Abdullah Ergün

Rekorlarla giden geleneklerimiz!

Abdullah Ergün

Türkiye’de mobil telefon abone sayısı 91 milyona ulaşmış.
Geçtiğimiz hafta haber sitelerine düşen bu haber ülke gündeminin en tepesini işgal eden haberlerin gerisinde kaldı.
Ülke nüfusu hakkında son açıklanan rakam 85 milyon. Mobil abone sayısı ülke nüfusundan 5 milyon daha fazla.
Cep telefonu hayatımızı kolaylaştıran teknolojilerin başında geliyor.
Bankalar eskisi gibi kalabalık değil,
Artık bütün işlemler telefonlarla yapılıyor.
Muhtara gitmeden kişiye ait işlemlerde benzer şekilde yapılıyor.
Buna paralel gazete satışları artık sıfır hale gelmiş durumda…
Son yıllarda artan kalp krizinin nedenleri arasında cep telefonlarının da ilk sıralarda yer aldığını uzmanlar sıkça gündeme getiriyorlar.
Cep telefonlarının hayatımıza girmesinden sonra sohbet ortamları da rafa kalkmış oldu.
Bir araya gelenlerin ellerinde cep telefonu sadece bir arada olmanın güzelliğini yaşıyorlar.
Toplu ulaşım araçlarında ayaktaki yaşlılara yer vermemek için elindeki telefonla yaptığı yanlışa aldırış etmeme geleneği artık kronik hale geldi.
Bu kadar cep telefonun olduğu ülkemizde hangi güzellikleri kaybettik?
İşte onlardan birkaçı;

Kitap okuma alışkanlığı,
Kültür kavramı belki de en az telaffuz ettiğimiz veya mahrum kaldığımız veya ilgilenmediğimiz bir kelime.
Nüfusunun yüzde yirmibeşi yirmi yaşın altındakilerinin oluşturduğu ülkemizde kültür ve sanata verdiğimiz oran çok düşük seviyelerde seyrediyor.
Amerika Birleşik Devletlerinden sonra televizyonun en çok izlendiği ülke Türkiye. Buna karşın dünyada en az kitap okuyan ülkelerin başında maalesef ülkemiz geliyor.
Aşağıda kitap okuma oranlarının ülkeler bazında dağılımı göreceksiniz.
 

Ülkemizde 49.500 kişiye bir kütüphane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir!...
Kitap okuma; hava gibi, su gibi, yemek gibi günlük hayatımızın bir parçası olmadıkça kültürel gelişmemizi tamamlamamız ve bilgi çağını yakalamamız mümkün değildir. Ekonomik kalkınmanın temel yatırımı eğitim ise kitaplar da eğitimin temel aracıdır. Okumayı öğrenenlere neyi, nerede, nasıl okuyacakları gösterilmez, okunacak yeterli malzeme ve rahat ortamlar sağlanmazsa, kazanılan okuma becerileri yok olur. Bir ömür boyu sürecek öğrenme kesilirse iyi öğrenmiş olmak neye yarar. Okunacak bir şeyin yoksa iyi okuma bilmenin ve yüksek yerlerden diploma almanın ne faydası vardır. Unutmamalıyız ki okulda öğrendiklerimizi, yeni bilgilerle beslemezsek bir süre sonra başlangıca döneriz. 

Kitap okumak beyini ve bedeni genç tutar. Hayatları boyunca devamlı kitap okuyup bulmaca çözenler, 75-80 yaşlarına gelseler de en karmaşık zihinsel faaliyetleri yapabilirler. Mesela dünyaca ünlü tıp profesörü Gazi Yaşargil 79 yaşında olmasına rağmen en karmaşık beyin ameliyatlarını yapıyordu.
 Bunun sırrını soranlara ise “Bol bol kitap okurum ve bulmaca çözerim” demiştir. 
Bu bölümde bazı istatistikler vererek, olayı rakamlarla vurgulamak istiyorum; Milli Eğitim Bakanlığı’nın gençler arasında yaptığı araştırmaya göre; son bir ay içinde kitap okuma oranları şöyledir: % 61 hiç kitap okumamıştır, % 13.4 bir kitap okumuştur. Kültür Bakanlığınca yapılan istatistiklere göre ise; 
*** 
Bir yılda basılan kitapların çeşidi ülkelere göre şöyledir: 
ABD 85.121 
Japonya 42.217 
İngiltere 64.761 
Almanya 64.761 
Türkiye 6.151 
*** 
Gazete okuyanların nüfusa oranları şöyledir: 
Japonya % 62 
Almanya % 48 
Türkiye % 5 
*** 
Türkiye’deki kahvehane ve kütüphane sayılarının kıyaslaması ise şöyledir: 
Kütüphane sayısı 1412 
Kahvehane sayısı 570.000 
Buna göre: 49.500 kişiye bir kütüphane düşerken, 122 kişiye bir kahvehane düşmektedir. 
*** 
Gallup firmasının yaptığı bir araştırmaya göre bazı ülkelerdeki kitap okuyanların nüfusa oranları şöyledir: 
Japonya % 14 
ABD % 12 
Almanya % 11 
İngiltere % 11 
Türkiye % 0,01 
***
İşte size bir acı tablo...
Gazete ve kitap alma veya okuma oranlarında dibe vururken bazı olumsuzluklarda hep başrole çıkıyoruz.
Ülkemiz sahillerinde güneşlenen yabancı turistlerin ellerinde kitap görüntülerine sık sık rastlıyoruz.
Buna karşın aynı sahillerde bizimkiler daha değişik pozisyonlarda ve görüntü zenginliği içinde tatilini (!) geçirmeye çalışıyor.
Hızla artan nüfusumuzla birlikte istemediğimiz görüntülerdeki artışta beraberinde geliyor.
Başta İstanbul, Ankara ve İzmir olmak üzere bazı büyük şehirlerimizde “Kitap Fuarları “açılıyor.
Bu fuarlara ünlü yazarlarımız konuk oluyorlar. Hayranlarına kitaplarını imzalıyorlar.
Oysa; imzalanan bu kitapların büyük bir kısmına yakını okunmadan evin bir köşesine bırakılıyor.
O kitapları imzalayan yazarlarımızda yaşadığı ilgi ve sevincine karşılık kitabının ne hallere geldiğini görse belki yazarlığı bırakırlar.
Son yıllarda kitap sever olarak piyasa çıkan ama sadece beraber olduğu sevgilisine kültür ve sanata ne kadar düşkün olduğunu göstermelik yapan bir zümre ortaya çıktı.
Bir gün kitapçıları gezerseniz bu tiplere çok rahat ulaşabilirsiniz.
Her şeyin aslına uygun sahtesini yapmak en büyük marifetimiz
Bunu kültür ve sanatta da en iyi şekilde yapıyoruz.
Korsan kitap almak,
 Korsan CD almak... Hava atmak.
Daha ne yazayım ki...

NOT: Yukarıdaki Kitap okuma oranlarına ait bölüm “Kitap Köşesi’nden alınmıştır.
 

Yazarın Diğer Yazıları