Devrim gibi protokol
Abdullah Ergün
Sporun tabana yayılması için Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Bakanlığı protokol imzalandı.
Yıllar önce hayata geçirilmesi projenin geçte uygulanma aşamasına gelmesi ülke sporumuz için büyük kazanç olacaktır.
Avrupa ülkelerinde benzer uygulama 1960’lı yıllarda hayata geçirilirken ülkemizde bugüne kadar gündeme dahi gelmemesi uluslararası organizasyonlarda olası başarılarında gelmesine engel oldu.
Gençlik ve Spor Bakanı Dr. Mehmet Muharrem Kasapoğlu ile Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk, “öğrencilerin erken yaşta spora yönlendirilmesi ve yetenekli öğrencilerin keşfedilmesi amacıyla iki bakanlık arasında yapılan protokolün hayata geçirilmesinden sonra ilköğretim okullarında öğrenim gören çocukların yeteneklerine uygun spor branşlarında en iyi yere gelmesi için sağlıklı adımların ilk aşaması hayata geçirilecek” açıklaması devrim niteliğindeydi
Bakan Kasapoğlu,”güzel bir başlangıcın imzasını gerçekleştirdiklerini ve “ Spor, ortak ve evrensel bir dil” Bizde bu evrensel dilin yapıcılığını, birleştiriciliğini daha çok ortaya koyma adına sporu tabana yayma noktasında ciddi çalışmaları gerçekleştirmek zorundayız ifadeleri konunun kısa ve öz kısmını oluşturuyor.
Malatya’da özellikle ferdi sporlar konusunda ortaya çıkan başarılıların temelinde ilkokul çağındaki öğrencilerin yeteneklerine uygun spor dallarını tercih etmeleri ve ailelerin çocuklarının sağlıklı bir ortamda spor yapmalarının başta uyuşturucu olmak üzere diğer kötü alışkanlıkların uzağında kalmaları noktasındaki söylemlerin etkili olduğu biliniyor.
Son yıllarda ilgili bakanlıkların bu konu üzerinde yaptıkları araştırmalar ve sonunun çözümü noktasında yapılan icraatlarla konu gündemdeki sıcaklığını korumaya devam ediyor.
Milli Eğitim Bakanlığı ile Gençlik ve Spor Baklanlı arasında yapılan protokol şimdiye kadara yapılan çalışmaların en sağlıklısı oldu.
Yetenek Taraması Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk’un konuyla ilgili” Yetenekli gençleri tespit edip onların elit sporcu olma yönündeki potansiyellerini değerlendireceğiz, Her bir çocuğun, her bir gencin kendileri için ayrı bir öneme sahip olduğunu “belirtmesi bakanlığın bu konuda ne kadar istekli olduğunu gösteriyor.
Okullarda açılacak olan tasarım ve beceri atölyelerinde gençleri burada yeteneklerine göre yetiştirmenin adımlarının atılacağını konusu spor konusunda ön sıralarda olan ülkelerin yıllar önce hayata geçirdiği uygulamalar arasında yer alıyor.
İki bakanlık arasında yapılan protokolün ana hatları;
“Spor tesislerini 7/24 esasına göre eğitim camiasının hizmetine sunmak.
Okullarda yeterli fiziksel ve eğitsel altyapı oluşturularak öğrencilerin spor aktivitelerine erişimlerinin sağlanması, sporun tabana yayılması, öğrencilerin erken yaşta spora yönlendirilmesi ve yetenekli öğrencilerin keşfedilmesi, beden eğitimi ve spor alanında ihtiyaç duyulan alanlar için nitelikli insan gücünün yetiştirilmesi, gençlik ve spor alanında hizmet ve faaliyetlerde Gençlik ve Spor Bakanlığı ile Milli Eğitim Bakanlığı arasında iş birliğinin güçlendirilmesi amaçlanıyor.”
Bu arada, iki bakanlık arasında imzalanan protokol süresiz olacak.
Yapılan protokolle adını dahi bilmediğimiz bazı spor dallarında hedeflerin tutturulması sağlanabilir.
Bu iş için ilk öğretin okullarında yapılacak ve çocukların yeteneklerine paralel yapılması gerekenlerin hayata geçirilmesi halinde bütün spor branşlarında başarı yakalanabilir.
Avrupa’nın en genç nüfusuna sahip olan Türkiye’nin bazı spor branşlarının dışında başarı noktasında beklentilerin altında kalması konusu her büyük organizasyonlar sonrasında gündeme geliyor.
Futbol dışında yer alan spor dalarlında sporcularımızın uluslararası yarışmalarda aldıkları altın madalyalarla ilgili haberlerin gazetelerin spor sayfalarında en altlarında küçük puntolarla haber olmasından rahatsızlık duyan büyük bir kesim var.
Geçtiğimiz günlerde Tekvando, Halter ve Güreş dallarında yapılan uluslararası şampiyonalarda elde edilen başarılar sadece TRT ekranlarında gösterilirken, gazetelerin spor sayfaları üç büyük takımın haberleriyle okuyucularla buluşuyordu.
İki Bakanlık arasında yapılan protokolün yapılan yanlışların ortana kalkması için iyi bir fırsat olduğunu düşünenler arasında yer alıyorum.
