Ülkemiz tecrübeli
Malatya İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, 'Yüksek din öğretimi kurumlarına yer verme açısından bakıldığında ülkemiz, Osmanlı son döneminden itibaren önemli bir tecrübeye sahiptir' dedi.
Turgut Özal Kongre ve Kültür Merkezi'nde uluslararası Yüksek Din Öğretimi Sempozyumu düzenlendi. İnönü Üniversitesi İlahiyat Fakültesi tarafından düzenlenen Uluslararası Yüksek Din Öğretimi Sempozyumu, İstiklal Marşı ve Kur’an-ı Kerim tilaveti ile başladı. Sempozyuma, Malatya Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Selim Pilten, İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci, İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karaman, Milli Eğitim Bakanlığı Din Öğretimi Genel Müdürü Nazif Yılmaz, Diyanet İşleri Başkanlığı Eğitim Hizmetleri Genel Müdürü Kadir Dinç ile yurt içi ve yurt dışından gelen akademisyen ve öğrenciler katıldı.
Akademik bir zemin niteliğinde
Açılış konuşması yapan İnönü Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Ahmet Kızılay, yüksek din öğretimi veren kurumların esas görevinin ulusal ve uluslararası düzeyde ihtiyaç duyulan dini bilgiye haiz insan kaynağının yetiştirilmesi olduğunu belirtti. Kızılay, yüksek din öğretimi veren kurumların her ülkenin kendi sosyal, kültürel, siyasi ve dini yapısı çerçevesinde geliştiğini vurgulayarak, “Bu kurumlar aynı zamanda topluma istikamet tayin edebilecek görüş ve kanaatlerin teşekkül ettiği akademik bir zemin niteliğindedir. Bu özelliği ile bu kurumlar birey ve toplumunun, dinle kuracağı bağın şekillenmesinde belirleyici bir role sahiptir. Yüksek din öğretimi kurumları her ülkenin kendi sosyal, kültürel, siyasi ve dini yapısı çerçevesinde teşekkül etmektedir. Modern üniversite sistemi içerisinde yüksek din öğretimi kurumlarına yer verme açısından bakıldığında ülkemiz, Osmanlı son döneminden itibaren önemli bir tecrübeye sahiptir. Cumhuriyet’in ilanından sonra kurulan Darülfünun içerisinde yer verilen ilahiyat fakültesi ile başlayan bu tecrübe, kesintiye uğrasa da dini hayatın değişim ve dinamiklerin tesiri altında şekillenerek günümüze kadar gelmiştir. Yüksek din öğretiminin hayati rol ve işlevi, onun çok geniş perspektiften incelenmesini, tartışılmasını ve sonuçların paylaşılmasını gerektirmektedir” dedi.
Oldukça hareketli bir süreç yaşanmakta
Rektör Kızılay, sempozyuma farklı ülkelerden katılımcıların katkı sunmasının Türkiye’nin ve Müslüman toplumların yüksek din öğretimi tecrübesi üzerine çok sesli bir müzakere ortamı oluşturacağını ifade etti. Kızılay, yüksek din öğretimi kurumlarının müfredatlarının toplumun güncel dini problemlerine ne kadar çözüm üreteceğinin önemini belirtti. Kızılay, “Bilindiği üzere ülkemizde yüksek din öğretimi, son yıllarda oldukça hareketli bir süreç yaşanmaktadır. Fakülte, öğrenci ve öğretim elemanlarının sayılarının hızla artması, farklı biçimler altında aynı programa sahip yeni fakültelerin açılması, istihdam odaklı program geliştirme çabaları ve kalite standartlarının oluşturulmasına yönelik çalışmalar bunun göstergesidir. Yine ilahiyat lisans tamamlama programına, sınavsız geçiş, açık öğretim sistemi içerisinde ilahiyat lisans programının açılma talepleri bu alandaki en güncel tartışmaları oluşturmaktadır. Gelinen noktada yüksek din öğretimi konusunda Türkiye’nin tarihi tecrübeleri, bugünkü durumu ve geleceği hesaba katarak, tepkisellik ve mevcudu koruma refleksini aşan esaslı bir durum değerlendirilmesi yapılması gerekliliğini arz etmektedir. Özellikle bu kurumlarda ilmi geleneği ve akademik teamüllerin ne kadar oluşturulabildiği müfredatlarının, toplumun karşı karşıya kaldığı güncel dini problemlere ne kadar çözümler sunabildiği önem arz etmektedir. Güncel ve sosyal konularla ilgili akademik çalışmaların ne düzeyde yapılabildiği, yetiştirdiği insan profilinin farklı istihdam alanlarının gerektirdiği yeterliliklere ne kadar sahip olabildiği gibi ilgili pek çok başlıkta bilimsel ve gerçekçi bir analize ihtiyaç vardır. 8 farklı ülkeden 120 katılımcıyla gerçekleştirilecek olan bu sempozyumda iki panel düzenlenecek ve 95 bildiri sunulacaktır. Böylece farklı ülkelerden katılımcılarla Türkiye’nin ve Müslüman toplumların yüksek din öğretimi tecrübesi üzerine çok sesli bir müzakere ortamı oluşturulacaktır” ifadelerine yer verdi. Rektör Kızılay son olarak, sempozyumun yüksek din öğretimine ilişkin meselelerin çözümüne katkı sağlamasını diledi ve katılımcılara teşekkür etti.
1959 yılında Yüksek İslam Enstitüleri açıldı
İlahiyat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Fikret Karaman ise, Cumhuriyet’in ilk ilahiyat fakültesi olan Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi’nin ihtiyacı karşılayamaması neticesinde 1959 yılında Yüksek İslam Enstitülerinin açıldığını belirtti. Yalova Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Suat Cebeci de, sempozyumun yüksek din öğretimi mensuplarının gelecek perspektifine katkı sunacağını düşündüğünü ifade ederek, “Türkiye’deki yüksek din öğretimi mensuplarının özellikle gelecek perspektifine katkı sunması ülkemiz açısından çok önemlidir. Böyle bir toplantıda bizleri bir araya getiren ve toplayan öncelikle sayın rektörümüze ve dekanımıza teşekkürlerimi arz ediyorum. Bilgi ve birikimleriyle bu toplantıya katkı sunacak ve ülkemizdeki yüksek din öğretimini daha ileri düzeye taşımak konusunda emek verici yıllar diliyorum. Bütün hocalarımıza teşekkür ediyorum. Toplantının hayırlı ve bereketli geçmesini ülkemize, milletimize hayırlı sonuçlar üretmesini diliyorum ”ifadelerini kullandı. Açılış konuşmalarının ardından “Geçmişten Günümüze Türkiye’nin Yüksek Din Öğretimi Tecrübesi” ve “Yüksek Din Öğretimi Mezunlarının İstihdamı ve Sorunları” adlı paneller düzenlendi.