Abdullah Ergün

Daha Fazlasını Beklemeyin

Abdullah Ergün

Ara transfer dönemi gelmesine rağmen kulüplerde beklenen hareketlilik yaşanmıyor. Elleri kolları bağlı en ucuz maliyetli futbolcuların belli olmasını bekliyorlar. Bu kulüpler arasında mali konularda büyük sıkıntılar yaşayan büyük kulüpler ilk sıralarda yer alıyorlar.

Türkiye Futbol Federasyonu ve UEFA ‘nın yaptırım açıklamalarıyla köşeye sıkışan büyük kulüpler için “ deniz bitti “yakıştırması en ideal söylem oldu. Yıllarca yaptıkları hatalarla hem kendilerini hemde gelişime açık kulüpleri bitirdiler.

Kazananın olmadığı bu tabloda gelecek adına daha olumlu şeyler yazmakta kolay değil.

Her kulübün rüyasıdır. Sorunsuz, koşan, neticeyi her an lehine çevirecek futbolcuların sayı olarak fazla olduğu bir profesyonel kadroya sahip olmak.

Yıllar öncesine dönüp baktığımız zaman gerek Avrupa’da gerekse ülkemizde bu düşünceleri hayata geçiren kulüpler olmuştur. Fakat devamlılık noktasında beklenenler gerçekleşmedi.

1987–88 sezonunda o zamanki adıyla Türkiye Birinci Ligini Galatasaray ve Beşiktaş’ın arkasından üçüncü sırada bitiren Malatyaspor’u örnek gösterebiliriz.

Yılmaz Vural’ın Teknik direktörlüğünü yaptığı unutulmaz kadroda; Yaşar Duran, Eren Talu, Feridun Özütok, Mustafa Taşar, Zeynal Limoncu, Ceyhun Güray, Levent Numanoğlu, İsmail Akbaşlı, Ünal Karaman, Oktay Çevik, Feyzullah Küçük, Orhan Kapusuz gibi o yıllarda her kulübün takımlarında görmek istedikleri futbolcular bulunuyordu.

Aynı sezonda dört büyükleri mağlup eden ilk Anadolu kulübü olma unvanını kazandığımız bir sezondu.

1990’lı yıllarda ise Beşiktaş’ın üst üste üç yıl Türkiye Birinci Ligi’nde şampiyon olan takımın ilk onbirini o yıllarda taraflı tarafsız herkes rahatlıkla sayabiliyordu.

İngiliz Teknik Direktör Gordon Milne’nin Beşiktaş spor kulübünün en başarılı yıllarını yaşattığı kadroda, Engin İpekoğlu, Zafer Oget, Recep Çetin, Kadir Akbulut, Ulvi Güveneroğlu, Gökhan Keskin, Şenol Fidan, Feyyaz Uçar, Rıza Çalımbay, Zeki Önatlı, Metin Tekin ve Feyyaz Uçar bulunuyordu.

Üç yıl boyunca “ Metin-Ali-Feyyaz” üçlüsü ile muhteşem şampiyonluklara imza atmışlardı.
İngiliz Teknik Direktör Gordon Milne’nin kazanılan şampiyonluklardaki soğukkanlı duruşu da akıllarda kaldı.

Efsane Başkan Süleyman Seba şampiyonluklar kadar tesisleşme konusunda yaptıkları ile de unutulmaz arasına girmişti. Malatyaspor’un ve Beşiktaş’ın muhteşem kadroları o yıllarda görevde bulunan yönetim kurullarının yaptıkları olumlu düşüncelerinin hayata geçirilmesi ile gerçekleşmişti. Sonrasında yaşananları biliyoruz. Haftalık başarılarla kulübün geleceğini aydınlık görenler kendilerini bir anda alt liglerde buldular. 

Geçmişten verdiğimiz örneklerle sayı olarak çoğaltabiliriz. Bu konuda şemsiye tam tersine dönmüş durumda. Kulüplere tebliğ edilen transfer yasakları. Mali tablonun her zaman problem yaratacak aşamaya gelmesi, yöneticilerin malı tabloyu sağlıklı hale getirmek için verdikleri uğraşlar buna benzer sorunlar yumağı içinde futbolumuz ayakta durmaya çalışıyor.

İşin en ilginç yanı Avrupa’da benzer sorunları yaşayan kulüp sayısının çok az olması…

Alt yapısı her zaman hazır tutan kulüpler bu anlamda diğer kulüplere göre biraz daha avantajlı durumdalar.

Futbolcu bonservislerinin yüksek rakamlara ulaşması, kulüpleri değişik arayışlara yönelmesi bile önemli bir adım.

Kendi kulübünde bulunan genç futbolcuları yukarıya taşımanız halinde rahat bir nefes alırsınız. Bunu Avrupa’nın elit kulüpleri rutin hale getiriyorlar. 

Liglerimizde bazı kulüplerin pilot takırsanız bu işte bir adım önde sayılırsınız.

Büyük kulüplerin göstermelik pilot takım uygulamalarının kendilere beklenen avantajı sağlayamadığını, sadece alt liglere futbolcu transferleri noktasında istikrarı sağladıkları görülüyor.

Yapılan bu uygulama ile kendi kulüplerinde kadroya girme sıkıntısı yaşayan veya daha iyi konuma gelmesini istedikleri, futbolcuları pilot takımlara göndererek o futbolcunun hem maç eksikliği yaşamaması hem de daha iyi konuma gelmesi için yapılan uygulaması geçmişte kısmen başarılı olmuştu.

Profesyonel takımların artık iyi veya kötü bir alt yapıları var.

Alt yapıdaki futbolcular kendi kulüpleri tarafından gerekli imkânlar sağlandığı zaman iyi bir görüntü ortaya koyuyorlar. Altınordu kulübü bu konuda ülkemizin lokomotifi konumda bulunuyor.

Günümüzde futbol artık alt yapıya verilen değerle zirve yapmaya başladı.

 Avrupa kulüplerinin yıllar önce başlattıkları başta Afrika kıtası ülkeleri olmak üzere diğer ülkelerin genç futbolcularını Avrupa’ya getirerek maddi ve manevi anlamda büyük kazançlar sağlama geleneği devam ediyor.

Barcelona, Real Madrid, Milan, Ajax, Manchester United, Liverpool gibi Avrupa’nın başarılı kulüpleri günümüzde bu özelliklerini daha üst seviyelere taşımayı başardılar.

Ülkemizde yetenekli genç futbolcuların sayı olarak fazla olduklarını biliyoruz.

Bu gençlere sahip çıkıldığı zaman maddi ve manevi anlamda meydana çıkacak tablo herkesi mutlu edecek.

Bunun gerçekleşmesi halinde, yıllardan beri süregelen yanlış transferler ve yanlış harcamalar büyük ölçüde ortadan kalkacak.

Ara transfer döneminde kulüplerin sessiz kalmalarına neden olan konu başlıklarının sağlıklı hale gelmemesi halinde önümüzdeki yıllarda transfer dönemleri sembolik imzalara bağlı kalacaktır.
 

Yazarın Diğer Yazıları