Ali Yiğit

Bizim Yunus ve Türkçe Dil Vurgusu

Ali Yiğit

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Beştepe Millet Kongre ve Kültür Merkezi'nde "Bizim Yunus" Yılı Açılış Töreni'nde Türkçe Dil vurgusu yaparak,, ‘Türkçeye sahip çıkılması gerektiğini, "Vatanı önce dil sonra ordu bekler, bunun için Türkçe'mize çok sıkı sahip çıkmalıyız..

“Anlamsız kısaltmalar, bozuk cümleler, saçma ifadeler günden güne sıradan hale geliyor. Tabelalarda, yazışmalarda, konuşmalarda şahit olduğumuz yabancı kelime kullanma hastalığı artık geleceğimizi tehdit eder boyuta ulaşmıştır. Kızılay meydanından aşağı inin bütün dükkanların tabelaları adeta dilimizi tehdit ediyor. İstanbul'da da öyle. Türkçe'den ziyade nevzuhur bir kuş dilini andıran bu çürümeye dur demek mecburiyetindeyiz.

Cumhurbaşkanımız  kültür, eğitim, mahalle kültürü, yatay mimari ve Türkçe dil konusunda zaman zaman haklı serzenişlerde  bulunuyor..

Türkçe dil kullanımı konusunda bir kaç yazı kaleme almıştım..

Hatta geçen ay içerisinde Yerli ve Milli isimler başlıklı bir köşe yazısı yine yazmıştım..

Cumhurbaşkanımızın gösterdiği  hassasiyeti mesela AK Partili Milletvekilleri, Belediye Başkanları ve teşkilat üyelerinden göremiyoruz..

Daha  bundan bir kaç  hafta önce Malatya Tohma köprüsünün açılışından önce  AK Parti Malatya Milletvekili Öznur Çalık'ın sosyal medya hesabından Tohma köprüsünün İspanyolca bir müzik parçası eşliğinde görselinin sunulması beni rahatsız etmiş, yorum olarak şunları yazmıştım. Yerli ve Milli hassasiyetimizin  zirve yaptığı bir zamanda Tohma Köprüsü tanıtım görseli neden yabancı bir müzik eşliğinde yapılır demiştim..

Ülkemizin hangi   şehrini gezdiğinizde  yabancı isim tabelalarından geçilmediğini görürüsünüz.. Eminim açılan bu işyerlerinin çoğunun açılışında ilin milletvekilleri ve belediye başkanları vardır. Yabancı tabela isminin neden konulduğunu sormuşlar mıdır? veya Türkçe isim konulması için teşvik etmişler midir?

Geçen yıl Malatya AK Parti Teşkilat gençleri Malatya Doğunun Paris’i diye bir tag oluşturmuşlardı. Karşı çıkmıştım..Tagı Rt yapanlar ise yine AK Parti Milletvekilleri ve Belediye Başkanlarıydı..

Cumhurbaşkanı bu kadar hassasiyet gösterirken Cumhurbaşkanımıza destek olup yükünü hafifletmesi gerekenler eliyle dilimizin yozlaşmasına anlam veremiyorum..

Elbette ki açılan işyerleri özel olduğu için isteyen istediği ismi koyabilir diyebilirsiniz..

Yabancı tabela isimli  işyerlerinin açılışına katılmayarak tepki koymak elinizde..

Mesela ben  şehrimiz Milletvekillerinin belediye başkanlarının AK Parti  İl Başkanı ve Teşkilat üyelerinin Türkçe Dil kullanımı noktasında bir gayret ve açıklamalarını duymadım..

Bilakis yabancı tabela isimli işyerlerinin kurdela kesimine çok şahit oldum..

Konunun hassasiyetine binaen geçen ay yazmış olduğum köşe yazımı tekraren sizlerle paylaşmak isterim..

Dil kültürü bir ülkenin olmazsa olmazlarındandır.. 

Dünyanın zengin dilleri arasında olmamıza rağmen özellikle dükkan ve  sitelerde yabancı isim merakı yaygınlaştı.. 

Hele şükür çocuk isimlerinde Anadolu isim kültürümüz devam ediyor..

2020 yılında yine kız çocuklarında Zeynep, Elif, Defne, Erkek çocuk isimlerinde Yusuf, Miraç, Eymen birinciliklerini koruyor.. 

Üzülerek ifade etmeliyiz ki çocuk isimlerindeki hassasiyet  dükkan ve yeni yapılan sitelerde gösterilmiyor.. 

Kendi şehrimize kendi mahallemize kendi sokağımıza yabancı olduk.. 

Mesela: Belediyeler bünyesinde kurulan Kent Konseyleri.. 

Peki neden şehir meclisi demiyoruz da Kent Conceyi diyoruz.. 

İngilizce olan Concey kelimesini kullanmanın katkısı ne olacak.. Yabancı dilini meşrulaştırmaktan başka.. 

Bakınız Şehir Meclisi ne kadar yerli ve milli bir kelime.. 

Geçenlerde mahallemizden bir esnaf aradı adres soruyordu..Hilhous evleri varmış dedi.. 

Şöyle düşündüm... 

Allah Allah Hill house da ne  demek diye.. 

Merak ettim araştırdım.. Meğer ki tepedeki ev demekmiş.. 

Orayı tarif ederken baktım karşısında paradise konutları var.. 

Şimdi paradise ne demek onu araştırmaya başladım.. 

Paradise İngilizce Cennet demekmiş.. 

Yani bizim mahallede bulunan sitenin ismi Cennet konutlarıymış.. 

Grand Life, Gran Plus, Cıty Park, Greend Home, Point Evleri  bir sürü yabancı isimli siteler hani caddeye girdiğinizde acaba biz Malatya'da mı yoksa başka bir şehirde miyiz diye insan kendinden şüphe etmeye başlıyor.. 

Anlayacağımız kendi mahallemize kendi şehrimize yabancı olduk gittik.. 

Alışveriş merkezlerinden hastanelere, lokantalardan apartman ve sitelere kadar hayatımızın neredeyse bütünü yabancı isim istilasına uğradı. Dünyada en çok konuşulan 5. dil olan Türkçenin zenginliği neden tabela ve markalara yansımıyor? 

Sabahleyin işe gitmek üzere erkenden kalkıyorsunuz.  Üzerinize hemen Bisse marka takım elbisenizi giyerek, oturduğunuz Arterium Residence’den çıkıp yine yabancı marka otomobilinizle yola koyuluyorsunuz. Power Türk, Joy Türk, Show Radyo, Radyo Klas, Slow Türk, Capital Radyo kanalları arasında bir süre dolaşıyorsunuz. Yolunuzun üzerindeki Astoria AVM’ye uğrayıp siparişini verdiğiniz Seven Hill gömleğinizi alıyorsunuz. İşlem tamam, şimdi , ‘Cengiz Car Wash’, ‘Adnan Showroom’, ‘İsmet Marketing’ ve ‘İpek Dry House’u geçerek ulaşabilirsiniz. Ha, gün ortasında atıştırmak için yol üzerindeki Börekhci’ye uğramayı da unutmayın. 

Her ne kadar aktardığımız hadise bir senaryo olsa da birçoğumuzun hayatı bu türden yabancılaşma ile karşı karşıya ve insan "Burası Türkiye mi kardeşim?!" diye sormadan edemiyor. Giydiğimiz giysilerimizden tedavi için gittiğimiz hastanelere, oturduğumuz sitelerden yemek yediğimiz lokantalara, hafta sonları vakit geçirdiğimiz alışveriş merkezlerinden tıraş olduğumuz Musta’fa Coiffeur’a kadar hayatımızın geçtiği her yeri yabancı kelimeler istila etmiş durumda. Dillerini sonsuza kadar yaşatmak üzere Orhun Kitabeleri’ni yazan, Bengü-taşlara bu zengin dili kazıyan bir milletin torunları, bugün led ekranlara, ışıltılı tabelalara yabancı isimleri yazmayı bir marifet sayıyor. Öyle ki herhangi bir yabancı isimli alışveriş merkezinde konumlanan mağazalar arasında Türkçe tabelalı işyerine rastlamak çoğu kez mümkün olmuyor. Yeni yapılan tower, plaza, residence gibi hayat ve iş alanlarının isimleri de bu yabancı kelimelerden hissesine düşeni alıyor. Köşe başına açılan küçücük bir dönerci kendine ‘Dönerchi’ ismini seçmekte, bir oto satıcısı tabelasına Pasha Auto yazdırmakta, bir kafe işletmecisi adına Dervish Cafe demekte, bir fotokopici Can Copy Center ismini almakta bir mahzur görmüyor. . Sonuçta ne oluyorsa güzel Türkçemize oluyor. 

Hani dilimize mi güvenmiyoruz? yoksa  kendimizi Avrupa karşısında ezik mi hissediyoruz.. 

Sahi tabelasında kebaphc, dönerch yazan isimlerin işleri kat be kat artıyor mu? 

Başka diller nasıl kendi dillerine sahip çıkıyorlarsa biz de kendi ana dilimize sahip çıkmalıyız. Hangi mağaza adına baksak isminin içinde mutlaka İngilizce'nin parçalarından birini içeriyor. 

Belediyeler ruhsat verirken işyeri  isimlerine  bir düzenleme getirebilir.. Bununla ilgili bazı belediyelerin uygulamaya geçtiğini duyuyoruz.. Ancak ilçe veya belde belediyelerinde daha çok görüyoruz bu uygulamayı. Büyükşehir Belediyeleri de  tabela isimleri ile ilgili bir düzenleme getirmesi şart diye düşünüyorum..

Yazarın Diğer Yazıları