Abdullah Ergün

Statlardan salona göç başladı

Abdullah Ergün

 Dünyada en çok takıp edilen spor dalı olan Futbol ülkemizde kan kaybetmeye devam ediyor. Kaosla beslenen süper ligimizde son haftalarda yaşanan olaylar sonrasında kulüp fanatiklerini dışında kalan futbol izleyicileri ligi takip etme konularında eskisi gibi ısrarcı değiller.

Peki, futbolumuz bu aşamaya nasıl geldi? Sorusunun cevapları oldukça fazla bunların ligin kalitesizliği geliyor.

Büyük kulüplerin medya güçlerini arkalarına almalarına rağmen içinden bulundukları ortamdan bırakın kurtulmayı daha da büyük sıkıntılara davetiye çıkartan icraatları da eleştirilerden nasibini almaya devam ediyor.

İkinci yarının başlamasıyla birlikte şampiyonluk mücadelesi veren takımların teknik direktörleri” artık bundan sonra kimse bizden olumlu futbol beklemesin” gibi açıklamalar yaparlarken süper ligin marka değerini yükselteceğiz diyenler arasındaki ikilem artık daha çok tartışılmaya başlandı.

Son haftalarda yaşanan hakem hatlarından sonra işin boyutu farklı yönlere taşınmış durumda. Hakem hatalarından canı yanan kulüplerin isyanları TV ekranlarında sabahlara kadar konuşuluyor. Sonuç yine değişmiyor. Futbolu konuştukça futbolumuz daha da sıkıntılı hale geliyor.

 Avrupa’nın en büyük futbol şöleni olan Şampiyonlar Ligi maçlarında son 16 takımın bir üst tura çıkma mücadelesi başlıyor. Gerçek futbol şöleni olarak adlandırılan bu şampiyonayı özlemle bekleyen futbolseverler, süper ligin kendilerine sunduğu hayal kırıklığının telafisi için bu maçların ne kadar önemli olduğunu belirtiyorlar.

Büyük kulüplere gönül veren futbol fanatikleri için gönül verdikleri takımlarının TV ekranlarında spor yorumcularının hakarete kadar varan açıklamalarını izlemek ve sonrasında bunu sosyal medyaya taşırken yaşadıkları mental yorgunluk, şampiyonlar ligi maçlarında atılacaktır. Kısaca hanavda su dövme sezonu lig sonuna kadar devam edecektir.

Futbolumuz kan kaybetmeye devam ediyor. Futbolun her bölümünde Avrupa’nın artık gerisinde kaldık. Şampiyonlar liginde gruptan çıkmama sıkıntıları devam ediyor. Büyük kulüplerimizin zaten böyle bir hedefleri de yok. Onlar için tek hedef süper lig şampiyonluğu…
 
Son haftalarda hakemlerin saha içinde işini daha kolay hale getirmesi için hayata geçirilen VAR uygulamasına rağmen yapılan hakem hataları süper lig şampiyonluğunu isteyen büyük kulüplerin hedefe ulaşmalarını kolay hale getireceğini düşünenlerin sayısı gittikçe artıyor.

Büyük kulüplerin içinde bulundukları maddi sıkıntıların kazanılan lig şampiyonluğuna rağmen belli bir çizgiye geleceğini de düşünmüyorum.

UEFA’nın Finansal Fair Play kriterleri olmamış olsaydı büyük kulüplerimizin toplam borç bakiyeleri Bakanlık Bütçesi seviyesine gelebilirdi!

UEFA’nın Manchester City kulübüne verdiği 2 yıl Avrupa kupalarından men ve 30 milyon Euro cezası karşısında bizim kulüplerin neler düşündüklerini merak ediyorum.

UEFA’nın sıkça güncellenen yaptırım listelerinde Türk kulüpleri de yer alıyor.

Arık bu işin şakası yok. Mali açıdan beklentilerin gerisinde kalan ve ayağını yorganına göre uzatamayan kulüpleri büyük tehlikeler bekliyor.

Son yıllarda transfer dönemlerinde yapılan hatalardan ders çıkartamayan kulüplerimizin kendilerini aydınlığa çıkartacak olan alt yapıya daha çok sahiplenmeleri lazım.

Avrupa kulüpleri yetenekli genç futbolcularımızı kendi liglerine transfer ederken bizim kulüpler 30 yaşın üstünde artık emeklilik aşamasına gelmiş futbolcuları futbol yaşamlarının en güzel mukavele şartlarıyla ligimize getirmeye devam ediyorlar.

Cengiz Ünder, Çağlar Söyüncü, Mert Çetin, Merih Demiral, Okay Yokuşlu gibi genç oyuncularımız gittikleri takımlarda başarıyla bizleri temsil ediyorlar.

Genç futbolcularımızın Avrupa’ya transferleri gerçekleşmemiş olsaydı, milli takımımız yine skandallarıyla gündeme gelen futbolcularla maçlarını oynamaya devam edecekti. Genç futbolcularımızı transfer eden Avrupa kulüpleri Milli Takım Teknik Direktörü Şenol Güneş’in de işini kolay hale getirdi. Gruptan çıkmayı başaran milli takımımızın bu başarısında Avrupa’da futbol yaşamlarına devam eden lejyonerlerin büyük katkısı olmuştur. 

Galatasaray’ın Falcao transferinin gerçekleşmesi için verdiği mücadele günlerce gazetelerde yer almıştı. Golcü futbolcuyla yapılan 3 yıllık anlaşmanın Galatasaray kulübüne olan maliyeti Galatasaraylı yöneticiler gibi aklıselim düşünen futbolseverlerinde uykularını kaçırıyor.

Geçmiş transfer dönemlerinde de Fenerbahçe ve Beşiktaş kulüpleri de benzer hataları yapmışlardı.

Ligde artık son haftalara doğru gidilirken Galatasaray hala Falcao’dan takıma katkı yapmasını bekliyor.

Futbolseverler artık yol ayrımına gelmiş durumdalar. İngiltere Premier lig maçlarını izledikten sonra süper lig maçlarını izlemenin anlamı yok diyenler çoğalmaya başladı.

Futbolumuzu yönetenlerin her platformda ortaya koydukları” Süper ligin marka değerini yukarıya taşıyacağız” söylemleri yerini yazımın başlığını ortaya çıkartmış durumda “ Futbol seyircisi sahalardan salona kaçıyor”Futbolumuzun geldiği son noktayı yazmaya çalıştım. Buna paralel Basketbol ve Voleybol’da işler daha da iyiye gidiyor. Futbol kulüplerinin göstermelik alt yapı yaklaşımına karşın Basketbol ev Voleybol’da kurumsal kimliklerini yukarıya taşıyan kulüplerin alt yapıya verdikleri önem başarıyı da beraberinde getiriyor.

16.02.2020 tarihinde Malatya’da yapılan Malatya Büyükşehir Belediyespor -Erzin Yeşilkentspor Kulübü arasında yapılan 2. Lig maçında konuk Erzin Belediyespor takımın Teknik Sorumlusu Güntaç Yılmaz 2006 ve 2007 doğumlu 3 genç voleybolcuya forma vererek büyük beğeni topladı.

2005 doğumlu Mahmut Elmasoğlu, 2006 doğumlu Mehmet Ali Karagöz ve Mehmet Mağra, topla buluştukları anlarda Malatyalı voleybol severlerin alkışlarıyla verdiği destek genç voleybolcuların unutamayacakları anlar arasında yer alacaktır. Mehmet Mağra’nın attığı smaç servisin fileye takılmasıyla genç oyuncunun yaşadığı üzüntü sonrasında salonda bulunan voleybol severlerin genç oyuncuya verdiği destek maçın en güzel anı oldu.

Her zaman olmasını istediğimiz güzellikler arasında bu tür sahnelerde yer alıyor.

Futbol, yaşanan kaoslara rağmen ilk sıradaki yerini korurken, Basketbol ve Voleybol’da uluslararası arenalarda elde edilen başarılar sonrasında sporseverler salon sporlarını daha çok takıp etmeye ve sahiplenmeye başladılar 

Statları mesken tutan ve futbolun güzelliklerini görmek isteyen futbolseverler artık kaliteli futbolu beklemekten umutlarını kesmiş durumdalar. Statlardan beklentilerini bulamayanlar, basketbol ve voleybol maçlarını futbolun bilinen sıkıntılı ortamlarının dışında gerçekleşmesinin verdiği mutlukla salonu terk ediyorlar.

Yakın zamanda sporseverlerin stadyum-salon arasında yapacakları tercih spor salonları lehine olacaktır.
 

Yazarın Diğer Yazıları