Ali Yiğit

CEGET

Ali Yiğit

Usta kalem Ziya Kesriklioğlu ağabeyimin hediye etmesiyle tanıştığım CEGET dergisi elime geçtiğinde, Atilla Kantarcı'nın Bakkal Amca yazısı, Ziya Kesriklioğlu'nun doğduğu şehrin aşığı Kenan IŞIK'la yapmış olduğu röportajla  eskilere gittim..

Derginin isminin ''CEGET'' konması gayet anlamlı ve kültürel bir bakışı ortaya koyuyor..

Ceget isminin telefuzuyla birlikte ilk aklıma gelen, sağlı sollu meyve bahçelerinin arasından genelde su gütmek için ceget içerisinde bulunan bahçe sahiplerinin kullandığı daracık yol gelir..

Bülent Yalvaç'ın Genel Yayın Yönetmenliğini  yaptığı usta kalemlerin buluştuğu, her sayısında  geçmişin izlerini taşıyan, hatıra ve yaşanmışlıklara götüren, özlemini çektiğimiz mahrum ama çocukluluğunu mutlu bir şekilde yaşayan mahalledeki çocukluk yıllarımıza geri döndüm..

Mahalledeki çocukluğuma dönerken ilk aklıma gelenleri yazdım..
Erkek çocukların en lüks oyuncağı telden araba,  kız çocuklarının bezden bebek olduğu, salçalı ekmek lezzetini ıskalamayan, pöt pöt pötürcekle hayfene kuran, kış aylarının olmazsa olmazı  kızak kayan, büyüklerin kızaklara kül döktüğü, bizlerin ise geceden hemen yan tarafına kar koyup su dökerek sabaha hazır hale getirildiği günlerdi çocukluğumun mahallesi..

Derede akan suya çöp atan kıyamet günü attığı çöpü  gözüyle   çıkaracak tembihiyle oluşan çevre bilinci, ya biri görür korkusuyla hataların gizlice işlendiği, büyüklerin uyarılarına tamam amca bir daha yapmam sende babama söyleme  korkusunun yaşandığı yıllardı  buraya bir nokta koyup Ceget isminin  hatırlattıklarına geçecek olursam..

Ceget'le ilişiğim bir parmağın diğer parmağa uzaklığı kadardı..
Evimizin hemen yanında bir alt sokağa inen sağlı sollu bahçelerin arasında iki kişinin yan yana yürümekte zorlandığı daracık yoldu..
Rahmetli annemin akşam olunca cegetten getme harığa düşersin gözüne çalı çırpı batar tembihi aklıma gelir ceget ismini duyunca..

Ceget'in popüler kültürde karşılığı bulunmaz  ama bir kuşağın hatıraları ve anılarıyla doludur..

Ceget'in karşılığı sokak diyede  tabir edilir ancak ceget'in diğer bir karşılığı ise  genelde bahçe aralarında kestirme daracık yoldu bizim için..

Ceget; bahçe aralarında sıralı ağaçların birbirine yaslanarak rüzgarda ıslık çalmasıydı.

Ceget; geceyi ağaç üzerinde geçiren sabah şafağıyla eşsiz melodi sunan 
bülbüllerin durağıydı..

Ceget; Serçenin, kara tavuk'un, karga'nın, bülbül'ün, saksağa'ın, ağaç kakan'ın,  taraklı kuş'un yuvasıydı..

Ceget; gece sessizliğini bozan baykuş'un ötmesiydi..

Ceget; bizim için Sonbahar'da  çalı diplerinde hozelek ( salyangoz) toplamaktı..

Ceget; yürürken gazellerin hışırtısı,çırpı arasında akşam olmasını bekleyen kirpinin istirahete çekildiği, gögüşlerin oradan oraya hızlı bir şekilde yer değiştirmesiyle çıkarttığı sesle irkilmekti..

Ceget; Yaz aylarında güneş sıcağına  perde olup gölgede serinlemekti..

Ceget; Sonbahar'da sararan yaprakların dökülmesiyle  öbek öbek gazel birikmesiydi..

Ceget; tenha olurdu ama korkmazdınız geçerken, çünkü cegetin sağında  solunda bulunan meyve bahçelerinde selam vereceğiniz  bahçe sahipleri mutlaka olurdu..

Ceget; bahçe sahiplerinin göz hakkı denilenerek cegetten geçenlere çalının üstünden meyve vermesiydi..

Ceget; bahçe sulaması yapıldığında bahçeye gelen suyu gütmek için kullanılan en kestirme daracık yoldu..

Ceget; tahta anahtarlı  tahta kapıların sizi karşıladığı yerdi..

Ceget; çalı sancımları ile çalı kuşaklarının buluştuğu korunaklı bahçe duvarlarıydı..

Ayrıca ceget sadece bahçe aralarından ibaret değildi.. Cumbalı evlerin bulunduğu, araçların giremediği, mahalle kadınlarının bir araya gelip dertleştiği rehabilitasyon merkezlerinin ötesinde komşuluğun icra edildiği yerdi.. Mahalle çocuklarının top sahası, oyun parkıydı..

Ceget'e hangi anlamı yüklerseniz yükleyin sizi tarihe ve yaşanmış güzel hatıralara götürür..
Yayın  hayatını yeniden  sürdürme kararı alan başta Genel Yayın Yönetmeni Bülent Yalvaç ve  bizleri geçmişe götürerek yaşanmış mutlu ve bir o kadar huzurlu günlerin hatırlanmasına vesile olan değerli usta kalemlere teşekkürlerimi sunarım..

Yorumlar 1
Yusuf Özer 25 Ekim 2021 12:24

Kaleminiz, yüreğiniz dert görmesin. Muhteşem bir yazı olmuş. Tebrikler Ali ağabeyim

Yazarın Diğer Yazıları