Abdullah Ergün

Fark giderek açılıyor

Abdullah Ergün

Avrupa Liglerini takım eden futbolseverler süper ligimizin kalite noktasında çok gerilerde kaldıklarını belirtiyorlar.

İngiltere Premier liginin kalite olarak şu anda dünyanın en çok takip edilen ligi olması sürpriz değil.

Lig arası verilmeden hafta içi ve hafta sonu maçlarını oynayan kulüpler dünyanın en zor ligin de yer almanın maddi ve manevi getirisini en üst seviyelere taşımış durumda.

Liverpool, Manchester City, Tottenham, Manchester United ve Arsenal’in forse ettiği ligde yaşanan heyecan ve saha içi mücadelenin asgarisi bile ligimizde yaşamıyor

Fizik ve erk olarak en üst seviyede yer alan Premier ligin geldiği noktayı anlatan onlarca yazı yazdım.

Yıllarca futbolseverlere sıkıcı gelen İngiltere Premier ligin bugün geldiği noktada İngiltere Futbol Federasyonun özellikle yabancı futbolcu konusunda almış oldukları radikal kararlar gelinen muhteşem tablonun başlangıcını oluşturmuştu.

 

Teknik kapasitesi yüksek futbolcuların sayı olarak fazla olduğu, buna paralel çok koşan, rakibi oyun alanının belli bölümlerinde hataya zorlayan, rakibe kendi kalesinde fazla pozisyon vermeyen, doksan dakika boyunca rakibe etkili futbolunu kabul ettiren bir futbol anlayışının uygulayıcısı olan İngiltere Preimier lig bu görüntüsünü devam ettirdiği takdirde diğer liglerin izlenme oranları daha aşağıya gelebilir.

 

***

 

1970’li yıllarda Avrupa liglerinde ortaya çıkan futbol görüntüsünün aksine Sovyetler Birliği’nin sporda başarıya imza attığı o yıllarda futbol başta olmak üzere, yüzme, Jimnastik, Boks ve Güreşte büyük başarılar elde etmişlerdi.

Futbolda Dinamo Kiev ile Avrupa kupalarında da başarılı bir dönem geçirdiler.

Takımın Teknik Direktörü Valeriy Lobanovsky Rus bilim adamının hazırladıkları program ve yaptıkları testler sayesinde birbirleriyle süper anlaşan ve süper yardımlaşan, her pozisyonda takımın geri kalanının nerede olacağını bilen oyunculardan kurulu bir takım yaratmış, oynattığı futbolun o yıllarda oynanan futbolun çok ilerisinde olduğu belirtiliyordu.

Takımın en büyük silahı Oleğ Blochin’di.

Suratlı ve teknik kapasitesi yüksek bir oyuncuydu. Lev Yaşhin`den sonraki yıllarda uzunca bir süre Rus futbolunun tek yıldızı olarak gösterilen Blochin, Dinamo Kiev’e altın çağını yaşatan futbolcu olmuştur. İçgüdüsel yetenekleri, oyun içindeki doğru karar verme özelliği ve tekniği ve çabukluğu sayesinde Dinamo Kiev Avrupa’da da başarıdan başarıya koşmuş, 1975 yılında Kupa Galipleri Kupası’nı kazanmış, iki kez çeyrek finale, bir kez de yarı finale kalmayı başarmıştır. Eski Sovyet Futbol Ligi’nde 200’den fazla gol atmayı başaran tek futbolcudur. Ulusal formayla da 109 maçta 39 gole imza atan Blochin, 100 metreyi 11 saniyenin altında koşabilen ender futbolculardan biridir. O dönem, Olimpiyat rekortmeni Blochin’den sadece 1 saniye daha hızlıydı. Almanlar kendisine futbolun kozmonotu” lakabı takmıştı. Blochin 45 yaşına kadar faal olarak futbol oynadı. Bu uzun futbol yaşamına sığdırdığı başarılar ise: 1975 yılında Avrupa`nın en başarılı futbolcusu, 1973, 74, 75 yıllarında Sovyetler Birliği’nde Yılın Futbolcusu, 1972, 73, 74, 75, 76, 77, 78, 80 ve 81`de Ukrayna’da yılın oyuncusu unvanları.

1970’li yıllarda Dinomo Kiev sahadaki tempoları ile rakiplerini zor durumda bırakıyorlardı. Yedek kulübesinde suratı devamlı asık ve sürekli oturan Valery Lobonovski atılan gollerde dahi aynı konumunu devam ettiriyordu.

Lobonvaski’nin sahada yapmak istediklerini yapacak futbolcuların sayısı bir hayli fazlaydı. Defansta kule görevini yapan, Oleğ Kuznetsoz orta sahada, Oleksiy Mykhaylichenco, Aleksandr Zavarov, Igor Belanov forvette ise unutulmaz Oleg Blokhin bulunuyordu.

Dinamo Kievli futbolcuların bu başarısı kısa zamanda yıldız futbolcularının Avrupa’ya transfer olmasına neden oldu.

Dinamo Kiev‘de yaşadıkları başarıyı Avrupa’da yakalayamadılar. Herkesin merak ettiği konu “ Dinamo Kiev’de oynadıkları futbolu Avrupa ‘da niye oynayamadılar?” O yıllarda ortaya atılan bir iddia bazı şeyleri açıklamaya yetmişti.

Rus bilim adamlarının geliştirdikleri yöntemlerle sahada farklı bir konuma gelen Dinamo Kievli futbolcular Rusya’dan ayrıldıktan sonra fizik kapasitelerinin düşmesine engel olamadılar.

Yıllar önce “ Rüya Takım “ benzetmesi yapılan ve Avrupa kupalarında başarılı bir dönem geçiren Dinamo Kiev, şimdiki kadrosunda Brezilyalı futbolcular başta olmak üzere değişik ülkelerden gelen lejyoner futbolcularla yine Avrupa kupalarında mücadele ediyorlar.

Dinamo Kiev efsanesini yaratan Teknik Direktör Valeriy Lobanovsky 2002 yılında Dinamo Kiev-  Metalurg Zaporizhya maçı sırasında kalp krizi geçirerek yaşamını yitirmişti.

Dinamo Kiev 1970’li yıllardaki başarıları ile ve özellikle o yılların futbol mantalitesine ters gelen futbol ile her zaman hatırlanacaktır.

Dinamo Kiev efsanevi teknik direktörüyle tarihe karışırken günümüzde futbol endüstrisinin getirdiği avantajları çok iyi noktalara taşıyan üst seviyedeki takımlar kasalarını doldurmaya devam ediyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları