Abdullah Ergün

Örümcek Adam

Abdullah Ergün

Teknik direktörlerin kariyerlerine parlak bir sayfa açmak için arayış içinde oldukları ve daha iyisini nasıl yaparım? Sorusuna cevap bulmak için arayışlar içine girdikleri biliniyor.

Liglerin tamamlanmasından sonra teknik direktörler için açılan kurslarda bu konuların bilimsel yönü seminer süresince teknik direktörlere en ince ayrıntısına kadar anlatılıyor.

Ligler başladıktan sonra saha içine taşınan rekabetin başarıya ulaşması için teknik direktörler görev yaptıkları takımlarda kadroda yer alan futbolculara uygun sistemi hayata geçirmek için büyük mücadele veriyorlar.

70 li yıllarda klasik 4-3-3 sisteminde futbolcuların koşu mesafesinin bugünlere oranla çok aşağıda kalmasına karşın saha içinde yetenek noktasında belli bir seviyenin üstünde olan futbolcuya dayalı sistem 1990 lı yılların başına kadar varlığını devam ettirmişti.

Klasik 6 ve 8 numara pozisyonunda görev yapan futbolcunun oyunu geriden kuram şansı fazla yoktu. Her şey orta üçlünün ortasında görev yapan günümüzde forvet arkasında hücuma dönük konumda olan futbolcu oyunun sadece hücum yönünü sergiliyordu. Bu oyuncuların savunmaya yardıma gelmeleri beklenmiyordu.

Bunlara en iyi örnek olarak Beşiktaş’dan Sergen Yalçın ve Fenerbahçe’den Oğuz Çetin’i verebiliriz.

Beşiktaş’ın hücum bölgesinde efsane olan Metin –Ali Feyyaz üçlüsüsün hemen arkasında sol ayağını iyi kullanan Sergen Yalçın Beşiktaş’a tarihinin en parlak sezonlarını yaşatmıştı.

Benzer tablo Fenerbahçe içinde geçerliydi. Rıdvan Dilmen, Aykut Kocaman, Hakan Tecimer ve Hasan Vezir’den kurulu forvet hattında Oğuz Çetin’in özellikle savunma arkasına attığı toplarla lig tarihinin en çok gol atan takımı unvanının Fenerbahçe’ye gelmesini sağlamıştı.

Futbolumuza 3-5-2’nın gelmesine katkı yapan isim ise Milli takımın başında görev yapan Danimarkalı Teknik Direktör Seep Piontek olmuştu.

İki kenar savunma oyuncusunun çizgiyi baştan sona kullanması stoperlerin işini daha riskli ve daha zor hale getirmişti.

Bu sistemde en kazançlı çıkan yine takımın oyun kurucuları olmuştu.

4-3-3’ün klasik koşu mesafelerine karşın 3.5-2 sisteminde futbolcuların koşu mesafeleri yukarıya taşınıyordu.

200 0li yılların başında ise futbol daha hızlı ve fiziğe dayalı bir hale geldi.

 Sahadaki futbolcuların 10 kilometre koşu mesafelerine ulaşmasıyla sahadaki sistem skora göre değişkenlik gösteriyordu.

Sistem noktasında bazı teknik direktörler 4-3-3 bazıları ise topa daha çok sahip olmak için 4-4-2 sistemini benimsemişlerdi.

Bazı takımlar ise hayatı önem taşıyan maçlara 4-1-4-1 gibi oyunun iki yönünün maçın seyrine göre kendi tarafına gelmesini sağlayan sistemi tercih ediyorlardı.

Daha sonraki sezonlarda ise “Ön Libero” kavramı futbol dünyasına giriş yaptı.

Savunmanın önünde görev yapan ve savunmayı toparlamaya yönelik oyun anlayışında ön plana çıkan ön liberolar daha sonraki yıllarda oyunun hücum yönüne de katkı yaparak teknik direktörlerin saha içindeki en önemli silahları olmaya başladılar.

Bu sistemin ülkemizdeki ilk temsilcisi olan Mehmet Topal ön libero kavramının ülkemizdeki en istikrarlı ve en başarılı ismi olarak hatırlanacaktır.

İdeal boy, oyun sezgisinin iyi olasının yanı sıra rakipten kusursuz şekilde topu çalması kendisine doğal olarak “ Örümcek Adam “ yakıştırmasını sağladı.

Malatya Belediyespor’da başlayan futbol yaşamı, daha sonra şimdilerde kalmayan yetenek avcısı noktasında çok önemli bir isim olan nedense futbolseverler tarafından fazla tanınmayan “Kambur” lakaplı Erol Kenetli tarafından Çanakkale Dardanelspor’a götürülen Mehmet Topal’ın parlak futbol kariyeri genç futbolcular için örnek alınmalı.

Çanakkale’de kendisini 18 Mart stadyumda canlı izlerken Çanakkale Dardanel Spor Kulübü Başkanı Niyazi Önen’in daha önce Fenerbahçe’de yöneticilik yapmasından dolayı Fenerbahçe’ye transfer olmasını beklerken Galatasaray’a transfer olması benim için sürpriz olmuştu.

Mehmet Topal’ın Galatasaray’ın efsane ismi George Hagi tarafından Sarı-Kırmızlı kulübe önerilmesi emir niteliği taşıyordu.

Kambur Erol yıllarca Mehmet Topal gibi genç futbolcuları izlerken izlediği futbolcuyu yanındakine söylemeden sadece başkalarını izlermiş gibi kurnazlıklar yaparak bu işi ne kadar ustaca yaptığını Mehmet Topal örneğinde de göstermişti.

İzlediği genç futbolcuyu” sadece bir kez izlerim “derken futbolun Kristof Kolomb’u olduğunu kanıtlıyordu.

Günümüzde her teknik direktörün kafasında Mehmet Topal gibi bir ön liberoya sahip olmak var.

Fenerbahçe’de Alex De Souza’nın en etkili olduğu sezonda Mehmet Topal ve Joseph De Souza’nın büyük katkısı olduğu biliniyor.

Alex’e sadece hücum bölgesine servis yapmak kalıyordu.

Mehmet Topal’ın ön liberoda olduğu takımın savunma hattıda rahat hareket ediyordu.

Valencia macerasında Teknik Direktör Unai Emery’in  ön liberolu sisteme geçmesinde Mehmet Topal’ın futboluna olan hayranlığı etkili olmuştu.

Juan Mata, Soldado, David Navarro, Joaqin ve geçtiğimiz günlerde 38 yaşında olmasına rağmen Altetico Bilbao takımında yeni bir kontrata imza atan Aritz Aduriz ve Joahim gibi etkili futbolcuların yer aldığı Valancia’da Mehmet Topal’ın kusursuz futbolu İspanya medyasında daha fazla konuşulmaya ve yazılmaya başlamıştı.

Ön liberoda görevini en iyi şekilde yerine getiren ve bunu Galatasaray, Valencia ve Fenerbahçe’de ispat eden Mehmet Topal’ın profesyonelliğin temel prensiplerine sadık kalmasından dolayı bu sene yine Fenerbahçe’de birlikte görev yapacağı Emre Belözoğlu gibi uzun yıllar sahada kalacağını düşünüyorum.

Aktif futbol yaşantısını sonlandırdıktan sonra futbolun her kademesinde çok rahat görev yapar. Eşofman veya takım elbise hiç fark etmez. Zaten Fenerbahçe camiası Mehmet Topal gibi görev yaptığı süre içinde kulübe hiçbir zaman sıkıntı yaratmayan bir futbolcuya hak ettiği değeri transfer sezonlarda olduğu gibi aktif futbolculuk dönemi sona erdikten sonrada kulüp içinde hakkı olan görevi de verecektir..

İyi bir teknik direktör, belki sportif direktör belki de şu anda kulübün içinde olan Comoli’nın yerine bu işi daha da iyi yapacak bilgiye sahip.

Biz Türkler duygusal insanlarız. Yabancı teknik direktörler, sportif direktörler bizim futbolcuların ruh halinden anlamazlar.

Son yıllarda ligimizde mutlu sona ulaşan teknik direktörlerin yerli olması bu tezimizi doğruluyor.

Fenerbahçe’nin önümüzdeki sezon Ersun Yanal’ın hücum futbolunu benimseyen yönünü düşünecek olursak, 4-1-4-1 veya 4-2-3-1, 4-3-3 siteminde en büyük silahları Mehmet Topal ve Emre Belözoğlu olacaktır.

Örümcek Adam’ın ön liberodaki performansı Emre Belozoğlu’un da işini kolay hale getirecektir.

Yıllarca ulusal takımda stoper noktasında yaşanan açığı başarılı bir şekilde kapatan Mehmet Topal’ın görev yaptığı bölgedeki istikrarlı futbolunu devam ettirmesini alt yapılarda görev yapan antrenörlerin genç futbolculara ders konusu olarak anlatmaları lazım 

Valencia’da görev yaparken Unai Emery’nin hücum aksiyonlarının yukarıya çıktığı maçlarda savunmanın önünde görev yapan Mehmet Topal’ın performansı kendisi içinde avantaj oldu.

Sevilla ile kazanılan UEFA kupası daha sonra Paris St. Germain ve son olarak Arsene Wenger gibi Arsenal’de sembol olmuş bir menajerin yerine gelmek hiçte kolay bir şey değil.

Bu sezon Arsenal’in maçlarını izlerken savunmanın önünde görev yapan Granit Xhaka’nın yerine “Keşke Mehmet Topal olsaydı” ifadesini Unai Emery’nin yüzünden okumak hiçte zor değildi.

Xhaka, sadece fiziğini iyi kullanan bir oyuncu, Mehmet Topal’ın kendisine has özellikleri olan oyun sezgisi ve rakipten top çalma noktasında milli futbolcumuzun çok gerisinde kaldığı görülüyor.

Unai Emery’nın yeni sezonda Xhaka performansında değişkenlik olmadığı sürece Mehmet Topal’ın kulakları çınlamaya devam edecektir.

Yazarın Diğer Yazıları