Ali Yiğit

Benim Cami Cemaatim Her Şeyin En Güzeline Layık...

Ali Yiğit

Yakın dostum Ahmet YALINKILIÇ telefonuma bir kaç resim atmıştı..

Resimler cami ve çevresine aitti.. Tertemiz bir abdest alma yeri, sabunluklar dolu, cami çevresi pırıl pırıl..

Sordum abi resimler nedir diye..

Anlatmaya başladı..

Fotoğraflar Akçadağ Merkez de bulunan Yeni Cami'ye aitmiş..

Cami imam hatibi İbrahim Kalı..

İbrahim hoca günlük caminin etrafını süpürür, abdest alma yerlerini tertemiz yıkar, sabunlukların dolu olup olmadığını kontrol eder, caminin etrafında bulunan ağaçların bakımını yapar kısacası cami ve etrafını günlük tertemiz yaparmış..

Sorduklarında benim cami cemaatim her şeyin en güzeline layıktır cevabı veriyor..

Aslında bu cevap her şeyi özetliyor..

Doğrudur cami tuvaleti veya abdest alma yerinin temizliği imam veya müezzinin yapma zorunluluğu yoktur..

Ancak topluma örneklik teşkil edecek camilerimizin tertemiz olması da bir gerçektir..

Hocamın ellerine sağlık.. Hocamı kutluyor selamlarımı iletiyorum..

Konuyla ilgili bazı alıntılar yaparak konuya açıklık getirecek olursak.. Temizlikten sorumlu olmanın ötesinde temizlik işlerinin bizzat cami görevlilerince yapılması gerektiğine dair cemaat arasında hakim bir görüş var.

Hatta cemaatten gelip imam ve müezzine “neden tuvaletleri temizlemediği ve pis bıraktığına” dair sataşan, çıkışan, müftülükte soluğu alanlar da az değil.

Cemaati bırakın temizlik işlerinden dolayı aynı camide görev yapan imam ve müezzinlerin kavgasına şahit olmayan yoktur.

Aralarında görev tanımı dışında hiç bir fark olmamasına rağmen gururla salınıp müezzine emir buyuran imamlarda eksik değil.

Evet!

Cami ve ekipmanlarının temizliğinden kim, ne kadar, ne şekilde sorumlu?

17 Haziran 2014 tarih, 29033 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan “Diyanet İşleri Başkanlığı Görev Ve Çalışma Yönetmeliği’nde;

Cami temizliği konusu, İmam-Hatipler’in görevlerini açıklayan madde 40’ın (g) bendi ile Müezzin Kayyımların görevlerini açıklayan madde 43 (d) bendinde; “Cami ve çevresinin bakım ve temizliğini sağlamak ve bunun için gerekli tedbirleri almak; şadırvan, abdest alma yeri ve tuvalet gibi yerlerin temizliğinin vakıf, dernek, köy tüzel kişiliği, belediye veya ilgililer tarafından yapılmasını sağlamak” şeklinde tanımlar.

CAMİ VE ÇEVRESİNİN TEMİZLİĞİNDEN İMAM VE MÜEZZİN EŞİT OLARAK SORUMLUDUR

Yani cami ve ekipmanlarının temizliğinden hem imam hem de müezzin eşit olarak sorumludurlar. Bu konuda kimsenin kimseye emir buyurma ya da hesap sormak gibi bir ayrıcalığı bulunmuyor.

Bu madde de cami ve çevresinin bakım ve temizliğini “sağlamak” denildiğine göre şöyle bir soru hatıra haklı olarak geliyor, “Bu maddeye göre Caminin temizliğini imam ile müezzin; geri kalan abdest alma yeri, tuvaletler ve şadırvan gibi yerleri duruma göre vakıf, dernek, belediye… gibi kurumlar mı yapmalı?”

Kafa karışıklığına neden olan yer ortaya konulan “(;)noktalı virgül”…

Noktalı virgül(;)’ün dilbilgisinde kullanıldığı birçok yer bulunuyor. Ama bu maddeyi açıklama sadedinde bize lazım olan görev tanımı şu; “Noktalı virgül, içerisinde birden fazla virgül kullanılmış cümlelerde öznenin kendinden hemen sonra gelen öğelere karışmamasını sağlamak için kullanılır.”

Yani burada imam ve müezzinlere ayrı vakıf, dernek, belediyeye ayrı bir görev tanımlaması yapılmıyor.  İmam ile müezzin bir şekilde kafa kafaya verecek şadırvan, abdest alma yeri ve tuvaletler dahil tüm cami ve ekipmanlarının temizliğini vakıf, dernek, köy tüzel kişiliği, belediye veya ilgililer tarafından yapılmasını sağlayacaklar. Kendileri asla ve asla temizlemeyeceklerdir.

“Olur mu, öyle şey?!” diyenler olabilir.

Veya “Caminin temizliğini yapmayıp ilgili dernek, muhtarlık… yapması gerektiği, imam ve müezzinin böyle görevi olmadığını söyleyip temizlik yapmadığım için bu konuda müftüden azar işittim, murakıpça kulağım çekildi veya soruşturma geçirdim” deyip itiraz edenler çıkacaktır.

Madde 40-g/43-d bentlerinde imam ve müezzinlerin temizlikle ilgili görev tanımında kullanılan kelime, “sağlamak” olarak geçmektedir.

DİN GÖREVLİSİ, TEMİZLİĞİN YAPILMASINI TAKİP ETMEKLE MES’UL

“sağlamak” kelimesi Türk Dil Kurumu sözlüğünde, “1- -i Bir işin olması için gerekli durumu, şartları hazırlamak, temin etmek 2- Elde etmek, sahip olmak” anlamında kullanılmaktadır.

İlgili madde de “yapmak” kelimesi geçmiş olsaydı, temizlik işlerinden imam ve müezzinler sorumlu olacaktı ama yönetmeliği hazırlayanlar imam ve müezzinlerin meslek itibarlarını koruma ve taşıdıkları ilmi meziyetlerinden dolayı mesleğin önemiyle bağdaşmayacak böyle bir görevle kendilerini mes’ul tutmamış, temizlik işinin bir şekilde “yaptırılmasını” sağlamak, takip etmekle mes’ul tutmuştur.

Bu arada yönetmelik, İl ve İlçe Müftülerinin görev ve çalışma alanlarını düzenleyen Madde 30’un (ı) bendi ise; “Camilerin temizlik, bakım, onarım, çevre tanzimi ve benzeri iş ve işlemlerini yürütmek” şeklinde yaptığı tanım ile müftüleri, temizlik iş ve işlemlerinin yapılmasını sağlamak-takip etmekle yükümlü tutmuştur.

Bu aşamadan sonra teammülleri, alışkanlıkları, yanlış uygulamaları bir tarafa bırakıp imam ve müezzinlerin el ele vermesi ve bu yanlışa dur demesi gerekiyor.

Aslında iş, basit!

Büyütmeye de gerek yok!  

En kötü ihtimalle caminin onarım ve bakımı için toplanan gelirlerden, haftalık camilerin büyüklüğüne göre temizlik için ayrılacak küçük bir meblağ bu sorunu çözülebilir. 

Yeter ki sorun, garez kaynaklı kör döğüşüne dönüşmesin.
 

Yazarın Diğer Yazıları