Abdullah Ergün

En sonunda gerçeği gördüler

Abdullah Ergün

Süper ligde mücadele eden takımların beşinde yabancı teknik direktörler görev yapıyor. Geçtiğimiz sezon bu sayı ikiliyle sınırlıydı. Son iki yılda teknik direktör hayranlığımızın (!) beklenen seviyelere gelmesi yerli teknik direktörlerin kendilerini ispat etmeleri açısından büyük önem taşıyor.

Her teknik direktörün beklentisi kurumsal kimliği iyi durumda olan bir takımda görev yapmak olduğu biliniyor.

2019 yılı verilerine göre Türkiye’deki futbol antrenörlerinin kategorilere görev dağılımı ise şöyle: 

Teknik direktör: 755 

A Lisanslı: 2 bin 794 

B Lisanslı: 3 bin 181 

Kaleci Antrenörü: 213 

Altyapı Antrenörü: 30 

Amatör Aday Antrenör: 4 bin 329. 

Buna paralel 145 tane profesyonel takımımız var.

Artan teknik direktör sayısına karşın liglerde yer alan profesyonel takım sayısının az olması teknik direktör tercihlerinde farklı senaryoların ortaya çıkmasını sağlıyor.

Yıllar önce teknik direktörlerin görevi kabul etmeden önce kendi prensiplerine uygun istekleri günümüzde yerini Millet Vekili hatta Bakanların aracılığıyla kulüp bulma aşamasına geldiği gerçeği daha çok konuşuluyor.

Yönetim tarafından yapılan transferlerden sonra tercih edilen teknik direktörün göreve atlaması sonrasında yaşananların ne olduğunu yazmama gerek var mı?

Alınan başarısız sonuçlardan sonra fatura teknik direktöre kesiliyor.

Görevine son verildikten sonra yaptığı açıklamada "Bu takımı ben kurmadım. Transferler benden önce yapılmıştı "gibi klasik mazeretlere sığınmak artık prim yapmıyor. Gelinen noktada en büyük hata teknik direktörün bilgisine başvurmadan bu transferleri gerçekleştiren yöneticiler...

Futbolun içinden gelen başkan ve yöneticilerin teknik direktör seçimi yapılmadan transferleri yapma hataları fazla olmaz.

İlin önde kelen varlıklı iş insanlarını göreve getirirsen bunun sonuçlarına da katlanmak zorunda kalırsınız.

Yıllar önce bu sahneler çok yaşandı.

Malatyaspor'da Nurettin Soykan, Turan Çevik, Diyarbakırspor'da Çelebi Eser, Kayserispor'da Üveyiz Molu, Samsunspor'da Hasbi Menteşoğlu örneklerini verebilirim.

İyi kadroların kurulması sonrasında yaşanan hızlı düşüşün sonrasında "En büyük başkan bizim başkan" şakşakçıları bir anda " Başkan istifa" " Bu takım sizinle rezil oluyor" söylemlerine başvurmuşlardı.

İşin bir başka yönü ise yıllarca yabancı teknik direktörlere kucak açan kulüplerin yerli hocalara yapmadıkları maddi ve manevi anlamdaki jestleri yabancı hocalara yapmaları oldu.

Transfer için bütçeyi yabancı hocaya teslim eden kulüplerin birçoğu bugün yaptıkları hataların maddi ve manevi sıkıntılarını yaşıyorlar.

Geçte olsa yabancı hoca hayranlığımız son yıllarda en alt seviyeye indi.

Bu kez başarısız haftalar geçiren teknik direktörlere psikolojik baskı yaparak onları devre dışı bırakma senaryoları bazı kulüpler tarafından uygulamaya konuluyor.

Futbolumuzun geldiği noktada yabancı futbolcu ve teknik direktör tercihini ön plana çıkarak kulüplerin hataları oldukça fazla...

Kendi içinden çıkan öz değerleri ortaya çıkartamayan kulüpler, yaşadıkları maddi problemlerin en büyük getirisi öz kaynaklarına dönmeleri oldu.

Yazarın Diğer Yazıları