
Stefan Kuntz'un gözyaşları
Abdullah Ergün
Milli takımın Letonya ile oynadığı kritik maçın son bölümlerinde gelen gol sonrasında Alman Teknik Direktör Stefan Kuntz’un gözyaşlarına engel olamaması maçın önüne geçti.
Milli takımda şimdiye kadar görev yapan yerli teknik direktörlerin yapamadığı duygu selini yabancı teknik direktörün yapması sadece ülkemizde değil Almanya’da da büyük ilgi uyandırdı.
Stefan Kuntz’un futbol yaşamında daha önce böyle bir duygu seli yaşadığını düşünmüyorum.
Konunun en ilginç yanı ise Yeşilçam meledormlarını izlemiş olan yerli teknik sorumlularının azda olsa futbolda yaşanan güzel sonuçlar sonrasında benzer tabloyu yaşamamış olmamalarıydı.
Duygusal bir halkımız var. Filmlerin en acıklı sahnelerinde gözlerimiz doluyor. Benzer tablonun tersinde yanı işin komedi yönünde ise kahkahalarla sahnenin hakkını veriyoruz.
Stefan Kuntz, bizlere unutmaya yüz tutulan duygusallığımızı tekrar hatırlattı.
Letonya maçı için fazla yazılacak bir şey yok. Yine bilinen milli takım görselliğini izledik. Avrupa’nın elit takımlarında forma giyen lejyoner futbolcuların bireysel anlamda neler yapacaklarına bağlı kalan bir futbol anlayışıyla ancak bu kadar olurdu.
İkinci sınıf futbolcuların forma giydiği Letonya Milli Takıma karşı maçın büyük bölümünde üstünlük sağlarken, Burak Yılmaz üzerine kurulan hücum anlayışı Letonya’nın kalabalık savunması karşısında daha önce yaşadıkları problemleri tekrar yaşadı.
Maçın bitmesinden sonra Erman Toroğlu’nun “Yenilselerdi daha iyi olacaktı. Dibe vuran milli takımı tekrar yukarıya çıkarmak için radikal kararlar alınırdı. Açıklaması konuya farklı bakanlar için sürpriz olabilir.
Mantık açısından olumlu bir düşünce diyenler daha önce de benzer görüntülerin sahne almasından sonra yaşananların ışığında mağlubiyet daha iyi olurdu düşüncesi bu kez gerçekleşmedi.
Ortada hala net bir şey yok. Kalan iki maçtan birisi olan Karabağ maçı Letonya maçından daha zorlu geçecek. Hollanda ve Norveç galibiyetleriyle grup maçlarına süper bir başlangıç yapan Milli Takım, daha sonra iç sahada Letonya ve Karabağ beraberlikleriyle “ Denizi geçtik, derede boğulduk” söyleminin son örneğini halkımıza yaşattılar.
Dünya kupasına katılmak için mücadele veren ülkelerin ortaya koydukları futbol ile bizimkilerin ortaya koydukları futbol arasındaki fark gittikçe açılıyor.
Sağlam temeller üzerine oturtulmuş futbol kültürleriyle daha iyi konumda olan ülkeler, futbol doğrularının artırılması yönündeki çalışmalarıyla bizlere ders veriyorlar.
Biz, her maç sonunda kadroda yer alan futbolcuların yetersizlikleri ve kadroda bulunan oyuncular üzerinden suni tartışmalar yaratarak kaos dolu ortamı bir sonraki maça kadar taşıyoruz.
Dünya ve Avrupa kupalarına katılmak için yapılan grup maçları öncesinden “ Biz bu gruptan çıkarız” edebiyatı ve gazıyla bu işlerin olamayacağını hala anlayamadınız mı?
Tek suçlu işin başındakiler yanı futbolumuzu idare edemeyenler!
Milli takımın iki önemli kalecisini birbirlerine düşüren açıklamalar ve yazılanlar karşında açıklama yapma gereğini dahi duymayanlar Stefan Kuntz’un gözlerinden akan yaşların neden kaynaklandığını iyi araştırsınlar.