Ali Yiğit

DEĞER ÜRETEN ŞEHİRLER

Ali Yiğit

AK Parti 2019 yılında yapılacak olan yerel seçimlerde yayınladığı 10 maddelik manifestonun ana konusu şehir, medeniyet, kültür, değerler..

Değer üreten şehirler..

Şunu açıkça itiraf etmeliyiz ki; Cumhurbaşkanımız Erdoğan' da defaatle şehirlere ihanet ettik açıklamasında bulundu/ bulunuyor...

Şehirler medeniyet inşa ederken kentler medeniyeti  tüketir..

Modernleşmeyle birlikte şehirlerimiz kente dönüştü..

Sekülerleşmenin ürünü kentleşme, şehri öldürdü.. Sadece şehri değil; insanı da.

Gerçekte ''Modern Kent'' kalabalıklardan oluşan insanların sürgün yeri haline geldi..

 Şehir bir şemsiyedir.. İçerisinde çeşitliliği barındırır, korur, kollar..

Şehir, bütün varlıkların, bütün hakikatlerin, bütün farklılıkların ve çeşitliklerin yaşanabildiği, tecrübe edilebildiği sürekli varoluş ve diriliş mekânıdır..

Sanırım biz değer üretecek şehir trenini kaçırdık..

Şehre betonu davet etmekle, mahalleleri yok etmekle işe başladık..

Mahalle esnafının kalmadığı, mahallelerin siteye dönüştüğü, AVM'lerin revaçta olduğu, kullan at kültürünün yaygınlaştığı, komşuluk ilişkilerinin sıfırlandığı, yükselen devasa binalar arasında kaybolan camilerin, mahalle mezarlıklarının şehir dışına taşındığı, kötülüklere otonom görevi gören mahallenin yok olduğu,  çocukların kreşe, ninelerin dedelerin  huzur evinde mecburi iskana tabi tutulduğu, bireyselleşmenin hayat bulduğu kentlerde hangi değer üretilecek..

Oysa Mahalle değer üretmenin ana pınarıdır.. Biz o pınarı kuruttuk..

Mahallede paylaşma, yardımlaşma, sevgi, saygı, hoşgörü, aidiyet ön plana çıkartılmazdı mahallede..

Mahallede dil, din, ırk, mezhep, meşrep ayırımı yapılmaz komşuluk ilişkileri kaçınılmaz gerçekti..

Mahallesiz şehir düşünülemez.. Medeniyet şehirde  hayat olur.. Ama mahallede  hayat bulur.. Mahallede hayat bulan medeniyet şehri yaşanır kılar.

Oysa bir şehrin kalbi sokaklarında, caddelerinde ve nihayet mahallelerinde atar. Sokaklar şehrin ruhudur; bilhassa arka sokaklar, çıkmaz sokaklar…

Sokaklarda fakirin, yoksulun, durumu hallice olanın paylaştığı; sevincin, hüznün bir baştan ötekine duyurulduğu; akrabalığın, büyük-küçük ilişkisinin, terbiye ve gözetim kadar sahiplenmişliğin yaşandığı; her tür halden korunan mekanın adı; mahalledir. Mahallesi olmayan ne bir şehir, ne bir köy düşünülebilir mi?

Mahalle kültürü, kılcal damarları olan sokaklardan beslenir, oradan soluklanır. Mahalleye ait olanın sorumluluğundan kaçınmak kişinin kendisine, çevresine ihaneti gibi algılanır. Bir kültürün, hayat tarzının, değer yargılarının pratik tezahürleri; en ince yöntemlerle mahallenin hareketliliği içinde üretilir, aktarılır. Bir yönüyle muhafaza eder; bir yönüyle durağanlıktan hareketliliğe, sürekliliğe vurgu yapar mahalle hayatı. Dayanışmayı, paylaşmayı, birilerine, yani insanlığa, insana güvenme duygusunu diri tutar.

Sitelerin birey ve bireyselciliği yerine özgüveni dirilterek şahsiyet olma imkanı verir mahalle. Mahallenin her geçen gün kaybolması; insan ilişkilerimizin yozlaşması, bireyin, bireycileşerek bencilleşmesi, sevincin, hüznün tek başına yaşanması, insanın olanca kalabalıklar içinde tek ve tenha kalması sonucunu doğurur. Her tür destekten mahrum, mesnetsiz ruhlara dönüşen insanlığımız...

Komşunun ve komşuluğun olmadığı, ortak sevincin ve tasanın paylaşılmadığı, her bir evin kendi başına bir birim olduğu, bireyselleşmenin bencilleşmeye evrildiği bir zaman dilimi içerisinde ''Kent'' yaşamının içselleştirildiği bir dönemde değer üretecek şehirleri tekrar inşa etmek  tahminlerin biraz uzağında sanırım..

Değer üretecek şehirler inşa etmenin yolu '' İnsanı inşa edecek şehirlerden geçer''

Kalın sağlıcakla..

Yazarın Diğer Yazıları