
Ayaklarda sorun yok
Abdullah Ergün
Futbolun bize özgü bir anlamı var. Şehrin farklı mekanlarında futbol oynadıkları alanlarda topun dışarıya çıktığı anlarda oradan geçmekte olan vatandaşların topu eliyle oyun alanına attığı anlar hiç yaşanmaz. Genelde ayağıyla topu oyun alanının içine atmaya çalışırılar.
Bunu yaparken hiçte sıkıntı yaşamazlar.
Milyonlarca kişiyi peşinden sürükleyen ve dünyada en çok izlenen futbolu bilme ve topun ne şekilde oyun alanına atma konusunda sıkıntı yaşanmıyor.
Haftanın altı günü futbol oynanan ve Malatya’nın tek toprak sahası olan Sümer Lisesi’nin arkasında bulunan alanda benzer görüntüler sıkça yaşanıyor. Büyükşehir Belediyesi binasına atılan topları tel örgülere geri atmak isteyen vatandaşlar artık erkek kadın fark etmeden ayaklarıyla topu içeriye atınca futbol yetenekleri konusunda neden diğer ülkelerin önünde olduğumuzu bir kez daha anladım
Peki, bu kadar yetenekli konumda olmamıza rağmen neden başarılı olamıyoruz.
İzlanda gibi Battalgazi ilçemizin yarısı nüfusa sahip bir ülke nasıl oluyor da Avrupa ve Dünya şampiyonalarına katılabiliyor.
Potansiyel olarak üstlerde yer almamıza rağmen kulüpler ve uluslararası turnuvalarda başarılı olamamamızın bilinen nedenleri var.
Büyük paraların döndüğü bir sektör olarak bir başka deyişle geniş pazar ve yeni bir ekonomik güç olarak karşımızda duruyor.
Kulüp idari yapılanmasında sağlam bir ekonomi ve sağlam bir alt yapı gerçeği biliniyor.
Kulüpler artık genç ve yetenekli futbolcudan daha fazla kazanç sağlamak için bütün imkanları seferber ediyor.
Yıllar önce yapmış oldukları saçma-sapan transferlerle kulüpler artık kapanma aşamasına geldiler. Transfer yapamayan kulüpler doğal olarak alt yapıdaki futbolculara can simidi gibi sarılmış durumdalar. Buda doğal olarak diğer kulüplerin bu anlamda olası bir sıkıntı yaşamaması için sağlam bir alt yapı oluşumunu hayata geçirmeye neden oldu.
Bu paralelde yurt genelinde iyi bir tarama ekibiyle bu işin alt yapısını oluşturan kulüplerin sayısı bir hayli fazla.
Dünyanın en iyi liglerinde Brezilyalı futbolcuların olması bütün gözlerin bu ülkeye çevrilmesi için yeterli neden.
Ekonomik olarak üst seviyede olan kulüpler başta Brezilya olmak üzere Afrika’da yer alan bazı ülkelerin futbol dünyalarına girmeye başladılar.
Bugün futbolun seyir oranının en yüksek liglerinin oynandığı Avrupa’da yer alan yıldız futbolcuların futbola başlangıç güzergâhları yukarıda belirttiğim yerlerine geliyor.
Futbol eğitimi ve alt yapı konusunda, Avrupa ülkeleri yetenekli futbolcuları kendi liglerinin alt yapılarında futbolun temel felsefelerini öğrendikten sonra vitrine çıkartıyorlar.
Ligimizin usta golcülerinden Ümit Karan’ın yıllar önce bu konuya yakın bir açıklamasında söyledikleri oldukça çarpıcı;
Türk futbolcusunun Avrupalı meslektaşlarından eksiği nedir? Sorusuna golcü futbolcunun verdiği cevap:
“Bence eksiği değil, fazlası var Türk futbolcusunun. Çünkü buradaki genç futbolcular Avrupa’da gördükleri altyapı eğitimini göremiyor. Oradaki futbolcular eğitimle bir yere geliyor, buradaki futbolcular ise eğitim almadıkları için doğal yetenekleriyle başarılı oluyor. Düşünün bir de Avrupa’daki gibi bir eğitim alsa, Türk futbolcusu Avrupa’nın Brezilyalısı olur. Dünyada bana göre doğal yetenekli iki ülke var. Biri Brezilya, diğeri Türkiye. Aradaki fark onlar eğitimle ilerliyor, biz doğal halimizle yetiniyoruz. Türk futbolcuların yeteneği dünyada kimsede yok, buna inanın. Ben Almanya’da yaşadım, Alman gencini biliyorum, Türk gencini de biliyorum. Almanya’nın genci bizim Türk gencinin pabucu bile olamaz.
Türkiye’de hiç beş senelik proje üreten yönetimler gördünüz mü? Bugünü kurtarayım da benden sonrası tufan düşüncesi var. Günlük yaşıyoruz, yarını düşünen yok. Bu sene şampiyon olalım, seneye bakarız. İşte kupa alıyoruz, dünya üçüncüsü oluyoruz ama sonra sıfır çekiyoruz. Çünkü altyapı, yani devamı yok. Olmaz böyle şey. Sen 10 sene şampiyon olmayı düşünsene.
Avrupalıdan tek eksik yanımız hırsımız ve duygusallığımız olabilir. Çünkü biz Türkler hep duygularla oynuyoruz; Avrupalı ise duygusuz oynuyor. Biz sevgiyle oynuyoruz, onlar tamamen profesyonelce. Bazen bu dezavantaj oluyor, bazen avantaj. Hırsı bazen abarttığımız oluyor. Hırs mantığın önüne geçiyor. Bu da Akdenizli olmaktan kaynaklanıyor.
Bana göre altı yabancı normal, fazlası zarar. Serbest kalması tam bir saçmalık olur. Biz yabancıyı çok seviyoruz. Ama bu özenti yabancının sadece futbolcusuna karşı değil, her şeyin yabancısına karşı bir özenti var. Reklam filmi çevriliyor, yabancılar seçiyor; manken kullanılacak, yabancı tercih ediliyor; futbolcu tercihi yine yabancı.
İşte golcü futbolcunun iki farklı konuda yaptığı açıklama.
Avrupa’da alt yapıda görev yapan antrenörler; “Türk futbolcusunun yetenek konusunda diğer ülkelerinden gelen gençlerden çok ileri olduğunu” belirtiyorlar.
Bizim gençlerin tek eksiğinin çalışma eksikliğini olduklarını da ekliyorlar.
Bugün Avrupa’da futbol kulüplerinde forma giyen futbolcularımızın oynadıkları futbol gazete manşetlerinden inmiyor.
Tek eksik yönümüzü zaten Avrupalı antrenörler açıklamıştı. Fazla çalışmayı sevmiyoruz.
Tek eksiğimiz de bu.
Oyun anlayışı ve sahadaki oyun kurgusuna uyum sağlayacak futbolculara sahibiz.
Bugün Avrupa kulüplerinin alt yapılarında futbol eğitimi alan Türk futbolcuların performansları üst seviyedeki teknik direktörlerin dikkatlerinden kaçmıyor.
Yetenekliyiz fakat bu yeteneklerimizi iyi kullanamıyoruz.
Futbol topunu ayağıyla oyun alanına atan her yaştan vatandaşlarımız konunun ana temasını bizlere yaşatmaya devam ediyor.
Tek eksiğimizin ne olduğunu yazmama gerek yok.
Oyun alanına attıkları her top futbolumuzu idare edenlere tokat gibi çarpıyor.