Abdullah Ergün

Farklı Duygular

Abdullah Ergün

İçinde bulunduğumuz ortamın tehlike boyutu genişlemeye devam ediyor.

Hükümetin aldığı kararlar sonrasında eve mahkum olanlar için bulunulmaz bir fırsat ortaya çıkmış durumda.

Şimdiye kadar yapılması gereken fakat bilinen nedenlerden dolayı hayata geçirilmeyen bazı gerçeklerin geçte olsa yapılması için ortaya çıkan tabloyu iyi değerlendirmek lazım.

Okuma alışkanlığı yüzünden tembel bir toplum olduğu gerçeğine dair yazılar bazen gazetelerde bazen de ekranlarda gündeme geliyor.

Bu konunun açıldığı her ortamda yanımdakilere en son en zaman kitap aldınız? Veya en son en zaman gazete bayisinden gazete aldınız? Sorularını sorduktan sonra verirken cevaplar maalesef bu konuyu gündeme taşıyanları haklı çıkartıyor.

Konuyla ilgili yazılanlar içinde bir tanesi çok ilginç. 

“Boş zamanlarınızı kitap okuyarak değerlendirin öğüdü ile büyüyen lise öğrencilerinin neden okumuyorsunuz sorusuna verdikleri yanıt, geldiğimiz noktanın ürkütücü boyutunu gözler önüne serer: okumayı sevmiyorum.

Zaman kaybı olduğunu düşünüyorum.

Okurken uykum geliyor.

Kitaplar, özellikle romanlar bana çok sıkıcı geldiğinden okumuyorum.
İçimden gelmiyor.

Göz gezdirmek yeterli, sonuna kadar okumak sıkıcı.

Kitaplardan dünü öğrenmek yerine günü yaşamayı tercih ediyorum.

Üşeniyorum.

Gezmek ve eğlenmek okumaktan daha çekici geliyor.

Çevrede kitap okuyan insanın sayısı az. Bu beni de okumamak yönünde etkiliyor.

Okumak yerine spor yapmanın daha faydalı olduğunu düşünüyorum.

Arkadaşlarım, okuyorum dediğimde hep dalga geçtiler benimle. Bu da kitaplardan soğumama neden oldu.

Sorun kitaplarda. Akıcı kitap sayısı çok az.

Mizah dergileri varken...

Üniversiteye hazırlanıyorum. Değil kitap televizyon bile seyredemiyorum.

Kitap okumayı çok pasif bir eylem olarak görüyorum.

Bir ara denedim zahmetli bir iş olduğunu anlayınca vazgeçtim.

Hayatın en sıkıcı olayı olduğunu düşünüyorum ve okumuyorum. Hayatım boyunca da okumayacağımdan eminim.”

Verilen cevaplar yıllar öncesinin okuyan, yorumlayan ve çevresindekilere anlatanları çok üzdü.

70’li yıllarda cebindeki son parasını ekmek mi? gazete mi? Tercihini gazeteden yana kullananlar arasında bende yer alıyordum.

Şimdilerde dergi ve gazetelerin cep telefonlarına girmesiyle bu işin daha da artacağını düşünenler büyük yanılgı içindeler.

Virüs nedeniyle eve kapanan ve okuma alışkanlığını kazanamayan veya geçmişte bırakanlar için uygun fırsat karşılarında duruyor.

Yıllar önce evlerine getirdiğiniz ve okumadan kitaplıklara koyup sadece bayram temizliklerinde tozu alınan kitapları okumak için daha fazla beklemeye gerek yok.

Kitap takıntısının yanı sıra sabahları dağılan ve akşamları bir araya gelen aile bireyleri için de uygun bir ortam var.

Her iki konuda beklentilerin üstüne çıkanlar için, hayatın normal hale gelmesiyle yaşamlarında olumlu değişimlerin yaşanacağını akıllarından çıkarmamaları lazım.

Farklı duyguların yaşanmasıyla ortaya çıkacak olan tablo büyük bir eksikliği ortadan kaldıracaktır.
 

Yazarın Diğer Yazıları