Abdullah Ergün

Malatya'nın efsane ismi

Abdullah Ergün

Türkiye’nin en uzun süre görev yapan müdürleri arasında ilk sıralara yer alan Mıh Osman,1980 li yılların ortalarına kadar sürdüğü eski adı Beden Terbiye İl müdürlüğü olan Gençlik ve Spor il Müdürlüğü görevi süresince yaşadığı ve yaşattığı trajik –komik olaylar başka olmak üzere zeki, hazırcevaplık ve iş bitirici özelliği ile bu olaylara şahit olanların yaşamlarının sona ermesine kadar anlatılacak ve konuşulacak.

Osman Amca’yla birebir olayları yaşayanların bu dünyanın en şanslı kişileri olduğunu belirtmek istiyorum.

Yaş itibariyle onunla konuşmak kolay değildi. Fakat bu şansı yakalayan arkadaşların anlattıkları bile sanki kendisiyle o an orada bu anlatılanları yaşamış gibi olurdum.

Arkadaşım Bülent Korkmaz ile yaptığımız sohbetlerde mutlaka Osman amca patentli anılar mutlaka olurdu.

Osman Amca’nın vefatından sonra ilk defa kendisi ile köşe yazma hakkının bende olmadığını kendisinin yazmasının daha uygun olduğunu söylemiştim.

Osman amca ile yıllarca birliktelik ve yaşadığı ve yaşattığı olaylara bire bir şahit olan büyüklerimin ilk olarak yazmalarını bekledim.

3 gün geçtikten sonra artık sıranın bana geldiğini ve bizde efsane müdüre ait bir olayları kaleme almıştık.

2000 yılında Vilayet parkında Fransız Pierre ile Malatya Müzesine doğru yola çıkmıştık.
Tam vilayet parkının arka kapısından çıkarken karşıdan Osman amca klasik fötr şapkası ile karşıdan geliyordu. Fransız Osman dayıyı görünce “Salut ( selam ) Mönşor” dedi.

O anda Osman dayı fötr şapkasını kafasından çıkararak Fransızların kendine özgü selam ile turisti selamladı.

Fransız bana dönerek “Tam bir Fransız asilzadesi” demişti.

Osman Amca’nın görev yaptığı süre içinde Malatya amatör kulüpleri ile yaşadığı olaylar ve olayların farklı kahramanları ile olan muhabbetleri için ayrıca ayrı bir bölüm açmak lazım.

1970’li yıllarda ağır kış şartları içinde futbol oynamaya çalışan kulüpler sahaların fiziki olarak iyileştirilmesi yönünde sıkça Osman dayının makamını arşınladıkları bir dönemde yaşanan olay ayrı bir güzellik.

Olayın kahramanları Rahmetli Erhan Kırçuval, Yüksel Mazmanoğlu ve Recep Menekşe…

Konu malum o yılların kış aylarında sahada oluşan kar ve oynanması gereken önemli bir maç.

Olayın senaryosu bu ekipte kimin olabilir tabi ki Erhan Kırçuval…

Olayı doğal boyutlarından çıkarıp zirveye taşıyacak birinin bulunması Erhan ağabey için hiçte zor değildi. Bu isim O yıllarda Adafıspor ile adından sıkça bahsettiren Recep Menekşe’den başkası değildi.

Erhan Kırçuval’ın kafasında oluşan senaryoyu yazmaya gerek yoktu. Sadece bunun konuşulacağı bir mekan lazımdı.

O yılların Malatya’sında bu tip mekanı bulmak bu üçlü için hiçte zor değildi. O hafta Malatya Gençlik ile Adafıspor arasında çok önemli bir maç oynanacaktı. Şeker stadının zemini futbol oynamaya fazla elverişli değil. Sahanın daha iyi hale gelmesi için Beden Terbiyesi İl müdürlüğünden gerekli yardımın olması lazımdı. Bu işi için Osman amca’nın kapısı çalınmalıydı. Kapıyı çalacak ve olayı anlatacak cesaretli adam da bulunmuştu. Recep Menekşe, bu iş için biçilmiş bir kaftandı.

Olay günü muhteşem üçlü Beden Terbiyesi İl Müdürlüğüne doğru yola çıkarlar.

Kapalı spor salonunda Osman amca’nın bulunduğu odaya doğru emin ve kararlı adımlarla giden Recep Menekşe kendinden çok emindi. Hemen arkasından Erhan Kırçuval ve Yüksel Mazmanoğlu salonun dışında kendilerine uygun bir yer bulmuşlardı.

Osman Amca’nın odasını vurup içeri giren Recep Menekşe…

“ Osman abi hafta sonu Şeker stadı’nda Malatya Gençlik ile maçımız var. Fakat sahanın zemini çok kötü, her yer çamur ve futbol oynanmaya elverişli değil” der.

Osman amca, oturduğu yerden Recep Menekşe’ye dönerek.

“ Tamam, Recep’ciğim ben şimdi THY’nı arayacağım sizin güzel bir zeminde maç yapmanız için THY’nin Riyad seferinde yerinizi hazırlayacağım. Sizde günü birlik Arabistan’da maçınızı oynar gelirsiniz” dedikten sonra masasında bulunan tabancayı alarak Recep Menekşe’nin üstüne yürür.
Kapalı spor salonunun dışına taşan kovalamaca sırasında projenin mimarı Erhan Kırçuval Yüksel Mazmanoğlu ile saklandıkları yerden kahkahalarla koşuşturmaya eşlik ederler.

İşte o yıllarda yaşanan gerçek dostluklar ve samimiyetin yanı sıra, yaşam-komedi-arkadaşlık üçlemesi ile yaşanmış bir olayı sayfaya taşımaya çalıştım.

Efsane Osman amca artık aramızda yok. Fakat ne zaman Malatya’nın tarihine ait sohbet ortamı olsa mutlaka Osman Çağlı muhabbetin ana temasını oluşturuyor.1980’li yıllardan sonra büyük değişime uğrayan Malatya’nın son efsanesini unutmak mümkün değil.

Osman amca ile Malatya’nın en güzel yıllarına tanıklık etmiş olanlar çok şanslılar.

Osman amca beklide anılarını paylaştığı kişilerle kendisinden sonra güzelliklerin anlatılması noktasında üstüne düşen görevi yaptığını düşünüyordu.

Osman Amca’nın kronolojik göstergesinde yer alan, Lefter, Osmanbey-Şişli, Erhan Kırçuval, Aliseydi, Beşir Dayı, Sulu-Susuz fotoğraf, bizim dişimiz yok mu?-Uçaklar sizi selamlıyor efendim- Sinemada Amerikanların ünlü film şirketi MGM ( Metro Goldwyn Mayer) in ünlü Aslan jeneriği çıkınca yanında bulunanlara dönüp “ hadi gidelim ben bu filmi daha önce görmüştüm)

Bunun gibi binlerce unutulmayan olayları kendine özgü mizahi anlatımı ile herkese bir şeyler aşılamaya çalışıyordu.

O bizim Osman Amca’mız olarak her zaman kalbimizde yaşayacak.

Mizah ve gerçeğin ortak paylaşımını bizlere yaşattığın için Osman amca’ya rahmet, trajik-komik olayları sanki o anları yaşıyormuşçasına anlatanlara selam olsun.
 

Yazarın Diğer Yazıları