Yaylalar hizmette
Ziraat Mühendisleri Odası Malatya Şube Başkanı Fevzi Çiçek, Malatya sınırları içerisinde yer alan bazı yaylaların 1990'lı yılların başından itibaren güvenlik nedeniyle kapatıldığını, bugün ise, bu yaylaların hayvan yetiştiricilerine sorunsuz bir şekilde hizmet verdiğini söyledi.
Bölgemizde teröre bağlı olarak özellikle 1990'lı yılların başlarında bazı bölgeler hayvan otlatılmasından ziyade güvenlik sebebiyle yaylacılara kapatıldığını hatırlatan Çiçek, daha sonra bu güvenlik tedbirleri alındıktan ya da bu sorunu ortadan çıktıktan sonra birçok yaylanın kullanıma açıldığını söyledi. “Şu anda Malatya'da bildiğim kadarıyla güvenlik amaçlı otlatmaya kapalı yaylamız yoktur” diyen Çiçek, asıl sorunun geçmiş yıllara bakıldığına asıl sebebin kırsal alandan yani köyden kente göç başladığını bunun da hayvan yetiştiriciliğinde model değişikliğine neden olarak hayvan sayısının azalmasına ve yaylacılık kültürünün azalmasına neden olduğunu dile getirdi.
ÖNCELİK BÖLGE HALKINA VERİLİYOR
Yaylaların kullanımının 1998 yılında 4342 sayılı Mera kanunu çıkmasının ardından kullanım şeklinin de bir tüzel kişilik tarafından bir yönetim organizasyonu ve kanunla çerçeveleri belli kullanım şekli belli yararlanacakların tarif edildiği bir yasal mevzuata tabi tutulduğunu hatırlatan Çiçek, “Artık günümüzde yayla olarak kullanılacak yerler mera komisyonu tarafından belirleniyor. Otlatma kapasiteleri belirlenerek bölgede ihale yoluyla tesisi ediliyor ve otlatma sezonu için yaylacılara kiraya veriliyor. Malatya’da özellikle yaygın olarak küçükbaş hayvancılık Hekimhan ilçe sınırları, Arguvan ve Arapgir ilçe sınırlarında olan yaylaları daha iyi olduk da kullanıyoruz. Bunun yanı sıra Pütürge, Doğanşehir bu yaylalarda geçmişteki kadar olmasa bile kısmet kullanıyor ama yaygın olarak küçük küçükbaş hayvancılık bu önceki saydığımız Hekimhan, Arguvan, Arapgir bölgelerde yaygın olarak devam ediyorlar” dedi.
KULLANILACAK ALANLAR KOMİSYON TARAFINDAN BELİRLENİYOR
Başkan Çiçek, “Geçmişte otlatma kapasitesi dikkate alınmaksızın bir otlatma kültürü vardı. Bu da uzun vadede mera otlatma kapasitesinin düşük olmasına sebebiyet veriyordu. Tabi iklim değişiklikleri de mera kullanım kabiliyetlerini sınırlandırıyor. Teknoloji geliştikçe biraz daha insanlar rahata kavuşmaya çalışıyor. Bu anlamda yaylalar kullanılıyor. Mera komisyonu her yıl kullanılacak meraları belirliyor. Daha önceden kullanılmış meraları birkaçını otlatma kapasitesini tekrar yükseltmek ve bitki vejetasyonun devamını sağlamak amacıyla bir ya da daha uzun sezon otlatmaya kapatabiliyor. Yada kiralamaya kapatabiliyor. Bunun yanında ilimizin belli bir otlatma sezonu var. Otlatma mevsimi her yıl 15 Mayıs-15 Eylül tarihleri arasında oluyor. Her yıl Nisan ayında il Mera Komisyonu tarafından bu yaylalar ilan ediliyor. Yine Valilik, Tarım İl Müdürlüğü gerek internet sitelerinde gerekse de yerel yayınlarla çevre illere de duyurmak kaydıyla bunlar ilana çıkıyor. İhale yoluyla buradaki üreticilerimiz de hayvan sayılarla beraber talipli oldukları yaylalara gelip ihale yoluyla kiralama yöntemiyle bu yaylaları kullanıyorlar” şeklinde konuştu.
MERA BAŞKA, YAYLA BAŞKA
Mera ve yayla kavramını birbirine karıştırılmamasını gerektiğine de değinen Fevzi Çiçek, “Bir mera kavramı var. Bir yayla kavramı var. Yayla kavramı bizi biliyorsunuz bizim Türk geleneğinde farklıdır. Yazlak, yayla sıcak mevsimlerde serin bölgelerde su kaynaklarının bulunduğu yerlerde ve yazları kullanılan yerlerdir. Meralar ise sadece hayvan otlatmak amacıyla kullanılan ama mevki olarak çok yüksek olması aranmayan yakın yerlerdedir. Dolayısıyla her köyün idari sınırlarında bulunan meralar hatta bütün meralar Hazine arazisi gibi mülkiyeti Devleti hüküm ve tasarrufundaki araziler grubundandır. Yalnız kullanım hakkı idari sınırlarında bulunan köy halkına tahsis edilmiştir. Dolayısıyla öncelik o köylerindir. Yaylacık'ta kültür biraz daha farklıdır. Çünkü bunlara yayla olarak gidilir. Mevsimlik otlatma yıl boyu kullanılmaz. Belli takvim dahilinde kullanılır ve bu konuda da yaylalar ihale yoluyla kiralanır. Öncelikli olarak da gadimden beri yada bilinen tarihten bu tarafa orayı kullanan bir kültür oluşmuşsa öncelikli olarak o taliplilere verilir. Daha sonra il dışından geleceklere verilir. O konu gözetlenir” dedi.
YAYLA OLMASI İÇİN BELLİ ŞARTLAR OLUŞMALI
Çiçek, “Burada birde yaylanın devamlılığını sağlamak gerekir. Mera hayvancılığının sürdürülebilirliğini takip etmek gerekir. Meralarda ise Meral'e Köyiçi meralar köy çevresi, köy çeperi meralarda olacağı için günübirlik otlatma amacıyla kullanılır. Günü birlik otlatma amacıyla kullanılan mera alanlarında bugüne kadar herhangi bir kiralama veya da böyle bir ücret talebi olmamıştır. Yasal mevzuat olmasına rağmen uygulama olmamıştır. Ama yaylalarda uzun vadede yoğun otlatma olacağı için böyle bir böyle bir kiralama yöntemi vardır. İlimiz sınırları içinde geçmişten beri kullanılan 30'un üzerinde yaylalar var. Ama hepsi her yıl yayla olarak kiralamaya verilen yaylalar değil. Ayrıca yaylalar da geçmişten gelen yaylacılık bir kültürü vardır. Hayvancılıkla beraber bir kültür meselesidir. Yani hemen hemen her su kaynağı bir konaklama yeridir. Dolayısıyla o bölgede belirlenmiş bir otlatma bölgesi vardır. Otlatma vejetasyonu da bu sınırlara göre belirlenir. Mevkiler belirlenir. Bu sınırlar içerisinde otlatma vejetasyonu ya da otlatma kapasitesi dediğimiz durum ortaya çıkar. Otlatma kapasitesi ot veriminden yararlanacak hayvan günlük ne kadar hayvan ot tüketecek, ona göre bir hesaplaması vardır. Teknik hesapları vardır. Yaylalar kapasitesine istinaden kiraya verilir. Daha önce su kaynağı olmuş olsa dahi o bölgede yaylacılık kültürü oturmamışsa talipli olmuyor. Doğal olarak dolayısıyla da kiralama yöntemi de olmuyor. Yaylacılık da sadece su kaynağı yetmiyor. Otlatma bölgesi güvenli olması, bölgenin ulaşımının kolay olması, geçmişten gelen bir kültüre dayalı olması gibi yazılı olmayan ama uygulamada olmazsa olmazı olan hususlar vardır” şeklinde konuştu.