
Sistem Karmaşası
Abdullah Ergün
Saha içinde işlerin iyi gitmediği zamanlarda faturanın ilk kesileceği kişi teknik direktörler oluyor.
Daha sonra alınan bir başka radikal karar sonrasında kadro dışı bırakılan futbolcularla operasyon tamamlanıyor.
Bazen kulüp başkanları yaşanan başarısızlığı üzerine alarak yönetimi bırakıyor.
Yaşanan değişimlerin ana kaynağını teknik direktörlerin belirlediği sistem oluşturuyor.
Günümüzde sahaya yansıyan futbol satranç hamlelerini aratmıyor.
Her şeyin kazanma adına yapıldığı taktiksel dizilişler maçın her anını farklı noktalara taşıyor. Futbol bir sistem oyunudur ve bu oyunda sistem, belirlenen hedefler doğrultusunda, teknik direktörün kafasındaki oyun sisteminin kadroda yer alan oyuncuların yetenek ve niteliklerinin sahadaki en uygun bileşiminden oluşmaktadır.
Futbolun profesyonel hayata geçmesinden sonra sahadaki diziliş ve sistemler her zaman tartışmaya açık hake geliyor.
4-3-3 ile başlayan ve günümüzde uygulanan 4-2-3-1 sistemine kadar yaşanan süreç içinde bazı takımlar büyük başarılara imza atmıştı.
Futbolun beşiği sayılan İngiltere’de 4-3-3 sistemine uygun oyuncu profili kadar futbolcuların teknik ve fiziksel özelliklerin daha özgür sahaya yansıttıkları bu sistem 90’lı yılların sonlarına doğru değişime uğramıştı. Hücum hattında görev yapan golcü oyuncuların koşu mesafelerinin belli bir standardın altında kalmalarına rağmen en çok gol atan oyuncular arasında ilk sıralarda yer alması bu sistem sayesinde olmuştu.
Bugün dünyanın en çok takıp edilen ve en değerli ligi olan İngiltere premier ligde Liverpool, Manchester United, Chelsea, Arsenal ve Manchester City takımları başarıyı yakalamak için hiçbir şeyden çekinmiyorlar.
1950,60,70 ve 80’li yılların can sıkan İngiliz futbolu yerini en çok takip edilen lig konumuna bıraktı.
Yıllar öncesinin Ian Rush ve Alan Shearer gibi unutulmaz pivot hücum oyuncularının yerine hücum bölgesinde görev yapan üçlünün değişken oyun anlayışları ve takım savunmasına yaptıkları katkıyla birlikte maçın gidişatına göre değişkenlik gösteren oyun formatı sahneleniyor.
Gelinen sürece kadar 4-3-3 ile başlayan 3-5-2 daha sonra 4-4-2 bazen bazı maçların önemi bakımından 3-4-3 ve 4-1-4-1 sistemleri de teknik direktörlerin alternatifleri arasında bulunuyor.
Günümüzde en çok uygulanan sitem olan 4-2-3-1 sistemi uzun yıllar daha teknik direktörlerin tercihi olacak gibi gözüküyor.
Bu sistemin kendi içinde çeşitliliği oldukça fazla. Bunların başında dörtlü savunmanın önünde oynayan oyuncu çeşitliliği geliyor. Bir başka önemli ayrıtı ise; forvet arkası bölgesidir. Savunmanın önünde görev yapan ve takımın ağır işçilerini arındıran bölge olan defansif orta saha bu sistemin en önemli bölümünü oluşturuyor. Maçın görüntüsüne göre veya maçın önemine göre bu bölgede görev yapan iki oyuncunun oyunun iki yönünü uygulamada ki performansları diğer bölgeler içinde büyük önem taşıyor. Görevlerini yerine getirirken dayanılılık, teknik özellikler, kısa- uzun paslar ve oyunun iki yönü için gerekli olan sorumlulukları alma konular arasında yer alıyor. Ön libero, defansın arasına sık sık giren ve fiziki özellikleri itibariyle ön plana çıkan oyunculardır. Hem rakibin oyununu bozacaksın hemde hücum bölgesine katkı yapacaksın bunu yapmak için hem fiziksel hemde teknik beceriye sahip olunması gerekiyor.
Ön liberoda görev yapan oyuncular listenin ilk sıralarında yer alıyor. Forvet arkasında görev yapan ve oyun kurucu konumdaki futbolcunun takım savunmasına yaptığı katkı da bu sistemin ayrılmaz parçaları arasında yer alıyor.
Ülkemizde bu örneğe en uygun oyuncu futbolu bırakana kadar Mehmet Topal oldu. Millî takımda stoper krizi yaşandığı zaman ilk tercih edilen isim yine Mehmet Topal olmuştu.
Oyun formatı bakımından ilk sırada yer alan 4-2-3-1, ön libero ve defansif orta saha prensibini benimsemiştir. Defansıf orta saha için hem savunmanın güvenliği hemde kalabalık orta saha birlikteliği büyük önem taşıyor.
Defansif orta saha için savunma konusu noksanlık olabilir, fakat bu ihtimal ön libero için söz konusu olamaz. Bundan dolayı, savunma ağırlıklı orta saha pres ve baskı oyununu oynarken arkasında güveneceği ön liberoyla uyumu mükemmel olmalıdır. Ön libero fizik olarak baskın bir oyuncu olduğu için gerek uzun toplarda gerekse kenar ataklarda savunma aralarına girme prensibiyle hareket ederken, görev paylaşımını yine pas oyununu iyi yapabilen defansif orta saha tarafından yerine getiriliyor.
Teknik direktörlerin tercih ettikleri sistemlerin temel amacı başarıyı yakalamaktır. Kadroda yer alan futbolcuların teknik becerileri ve devamlıklarına uygun sistemlerin sezon içinde problemler yaşaması halinde teknik direktörlerin farklı arayışlar içine girdikleri biliniyor.
Bugün günümüzde en sağlıklı sistem olarak algılanan 4-2-3-1 sisteminde futbolcuların koşu mesafelerinin yukarıya çıkması gayet normal.
İngiltere gibi yıllardır 4-3-3 sistemine sadık kalan ligde 4-2-3-1 oyun kurgusunun sahnelenmesi futbolun evrensel yönünü bir kez daha ortaya çıkarttı.