Abdullah Ergün

Afro - Amerikan

Abdullah Ergün

Tarih boyunca kendisine ait olamayan topraklar üzerinde sayısız savaş ve çatışmaların mimarı olan Amerika Birleşik Devletleri, kendi kanlı tarihini ve soykırımlarını unutmuş gibi benzer katliamları günümüzde de yapmaya devam ediyor.

Dünyanın kasaba şerifliğine soyunan Amerika'nın kanlı geçmişini nedense fazla gündeme gelmiyor.

Şimdilerde barış adına gittikleri yerlere kan, gözyaşı ve katlamaların yaşanmasına neden olan "yanki"lerin gittikleri ülkelerde hala savaşın devam etmesi karşısında Birleşmiş Milletler sesini çıkartamama devam ediyor.

18. yüzyılda kızılderililere karşı katliamlara başlayan beyazların kendi iç dünyalarında yarattıkları western filmlerinde olduğu gibi beyazların kızılderilileri öldürmelerini konu eden yüzlerce filmlerin ana temasını Kahraman Şerif ve kilise etrafında birleşen beyazların kızılderilileri ortadan aldırmaya yönelik senaryolara bağlı filmler Amerika ve sonrasında Avrupa ülkelerinde gösterildi.

ABD'nin Kızılderili soykırımı, Hitler’in Yahudi soykırımından daha büyük bir soykırımdı. Yapılan katliamlardan sadece birisini anlatan Bartolome de Las Casas'ın kaleme aldığı "Kızılderili, Katliamı "adlı eserinde" Sırf eğlence olsun diye, kadın -erkek demeden yerli halkın ellerini, burunlarını ve kulaklarını kesip kopardıklarını ve bunun bölgenin değişik yerlerinde defalarca tekrarlandığını kendi gözlerimle gördüm. Memeden kesilmemiş bebekleri annelerinin göğsünden alarak onları en uzağa fırlatma konusunda birbirleriyle yarıştılar" bölümü yazmak istediğim soykırımı çok güzel anlatıyor Hollywood yıllarca western filmlerinde beyaz "yanki"leri masum gibi gösterirken, Kızılderilileri de düşmanları gibi göstermekten hiç çekinmediler.

“En İyi Kızılderili, Ölü Kızılderilidir.” ifadesini kullanan ABD’li General Philip Hnery Sheridan içendeki nefreti beyazlara aşılayacak kadar alçakça bir ifadeyle bugün ABD'nin yaptığı katliamların ilk önderliğini yapan general olmuştu.

Tarihe Kızılderili Soykırımları olarak geçen vaka, Amerika’nın keşfinin ardından, kıtaya ulaşan Beyaz Avrupalıların ve Amerikalıların bu kıtada yaşayan yerli halk, Kızılderililere karşı uyguladığı soykırımlardır. İndian Genocide, Amerikan Genocide, Native Amerikan gibi isimlerle de adlandırılan bu soykırımlar, 1492’de başlayıp yaklaşık 500 yıl boyunca devam etmiştir. Kızılderililere uygulanan soykırımlar, bilinçli bir şekilde ve değişik yollarla uygulanmıştır. 

Kızılderililer dünyanın öbür ucundan gelen" soluk benizlileri" de kardeş diye bağırlarına basmışlardı.

Gösterdikleri sevgiye karşı düşmanlık ve alçaklık gördüler. 

Amerika'nın 70 milyon kızılderiliyi öldürdükleri tarih kitaplarında belirtilmiştir.
Amerika kıtasına beyazların gelmesinden sonra kıtanın gerçek sahipleri olan Kızılderililere soy kırım uygulayan beyazlar işgal ettikleri kıtanın gerçek sahiplerini ortadan kaldırırken aynı hızla Afrika'dan getirdikleri siyahlara farklı uygulamalar yapmakta hiç tereddüt etmediler.

Kara Afrika'nın kaderi de Kızılderilileri aratmayan türdendi.

İlk olarak Avrupa ülkelerinden Afrika'ya gelen ve misyonerlik adı altında yerli halkı Hıristiyanlaştırmak için her türlü eylemlere girenler daha sonra bu toprakları işgal ederek yeraltı kaynaklarının zenginliğini kendi ülkelerine çekmeye çalıştılar.

Yıllar sonra Afrika ülkeleri büyük mücadeleler sonrasında bağımsızlıkları kazandılar.

Zorla Hıristiyanlaşan bu ülkeler de daha sonra artan Müslüman nüfustan rahatsız olan Avrupa ülkeleri yaptıkları katliamları hiç yapmamış gibi hatta sevimli hale getirmek için mücadele etmeye devam ediyorlar.

ABD'den gelen beyazların kendi topraklarında çalıştırmak için kara Afrika'dan getirdikleri siyah halkı önce tarlalarda çalıştırdılar daha sonra kendilerine köle yaptılar.

Siyahların beyazlarla aynı ortamda bulunmaları aynı masada yemek yemeleri yasaktı.

Beyazlarla aynı okulda okuyamazlardı. İşledikleri basit bir suç sonrasında idam ediliyorlardı.

Yıllarca siyahlar üzerinde artan baskı daha sonra Martın Luther King'in siyahların haklarını aramak için verdiği mücadele ilk siyahı direnişin halkasını oluşturdu.

Siyahlarla beyazların her ortamda olmasına yönelik manifestoya rağmen siyahlar üzerindeki baskı daha da artıyordu.

Spor alanında özellikle kısa mesafe koşularında siyah atletlerin başarıları ve aldıkları madalyalar sonrasında şeref kürsüsünde verdikleri mesaja rağmen siyah ırk hala baskı altındaydı.

Harlem'in arka sokaklarında uyuşturucu başta olmak üzere her türlü süzere her türlü suça bulaşmış olan Malcolm Little bir siyah olarak, ona verilen yaşam felsefesi sonunda hapishaneye düşürür.  Hapishane kütüphanesindeki kitapları tek tek okur. Hapishane yılları için: "Bir insanın düşünmeye ihtiyacı varsa, gidebileceği en iyi yer, bana sorulursa, üniversiteden sonra hapishanedir" demiştir.

 Daha sonra adını Malcolm X olarak değiştiren sonra Hapishanede Elija Muhammed ile tanışmasından sonra ondan etkilenen ve Müslüman olan Malcolm X tarihe siyah ırka ışık tutacak açıklamalar yapmaya başladı.

"Bizden niye nefret ediyorsunuz?" diye soran bir beyaz muhabire, "Bizi yüzyıllar önce buraya getiren, tarihimizden, kültürümüzden, dilimizden ayıran, hayvan gibi alıp satan beyaz adamdan nefret edip etmediğimi nasıl sorabilirsin? Bu bir tecavüzcünün iğfal ettiği kızcağıza "benden niye nefret ediyorsun" diye sorması gibi bir şeydir. Artık siyah adama söyleyecek sözünüz kalmadı. Sizin süreniz doldu, geminiz kalktı. Beyaz şeytanı çalkantılı denizlerde, sert rüzgarlar bekliyor. Zalimler devrilmeye mahkûmdurlar, beyinleri yıkanmış 'Tom amca'lar da birlikte helak olacaklar!..
Malcolm X, bu kadar sert konuşmasına rağmen göstere göstere "kansız devrim" ibaresinin altını çizer. Aslında istedikleri çok şey de yoktur. Dertleri okumak, mevki sahibi olmak, yemek salonlarına, tiyatrolara, parklara ve... Ve bir de beyazların girdiği tuvaletlere girebilmektir, o kadar."

Malcolm X'ın öldürülmesinden sonra Afro-Amerikan halkı daha da aktif eylemlerin içinde yer aldılar.

Martın Luther King ile başlayan Malcolm X ile devam eden ve siyah halkın idolü haline gelen Muhammed Ali Clay ile günümüze gelen Afro Amerikan topluğu liderlerinin verdiği mücadelenin karşılığını yaşanan bazı sıkıntılara rağmen almış durumdular.

Barack Obama'nın ailesinin Afrika'dan gelmesinin üstünden geçen yıllarca süreden sonra ABD'ye başkan olan ilk siyah lider olması Afro Amerikan halkın beyazlara karşı kazandığı en büyük zafer oldu.
 

Yazarın Diğer Yazıları