Şerif zor durumda!

ABD'de siyah George Floyd'un polis tarafından öldürülmesiyle patlayan protesto dalgası bir haftasını doldururken, Pazar gecesi çıkan şiddetli çatışmalar, kaos ve yağmayı da beraberinde getirdi. Ülke çapında binlerce gözaltı, çok sayıda ölü ve yaralı var.

"Demokrasi getireceğim" diye dünyanın çeşitli ülkelerine asker gönderen ve sonrasında söz verdiği demokrasi yerine o ülkeye kan, gözyaşı ve felaket getiren ABD, bu kez kendi silahıyla vuruldu!
George Floyd'un beyaz bir polis tarafından öldürülmesinden sonra ülke genelinde başlayan protestocuların hedefinde Beyaz saray vardı. Beyaz Saray çevresinde protestoların patlak vermesi üzerine gizli servis ajanları Trump ve ailesini geçmişte terör saldırılarında kullanılan yeraltı sığınağına götürdü. Beyaz Saray’a yakın Cumhuriyetçi bir kaynağa göre, Başkan’ın genellikle terör saldırısı gibi olağanüstü durumlarda kullanılmak üzere tasarlanan sığınakta Donald Trump yaklaşık bir saat kaldı.

Yılarca dünyaya korku salan ABD, kendi evinde hemde en çok korunduğu malikanede sığınağa saklanmak zorunda kaldı.

İlk olarak Vietnam daha sonra Afganistan, Irak, Libya ve son olarak Suriye'de yine o çok bilinen emperyalist düşüncelerin sonrasında yaptığı işgal mazlum halkların okuduğu lanetler yerini bulmaya başladı.

Gittiği her yere barış getireceğim diye giden ama o ülkeye sadece kan, gözyaşı ve kaos getiren ABD'nin içinde bulunduğu son durum dünya tarafından ilgiyle ve bazı kesimlerce sevinçle karşılanıyor.
Yıllar öncesinde ABD topraklarının gerçek sahipleri olan Kızılderilileri katleden ve topraklarını alan yankiler daha sonra Afrika'dan getirdikleri siyahları kendilerine köle yaparak sömürdükleri yıllardan sonra siyahlar üzerinde büyük bir otoriteye sahip olan Martın Luther King ve Malcolm X'i suikastla ortadan kaldırarak siyahların ABD üzerindeki etkisinin aşağıya çekmeye çalıştılar.

Son yıllarda ABD'de siyahların daha organize olmaları, beyazlar üstündeki etkilerinin daha güçlü hale gelmesiyle birlikte yıllar öncesinin mağdur ve baskı altındaki topluluk daha üretken ve her alanda daha başarılı olunca beyazlar üzerindeki baskı daha da arttırmıştı.

Son olarak siyah George Floyd'un polis tarafından öldürülmesi fırtına öncesi yaşanan sessizliği yangın haline getirdi.

Dünyanın en büyük gücü olarak lanse edilen ABD'nin şımarık devlet başkanı, artan protestolar sonrasında halkı vurmakla tehdit ederken evinin yakınlarına kadar gelen protestocuları görünce sığınağa gitmek zorunda kalması işin mizahi yönünü de ortaya çıkarttı.

"Etme bulma dünyası"

"Keser döner, sağ döner, gün gelir hesap döner" 

Demokratik ortamlarda yapılan seçim sonuçları sonrasında göreve gelen bazı devlet adamlarını, CIA gibi kendisine sadık bir örgütle ilk olarak yıpratma daha sonrada askeri, ekonomik yaptırım ve rüşvetle o ülkedeki muhalefet liderini ayartmayla yaptığı sessiz devrimleri kimse unutamaz.

Yıllarca benzer uygulamaları geri kalmış ülkeler üzerinde etkili şekilde uygulayan dünyanın en büyük emperyalist gücü olan ABD, kasabanın şerifi konumdaki Donald Trump ile kasım ayında yapılacak olan seçimlere sıfırlayarak gidecek.

Demokratların adayı Jo Biden şimdilik ortaya çıkan tablonun en karlı çıkan ismi oldu.

Ulusal TV kanallarının yanı sıra Al Jazeera gibi çok büyük bir medya kuruluşun ülkenin her tarafına yayılan protestoların her anının ve en ince ayrıntısını izleyicilerle buluşturması ABD’deki yangının daha da büyümesine neden oluyor.

Kim derdi ki ABD gibi her tarafı problem olan bir ülkenin farklı ülkelere uyguladığı stratejik politikalarının kendi aleyhine bir tablo ortaya çıkartacağına...

İşte bu senaryonun en büyük kahramanı George Floyd oldu. Korkunç bir işkence sonucu hayatını kaybeden siyah Amerikalının yaşama veda etmesiyle birlikte siyah-beyaz karşımı büyük çaplı protestoları sonlandırmak için Kasabanın Şerif’inin halka ateş açma gibi bir emri vereceği konuşuluyor.

Yıllarca diğer ülkelere karşı verdiği bu emri kendi halkına da vermesi süper güç olarak adlandırılan ABD’nin dünyada yalnız kalmasını sağlayabilir.

Kasabanın Şerifi bu kez Hollywood filmlerinde olduğu gibi yine mutlu dönemeyecek.