Abdullah Ergün

Ali Ayşe'yi Seviyor

Abdullah Ergün

Geçtiğimiz günlerde Malatya Ülkü Ocakları tarafından düzenlenen “ Türk’ü Sev, Türk’çe Yaşa” gecesinde bir dönemin canlı tanıklarını az sayıda da olsa görmek ve yaşanan duygu seline şahit olmak çok güzeldi.

70’li yılların Türkiye’sinde yaşanan olayların canlı şahitlerinden birisi olarak bu tür gecelerde başta her zaman gurur duyduğum Malatya Atatürk Lisesi mezunu olmam ve bu okuldan mezun olan arkadaşları üzerinden yıllar geçse de görmek sohbet etmek ve Ülkücü hareketin bugün geldiği noktayı izlemek ve gururlanmak adına güzel bir gece oldu.

Malatya Atatürk Lisesi sadece bir okul değildi. Teneffüs aralarında bile Hasret ve Arkadaş gergileri bilge arkadaşların verdiği seminerler ve söyleşilerle sadece öğrencilik yapmıyorduk. Yıllar sonrasının Türkiye’sinde söz sahibi olunacak ortamların olacağını ve bunun için verilen mücadelenin mutlaka yerine getirilmesi gerekiyordu.

Bu uğurda binlerde ülkücü şehit oldu.

Bedel verildi.

Yılmadılar mücadele ettiler. Tek sevgileri vatan ve millet olan kavramın dış güçler tarafından ortadan kaldırılmasına izin vermediler.

Gecede Milliyetçi Hareket Partisi Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu’nun yaptığı konuşmada Murat Menteş, Mürsel Karataş ve Aydın Demirkol isimlerini söylerken gözyaşlarımı tutamadım.

Sıtmapınarı’nda bulunan Mustafa Necati İlkokulunun bahçesinde arkadaşlarla voleybol oynarken Aydın Demirkol hocamızda yanımıza gelerek voleybol oynamak istediğini söylemesi bizim için bir onurdu.

“Olur, Reis “ dedikten sonra gömleğini çıkartarak bizimle voleybol oynamaya başladı.

Bir süre sonra oklunun bahçesine gelen askerler “Aydın Demirkol” kim? Diye sorduklarında “Benim cevabını vermişti.

Askerler “ Bizimle geleceksin dediler. Gömleğini bile giymelerine izin vermeden askerler Aydın Hoca’yı alarak arabaya bindirdiler. Bizde arkasından baka kalmıştık.

Kim bilirdi bu Aydın Demirkol’u son göreceğimiz an olduğunu ..

Birkaç gün sonra Kenan Evren faşizminin işkencesi askerleri tarafından işkenceyle şehit edildiğini öğrendiğimiz zaman günlerce kendimize gelemedik.

Kuyu önünde bulunan mezarına belli aralılarla giderek mezarının temizliğini yaparken gözyaşlarımı tutamıyorum.

Dağ gibi Aydın Hoca’nın vücudunu gören arkadaşlar işkence sonrası vücudunda oluşan darbeleri anlatırken kendimi dışarıya atıyordum.

Mehmet Fendoğlu ülkücü arkadaşların isimlerini okurken yaşananlar bir film şeridi gibi gözlerimin önünden geçti.

Ali Kınık ve Ahmet Yılmaz şarkılarını okurken etrafa bakınıyordum. Acaba benim emsal arkadaşları görebilir miyim diye..

Daha önce düzenlenen gecelerde gördüğüm bizim emsal teyzemizin okunan her parçada gözlerinden yaş gelmesi beni çok etkilemişti.

Özellikle Çırpınırdı Karadeniz şarkısının Kaya Kuzucu tarafından yıllar önce seslendirilmesi sırasında da benzer sahneleri yaşamıştım.

Son yapılan gecede de aynı teyzeyi elindeki Türk bayrağını sallarken bu kez daha gür sesle onurla gururla sallıyordu.

Ülkücü gençlik çok zor şartlardan bugünlere geldi.

Ülke ve Bayrak davasının bu kadar savunuculuğunu yapan dünyada hiçbir ülke ve gençlik yok.

Her fırsatta gururla söylediğim ve bahsettiğim Malatya Atatürk Lisesi mezunu olmanın verdiği mutluğunu ve vatanseverliği hala devam ettirmek çok güzel.

Efsane okuldan milletvekili çıkması bizim için ayrı bir gurur…

Milliyetçi Hareket Partisi Malatya Milletvekili Mehmet Fendoğlu bu bakımdan bizim için büyük önem taşıyor.

Sizler için Milletvekili bizim kuşak için Hamido’nun bize emanetiydi.

Gecede sahne alan Ali Kınık’ın okuduğu her parçanın her notasından çok etkilendim.

Yıllar önce Kaya Kuzucu, Aşık Sefai, Osman Öztunç Arif Nazım, Ozan Arif gibi günümüzde bu ekolun önemli isimlerinden birisi haline geldiğini görmek ayrı bir gurur sahnesini oluşturuyordu.

Ali Ayşe’yi seviyor derken.

Koca Reis, Kurtlar Sofrası, Çal Kemancı derken salonda bulunan gençler kadar bizim kuşağında duygu katsayısını da yukarıya taşıdı.

70 li yıllar seni hiç unutmayacağız.

Malatya Atatürk Lisesi 6 Ed.A sınıfında yan yana oturduğum Alaattin arkadaşımın her cuma Elbistan’a ailesinin yanına giderken her vedalaşmamızda.

“Apo kardeşim hakkını helal et” derdi.

Bende hep kızardım. Böyle konuşma diye

Yine okul günlerinden bir cuma günü tekrar vedalaştı.

“Apo hakkını helal et “dedi.

Saha sonra Elbistan’da çay ocağında otururken kahpece şehit edildiğinde 17 yaşındaydı.

Cebinde lisedeki kız arkadaşına benim yazmanı istediği ve yazdığım mektubu çıkmıştı.

İşte böyle bir kuşağın verdiği mücadelenin bugünlerde ortaya çıkan tablo yaşasaydı Alaattin arkadaşımı da mutlu edecekti.

Ali Kınık “ Ali Ayşe’yi Seviyor “ derken verdiği mesajın bir bölümü bizleri de ilgilendirtiyordu.
Evet, Ali Ayşe’yi Seviyordu.

Bizim için Vatan, Millet ve Ülkü kavramını işaret ediyordu. Çünkü tek sevgimiz bunlardı.

Ali Kınık “ Ali Ayşe’yi Seviyor” dedi.

Bizde Ülkücüler aramızdan ayrılan ülkücüleri çok seviyor ve özlüyoruz

Teşekkürler Malatya Ülkü Ocakları.

Yazarın Diğer Yazıları