Ali Yiğit

Deden ve ninen tatile gittiler

Ali Yiğit

Sosyal medya da dolaşan bir paylaşım dikkatimi çekti..

Ortaokul öğrencisi  kızımız öğretmenler ve sınıfıyla birlikte bulundukları şehrin huzur evini ziyarete gidiyorlar..

Öğrenciler yaşlıları ziyaret ederken kızımız  birden irkiliyor ve olamaz diyor..

Girdiği oda da ninesini görüyor..

Bu olamaz diyor..

Çünkü annesine ninesini sorduğunda kızım annaannen bir süre tatile çıkacak diyor..

Annannesini  tatilde zanneden kızımız  annaannesini huzur evinde görünce kendisine yalan söylendiğini anlıyor.. Ve dakikalarca boynuna sarılıp ağlıyor..

Bir acı gerçekle karşı karşıyayız..

Şehrimiz başta olmak üzere bir acı gerçeği itiraf etmek isterim..

Huzur evlerinde yer yok.

Ve sırada bekleyen bir çok  yaşlının olduğunu ne yazık ki belirtmek isterim..

Nasıl bu hale geldik demeyeceğim..

Çünkü çocukları kreşte büyüyen milletin dede ve babaannelerinin huzur evinde olması normaldir..

Hep çekirdek aileden dem vururuz ama  hep birlikte çekirdek ailenin ipini çektik..

Çocuğu kreşte olan  çalışan bayanlara yönelik devlet desteği çekirdek ailenin dağılmasını hızlandırdı diyebiliriz..

Çalışan anne vurgusu hep ön plana çıkartıldı..

Hani neredeyse kadınlar ev hanımıyım demeye çekinir oldular..

Bayanlar bir araya geldiklerinde ilk sordukları nerede çalışıyorsunuz sorusu oluyor..

Dikkat edilirse kreş açma oranında çok büyük artışlar var..

Ana şefkatinden mahrum bırakılıyor çocuklar..

 En çok ihtiyaç duyduğu “ana şefkatinden” mahrum ve sabah uyandığında annesinin güler yüzü, tatlı sesi ve annesinin kokusu yerine, kalabalık ve gürültülü bir kreşte büyüdüğünden, küçüklüğünde almadığı, tatmadığı şefkati, güler yüzü ve tatlı dili tabiî olarak ebeveynlerine de gösteremiyor.

Aradan geçen yıllar sonunda şefkat, hürmet ve merhamet duyguları gelişmeyen bu çocuk da annesini, babasını huzurevlerine teslim ediyor “ne ekersen onu biçersin”  sözüne atıfta bulunacak olursak. “Kreş ekiyor, huzurevi biçiyoruz”                  

Oysa evimizin has köşesinde, onlara baş tacı yaparak, hayat tecrübelerinden istifade edeceğimiz tatlı sohbetleri ile birlikte, torunlarını sevme, okşama, koklama zevkini onlara yaşatarak ömürlerinin son günlerinde mutlu olmalarına sebep olup onların dualarına muhatap olmak kadar güzel bir şey olmasa gerek.

Huzur evleri ne kadar huzur verir ki; torun ve evlat sevgisinden uzak bir yaşam insana huzur verebilir mi?

 “Onlardan biri veya her ikisi senin yanında ihtiyarlık çağına erişecek olursa, onlara sakın ‘Öf’ bile deme, onları azarlama; onlara güzel söz söyle. Onlara merhamet ve tevazu kanadını gerve de ki: ‘Ey Rabbim, nasıl onlar beni küçükken besleyip büyüttülerse, Sen de onlara öylece merhamet buyur.

’Sizin içinizde olanı Rabbiniz hakkıyla bilir. Eğer siz salih kimseler olursanız, muhakkak ki O, kendisine yönelenler için çok bağışlayıcıdır.” (İsrâ, 17/23-25) 

Resulullah (asm) da hadis-i şeriflerinde şöyle buyuruyor: “Anne-babasının yüzüne sevgi ile bakmak ibadettir.” bir başka hadislerinde de “Allah’ın rızası ana-baba rızasındadır” gibi daha birçok hadis-i şeriflerin de önemine işaret etmiştir.     

Bir ülkede kreşler ne kadar artıyorsa o oranda huzur evleri de artacaktır..        

Sekulerizme endeksli bir hayata teslim olan nefislerimiz toplumumuzdaki aile bağlarını da gittikçe zayıflatmıştır.
 

Yazarın Diğer Yazıları