Ali Yiğit

ALGIYA YENİK DÜŞMEK..

Ali Yiğit

Kitleleri sokağa dökmenin en etkili yolu, 'algı inşa etmek' ve bu algı etrafında oluşan duygusallığı yönetmektir. Algı inşa etmek, enformasyonun herhangi bir olayın istediğimiz şekilde anlaşılmasını sağlayacak biçimde şekillendirilmesidir. Bir nevi sosyal mühendislik yapılarak olanın olduğu gibi değil, algı inşa edenlerin istediği gibi anlaşılmasını sağlamaktır.

İslam ve kadın dendiğinde öyle bir algı oluşturulmuş ki; İslam kadını eve hapseden, onu ikinci sınıf görme algısı maalesef toplumda inşa edilmiş..

Veda hutbesinde bir ses yükseldi.. Kadınlar size Allah'ın bir emanetidir..

Allah'ın emanetine sahip çıkmak, esirgemek, koruyup kollamak müminin görevidir..

İslam’ın kadınlara verdiği önemi ön plana çıkartılmak yerine, feministlerin oluşturmuş oldukları bu algıya yenik düşen yasa koyucular,  kadına şiddeti önlemek adına çıkartılan yasanın aile mefhumuna verilen zararın farkında bile değiller..

Kadınlara istihdam sahaları açmakla uğraşılırken ailenin içerisinin boşaltıldığı görmezden geliniyor..

Algı ile kitlelere coşku, heyecan, umut, öfke verilmesi çok da zor değil..

Yaratılmak istenen algı için ekipler oluşturulur ve bu ekip halkı istediği kıvama getirmek için halkın arasında dolaşarak olmayan bir şeyi olmuş gibi anlatırlar.. Derken kulaktan kulağa yayılır..

Bu işte sosyal medya trolleri ön sırada yer alır..

Algı'nın en sık kullanıldığı alan siyaset alanıdır diyebiliriz..

İstemediğiniz bir siyasetçi için şehirde bir algı oluşturulur.. Ve kimse neyin ne olduğunu araştırma zahmetine girmez.. İnanır anlatılanlara ve algıya teslim olur..

Bir dernek, bir kurum, bir müdür  hakkında gerek sosyal medya gerekse basında algı oluşturulur ve bu algı ile hedefe ulaşılır..

Algı ile hedefe ulaşmak ne kadar etik diye soracak olursanız.. Kimsenin araştırdığı işin aslını öğrenme zahmetinde olduğunu söylemek abesle iştigal diyebiliriz..

Toplum öyle bir hale gelmiş ki; dedikodu gerçeğe galip gelmiş..

Kişinin her duyduğunu söylemesi günah olarak kendisine yeter hadis-i şerif-ini hatırlayan veya içselleştiren  kişi sayısının azlığından algıya yenik düşüyoruz.. Söylenen veya konuşulanların gerçeği ne kadar yansıtıyor, işin aslı astarı nedir ne değildir diye soran yok.. İşin kolayına kaçılıyor.. Konuşuluyorsa vardır bir şeyler tezi karşılık buluyor..

Eğer konuşulan bir siyasetçi ise vardır bir şeyler vardır diyerek yalana ve iftiraya ortak oluyoruz..

Allah'a verilecek hesap unutuluyor..

Yarın mahşerde kul hakkından dolayı hesaba çekilme kaygısı yaşanmıyor..

Şahit olunmayan olaylara tanık olmuş gibi anlatmak size günah olarak yetmez mi?

Algıyla makamlar tevdi ediliyorsa..

Algıyla ailenin köküne dinamit konuluyorsa..

Algıyla dernekler, kurumlar, siyasetçiler karalanıyorsa..

Bu algıya ortak olmak, bilmediğin konu hakkında algıya yenik düşerek bir başkasının hakkını yediğini ve yarın mahşerde kul hakkından dolayı hesaba çekileceğini de unutma..

Yazarın Diğer Yazıları