden vazgeçebilen, güce göre eğilip bükülebilen, hakkı sadece garibana karşı haykırabilen, adaleti sadece güçsüze uygulayabilen, dün söylediğini bugün inkâr edebilen, şahsiyetini kaybetmiş Müslüman sorunudur.

Bugün sorunumuz, ilimsizlik, âlimsizlik, bilgisizlik değil, ilminin vakarını koruyamayan, haksızlıklar karşısında âlimliğin hakkını veremeyen, bilmesine rağmen susmayı tercih edebilen Müslüman sorunudur. İşte bu nedenle şahsiyetinizi koruyun! Çünkü böyle bir zamanda neye mal olursa olsun şahsiyetinizi ve duruşunuzu koruyabilmek sizin en büyük cihadınızdır.  Şahsiyetinizi koruyun! Çünkü biz, dalkavukluğu, yağcılığı, yalakalığı, korkaklığı, tembelliği ve gafleti reddeden bir dinin mensuplarıyız. Pısırık, mıymıntı, sürekli sızlanan, mazeret üreten, beceriksiz, inisiyatif alamayan, menfaatçi, silik bir Müslüman olmayın! Büyük dava adamı Aliya İzzet Begoviç’in, “İslam, korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir” haykırışını hiç aklınızdan çıkarmayın.

Taklitçi değil, hakiki/orijinal bir Müslüman olmaya bakın! İnsanların nazarında popüler olmak için değil, Allah’ın nazarında iyi bir kul olmak için gayret edin. Kendi değerleriniz dururken başkalarının değerlerine hayran olmayın. İslam’ın övmediğini övmeyin, Allah’ın razı olmadığından razı olmayın. İslami prensipleri hafife alanların reklâmını yapmayın. İslam düşmanlarıyla uzlaşmak için çırpınmayın.  Hafif Müslüman olmayın! Duruşunuzu ve kimliğinizi koruyun! Şahsiyetinizi düşürecek laubaliliklerden ve ciddiyetsizliklerden uzak durun. Sosyal medya paylaşımlarınız da dâhil her şeyiniz Müslüman bir şahsiyete yakışır şekilde olsun! Efendimizin (s.a.s.), “Yazıklar olsun o kimselere ki, insanları güldürmek için çabalar, konuşur ve yalan söylerler! Yazıklar olsun onlara!” (Ebu Davud) uyarısını hiç unutmayın!

Nefisinizi dizginleyin! Yemenize, içmenize, uykunuza dikkat edin. Nefsin fısıltılarına kulak asmayın! Şeytanın adımlarını takip etmeyin! Çünkü Efendimiz (s.a.s) buyuruyor ki: “Benden sonra ümmetim hakkında üç şeyden korkuyorum: Heva ve heveslerinin kendilerini şaşırtması. Mide düşkünlüğü ve şehevânî isteklerine uymaları. Hakikati bilip öğrendikten sonra gaflete düşmeleri” (Camiu’s-Sağir). Gösteriş budalası olmayın! Kaporta değil, ruh adamı olun! En büyük sermayeniz ameliniz olsun. Malınızla, makamınızla, bağlantılarınızla, giysinizle, kıyafetinizle değil, amellerinizle yükselmeye bakın! Unutmayın! Efendimiz (s.a.s.) buyuruyor ki: “Kullar içerisinde Allah’ın en çok buğz ettiği kimseler, kılık kıyafeti, görüntüsü amelinden daha hayırlı olan kimselerdir.
 

Yazarın Diğer Yazıları