Ünlü Şef ile Türk Mutfağı
Malatya'nın ünlü şeflerinden olan Mustafa Gür ile Osmanlı'dan bu yana zengin çeşitliliğe sahip Türk mutfağını konuştuk. Türk mutfağının sadece döner ve kebaptan ibaret olmadığını ifade eden Gür, Türk mutfağının lezzetli yemeklerini uluslararası arenada tanıttıklarını söyledi.
Türk mutfağının daha güçlü tanıtımla dünyaya lezzet katacağını belirten Şef Mustafa Gür, “Gittiğim ülkelerde Türk mutfağına rağbet olduğunu gördüm. Türkmenistan’a ilk gittiğimiz zaman döner, kebap yoktu. Şu anda belki Türkmenistan’ın 50 noktasında Türk Kebabı, Türk Döneri satılıyor” dedi.
NETHABER: Sizi kısaca tanıyabilir miyiz?
Mustafa Gür: Ben Mustafa Gür, 1975 yılında Malatya Karagöz köyünde doğdum. İlkokulu bitirdikten sonra iş hayatına ilk kez 1989 yılında Beyazsaray lokantasında mesleğe adım attım. Bulaşıkçı olarak başladım. 1991 yılına kadar bulaşıkçı olarak çalıştım. 1991- 1995 yılları arasında Malatya’da başka bir özel bir restoranda aşçı yardımcısı olarak devam ettim. 1995 yılında özel bir otele geçtim. Bir yıl içerisinde mutfak şefi oldum. 2002 yılında Türkmenistan’a gittim. Özel bir firmada başladım firma haricinde Aşkabat Türk Konsolosluğunda yemek yaptım. Aslında dışarda çalışıyordum, konsolosluğa yardım ediyordum. 16 yıl boyunca yardım amaçlı gittim.
NETHABER: Yurt dışında Türk mutfağına rağbet var mı?
Mustafa Gür: Genel olarak yurt dışında çalıştığımdan insanların Türk mutfağına rağbet olduğunu gördüm. Türkmenistan’a ilk gittiğimiz zaman döner yoktu. Döneri götürdük şu anda belki Türkmenistan’ın 50 noktasında Türk Kebabı, Türk Döneri satılıyor. Türk kültürü yaydık. Yemek kültürünü çok benimsediler. Şu anda Türkmenistan’da hemen hemen her restoranda Türk yemekleri mevcut. Hızlı bir şekilde Türk mutfağını benimsediler.
NETHABER: Türk mutfağının olmazsa olması nedir?
Mustafa Gür: Tabi Türk Mutfağı deyince ilk akla gelen döner geliyor. Ondan sonra kebap çeşitleri geliyor. Döner en çok sevdiğim yemekler arasındadır. Ancak Türk mutfağının her yemeği severim artık ruhumuza işlemiş. Her tabak ayrı bir lezzettir. Malatya’nın yöresel yemeklerine girmedik. Analıkızlı, içli köfte, yaprak sarması gibi yemeklere hiç girmedik.
NETHABER: Sizce aşçılık mesleğinde akademik eğitimin önemi nedir?
Mustafa Gür: Eğitim çok önemli. Aşçılığa başladığımız dönemlerde genelde hep şeflerimizden öğrenmiş olduğumuz tekniklerle sanat icra ediyorduk. O dönemlerde mutfak ve aşçılık üzerine eğitim verecek okullarda bulunmamakta idi. Ancak son dönemlerde Yüksekokul ve Lise ayarında birçok okulun yanı sıra kurslar da açılarak bu mesleğin incelikleri ve akademik olarak yeni teknikler de öğretilmeye başlandı. Okullarda yabancı dil eğitimleri verilmekte. Bunlar yeni yetişen adaylar için çok büyük fırsat ve gelişimleri için de çok önemli. Bizler alaylı diye tabir edilen bu meslekte eğitimin sadece pratik olarak verildiği dönemlerde tamamen kendi çabalarımız ile başarılı olduk. Mutfağımız ve aşçılık mesleğinin icrasında ufku açık, vizyonu olan gençlerin dünya mutfaklarından geri kalmaması adına akademik eğitimlerini yapmalarını tavsiye ederim.
NETHABER: Mutlaka özel kişiler içinde yemekler pişirmişsinizdir, aklınızda olanlar?
Mustafa Gür: Rahmetli Turgut Özal 1992 yılında Malatya’da yemek verdim. Türkmenistan’da Abdullah Gül, Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan, Rahmetli Muhsin Yazıcıoğlu ve birçok siyaset ve sanat dünyasından ünlü yemeklerimizden tattı.
NETHABER: Geçmişte medyada hangi sıklıkla yer aldınız?
Mustafa Gür: TRT Avazda yemek programı yaptım. Malatyalı hemşerilerimiz bilir ER TV’de 2001-2002 yılında her çarşamba yemek programı düzenliyordum. Uluslararası boyutta yine TRT’de 1997 yılında özel bir otelin düzenlediği Malatya’nın yöresel yemek haftası vardı. Bir hafta boyunca Malatya’nın yöresel yemeklerini ulusal ve uluslararası tanıtma imkanımız olmuştu. Sadece medya da değil fuarlardan da davet aldım 1197 yılında TÜYAP fuarında davet aldım on yedinci oldum ama benim için önemliydi. Sonraki yıllarda her yıl düzenli olarak TÜYAP fuarında davet alıyorum.
NETHABER: Önümüzdeki süreçte tekrar uluslararası çalışmayı düşünüyor musunuz?
Mustafa Gür: Tabi orası nasip kısmet bilemeyiz. Her teklife açığız. Daha önce teklif geldi Türkmenistan’da yaklaşık on yedi yıl Türk mutfağını tanıttık. Bundan sonra teklif gelirse, seve seve Türk mutfağını tanıtmaya devam ederiz.
NETHABER: Mesleğe yönelmek isteyenlere neler tavsiye edersiniz?
Mustafa Gür: Aşçılık mesleği çok güzel, zevkli bir iş. Ekip çalışmasına önem versinler. Ustalarına saygı duysunlar. Severek mesleğini yapsınlar. İş yerini sıklıkla değiştirmesinler. Mesleğe yeni adım atanlara tavsiyem üç ay burada, beş ay başka yerde olmasınlar. Bir süre aynı yerde kendini geliştirsinler ama okulu ihmal etmesinler. Tabi teorik önemli eğitimde ama ağırlık pratik daha etkili ve güzel oluyor. Uygulamalı eğitim daha kalıcı oluyor. Çekirdekten yetişme dediğimiz mesela biz bulaşıktan başladık. Kademe kademe ilerledik.