Abdullah Ergün

Efsane Film

Abdullah Ergün

Hayatımızda önemli yere sahip olan bazı filmler üzerinden uzun yıllar geçmesine rağmen ilgi görmeye devam ediyor.

1930'lı yılların Amerika’sında siyası buharının yanı sıra Kuzey-Güney savaşının olduğu yıllarda yaşanan bir aşk hikayesi üzerine kurulu olan "Rüzgar Gibi Geçti" filimi için tüm zamanların en güzel ve en çok hasılat filmi unvanı yakıştırması yapılmıştı.

Benzer durum Hollywood'un dünyayı etkisi almadığı yıllarda özgün Fransız ve İtalyan sineması içinde geçerliydi.

Visconti ve Scala'nın siyah-beyaz İtalyan sinema tarihinde yapmış olduğu filmler için "Baş yapıt benzetmesi yapılırken kimse sesini çıkartmamıştı.

Fransız sinemasının Jean Gabin isminin ön plana çıktığı filmler içinde sinemayı yazanlar ve çizenler hep saygı göstermişlerdi.

Ülkemizde sinemanın Muhsin Ertuğrul ile sahne almasından sonra Avrupa sinemasının etkisinde kalan sinemacılarımızın eldeki mevcut imkanlarla iyi şeyler ortaya koyduğu biliniyor.

1970 yılında romantizmin kalesi sayılan Fransa'nın dışında okyanusun diğer ucunda Eric Segal adında Amerikalı bir yazarın büyük ilgi gören Love Story adlı kitabının filme alınması Avrupa’da değil de Amerika’da filme alınması Hollywood'un temel felsefesine de uygun değildi.

Ali Mc Graw ve Ryan O Neal'ın başrolde oynadıkları filmin "En İyi Film Müziği Oscar " ödülü alması kimseyi şaşırtmamıştı.

Filmin Müziklerini yapan Fransız Müzisyen, Fransız Lai'nin Hollywood filmlerine koyduğu tepkiye rağmen filmin müziğini yapması için en iyi arkadaşı Alain Delon'un araya sokulmasıyla film için yaptığı müzik filmin ana konusunun üstüne çıkmıştı.

Filmin müziği için en iyi aşk melodisi unvanı yakıştırması geçerliliğini koruyor.

Yeşilçam'a ilham olan Love Story filminin etkisiyle melodram ağırlıklı Yeşilçam sineması umulmadık bir filme kadar devam etti.

1975 yılında Ertem Eğilmez'in Rıfat Ilgaz'ın romanına kısmen sadık kalarak filme aldığı "Hababam Sınıfı" Türk sinema tarihinin temel taşlarından birisi olacağını ilk önce filmin yönetmeni Ertem Eğilmez filmin çekimleri esnasında açıklamıştı.

Filimin gösterime girmesinden sonra gördüğü ilgi ve başta hasılat olmak üzere izlenme oranları açısından halen ilk olma özelliğini koruyor.

Filmin çekildiği yıllarda ülke nüfusuyla filmin vizyonda kaldığı haftalar arasında bir değerlendirme yapıldığı zaman nüfusun yarısına yakınının Hababam Sınıfını sinemalarda izlediği görülüyor.

Peki, filmi özel kılan ve halen ilk günkü heyecanının devam ettiren nedenler nelerdi?

Öncelikle filmin özgün senaryosu, Arzu Film ekibinin oyuncu kadrosu, ilk defa bir filmde oynayacak olan öğrenciler ve filmin büyüsüne uygun olarak ön plana çıkan Melih Kibar imzalı müziği oldu.

Filmin çekildiği 70'li yılların Türkiye'si için şimdiye kadar Hababam Sınıfıyla ilgili değerlendirmelerde bulunanlar bu konuya fazla girmemişlerdi.

Kuyrukların, karaborsaların olduğu, İMF, Dünya Bankası ve Enflasyon kelimeleriyle ilk buluştuğumuz yıllar, okul çıkışlarında kitapları eve bırakıp 3 kilo şeker için 3 saat kuyruklarda beklediğimiz yıllar.

Anarşi ortamının başlangıç tarihine denk gelen ve günde ortalama 20 gencin hayatını kaybettiği yıllar.

Koalisyon hükümetlerinin kendi aralarındaki iç çekişme ülkede büyük kaoslara neden olurken herkes kendilerine ilaç gibi gelecek bir olay bekliyordu.

İşte böyle bir ortamda Hababam Sınıfı ortaya çıktı. Sinemaların önünde oluşan kalabalık, sineme çıkışlarında İnek Şaban başta olmak üzere kendilerini filmin kahramanları yerine koyanlar bir anda yaşadıkları olumsuz görüntülerden uzaklaşmışlardı.

Hababam Sınıfını ilk jenerasyon olarak sinemada izlemiş birisi olarak kendimi şanslı hissediyorum.
Sıtmapınarı'nda 20 kişilik bir arkadaş grubuyla Renkli sinemanın önünde saatlerce bilet bulmak için verdiğimiz mücadeleden sonra filmin mükemmelliği bütün sıkıntılarımızı unutturmuştu.

Yılar sonra filmin öğrenci grubuyla Malatya Film Festivalinde tanışmamla birlikte filmdeki performanslarının ne kadar gerçeksi olduğunu ve bunu hala devam ettirmelerini görmek bizleri etmişti.

Yılın bir bölümünde mutlaka bir yerlerde Hababam Sınıfı öğrencileriyle ekiple karşılaşıyorum.

Türkiye'nin en çalışkan Belediye Başkanları arasında yer alan Kepez Belediye Başkanı Hakan Tütüncü'nün şehrin en uygun ortamı olan Dokuma parkta kurduğu "Hababam Müzesi”nin açılışında yüzündeki ifadeyi unutmak mümkün değil.

Kalem Şakır, Postal Rıza, Kikirik, Boncuk, Bozum Cahit, Hayta İsmail, Bacaksız, Dilaver Gür, Eyüp Güçmen, Fazil Ender Uzun,Teoman Ayık, Foto Yılmaz, Bülent Onaran...

Filmin kuşaklar arasında hiç sıkıntı yaşamadan günümüze gelmesi benim için sürpriz değil.

Antalya'da davet edildikleri okullarda yapılan söyleşilerde Hababam Sınıfı grencilerinin ilk günkü heyecanlarını yaşamaları salonda ki öğrencilerin bazılarında şaşkınlık yaratmasını normal karşılamak lazım.

Söyleşi dışında farklı yerlerde öğrencilerle yaptığım söyleşilerde son jenerasyonun filme bakış açılarında bazı değişimlerin olduğunu gördüm.

Bunun tek nedeni ellerindeki cep telefonları ve günümüz gençlerinin müptelası olduğu bazı alışkanlıkların olduğunu gözlemledim.

Akşamları eve giden bu jenerasyon aile ortamının bir araya gelme şansının mucizelere bağlı olduğu ve evin mutfağını lüks otellerdeki gibi açık büfe olarak kullandıklarından dolayı son jenerasyonun filme bakış açısının değişkenlik göstermesi filmin oyuncuları üzerinde bazen olumsuz görüntüler ortaya çıkartabilir.

Filmin son zamanlarda ekranlarda fazla gösterilmemesi de bu konunun bir başka önemli ayrıntısını oluşturuyor.

Hababam Sınıfı öğrencilerinin bundan sonraki söyleşilerde yazmak istediğim konunun ışığında açıklamalarda bulunmaları yerinde olacaktır.

Teknoloji bizlerden çok şeyler götürüyor.

En başta aile ortamı olmak üzere yanında olan arkadaşa bile mesaj yazacak kadar konuyu ileriye taşımaları tehlikenin ne kadar büyük olduğunu gösteriyor.

Hababam Sınıfı ve sonrasında gelen kuşak bunları hiç yapmadı. Yapma gereğini de duymadı.

Hababam Sınıfının sıcaklığı ve verdiği mesaja karşılık teknoloji gibi insanları farklı yönlere taşıyan tehlikenin son jenerasyon tarafından filme sıkıntı yaşatmasını istemem.

Onlar bizim çocukluk ve gençlik kahramanlarımız.

Filmin her karesini bizlere ezberletenlere yaşattıkları güzelliklerden dolayı teşekkürlerimizi sunuyoruz.
 

Yorumlar 4
Dilaver Gür 28 Mayıs 2020 01:35

Teşekkürler...

Cengiz Nezir 28 Mayıs 2020 01:33

Yeniden hababam sınıfı filmi çekeceklere niçin o günlerin tadında olamayacağını çok güzel anlatmışsın arkadaşım.

Eyüp Güçmen 27 Mayıs 2020 22:34

Teşekkürler.

Ercan gezmiş 27 Mayıs 2020 22:21

Hababam sınıfı filimi ve biz oyuncularını bu kadar güzel anlatan kaleme,ustaya çok ama çok teşekkür ederim. Saygılarımla..

Yazarın Diğer Yazıları