Türk erkekleri, kanserde dünya birincisi
Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Güven Olgaç, Türk erkeklerinin akciğer kanseri görülme sıklığında dünya birincisi olduğunu söyledi.
VM Medical Park Samsun Hastanesi Göğüs Cerrahisi Uzmanı Prof. Dr. Güven Olgaç, akciğer kanseri hakkında bilgilendirmelerde bulundu. Dünya Sağlık Örgütü’nün verilerine göre akciğer kanserinin dünya çapında hem erkeklerde hem de kadınlarda kansere bağlı ölümlerin en önde gelen nedeni olduğunu ifade eden Prof. Dr. Güven Olgaç, “2020 yılı istatistiklerine göre ülkemiz, dünyada akciğer kanseri görülme sıklığı açısından erkeklerde 1’inci, her iki cinste ise 5‘inci sıradadır. Akciğer kanserinden ölüm hızı sıralamasında Türkiye, tüm dünya ülkeleri arasında ne yazık ki 4’üncü sıradadır” dedi.
Akciğer kanserinde risk faktörlerini anlatan Prof. Dr. Olgaç, “Akciğer kanseri için en büyük risk faktörü sigara içimidir ve tüm olguların yüzde 85’i sigara içicilerdir. Daha az bilinen diğer risk faktörleri ise radon, asbest, arsenik, berilyum ve uranyum gibi çevresel maruziyetler ve genetik eğilimdir. Akciğer kanseri riski ayrıca yaş, ailede akciğer kanseri veya vücudun başka bir yerinde kanser öyküsü, göğüs bölgesine uygulanan radyasyon, hava kirliliği ve kronik obstrüktif akciğer hastalığı (KOAH) gibi akciğer hastalıklarıyla da artabilir. Her dört kanser ölümünün birinin akciğer kanserine bağlı ve hastalığın ileri evrelerinde etkin tedavi seçeneklerinin çok kısıtlı olduğu göz önünde tutulduğunda, uzun süreli ve hastalıksız sağ kalım elde etmenin tek yolu hastalığın eken evrede yakalanmasıdır” diye konuştu.
Erken teşhis için kabul edilmiş en başarılı tanı yönteminin düşük doz radyasyona maruz kalınarak yapılan bilgisayarlı tomografi taraması olduğunu ve dünya çapında bu kanserden ölümlerin azaltılması açısından bu tarama yönteminin daha yaygın hale getirilmesinin son derece önemli olduğunun altını çizen Prof. Dr. Olgaç, “Bu teste en uygun olanlar, halen sigara içen veya daha önce uzun süreli sigara içme geçmişi olan 50 yaş ve üzeri kişilerdir. Kalıcı veya giderek kötüleşen ve bazen kanlı balgamın eşlik ettiği öksürük, göğüs veya sırt ağrısı, nefes darlığı, hırıltılı solunum ve anlamsız kilo kaybıdır. Eğer bu belirtilerden bir veya birkaçından yakınıyorsanız, vakit geçirmeden bir sağlık kuruluşuna başvurmalısınız ve en azından bir akciğer filmi çektirmelisiniz” şeklinde konuştu.
Akciğer kanseri şüphesi olan hastaların ayrıntılı bir teşhis sürecinden de geçmesi gerektiğini vurgulayan Prof. Dr. Olgaç, bu amaçla akciğer röntgeni, Bilgisayarlı Tomografi (BT), Manyetik Rezonans (MR), Pozitron Emisyon Tomografisi (PET), bronkoskopi ve iğne biyopsi yöntemlerinden yararlanıldığını da ekledi.
Akciğer kanseri tedavisinin, her hastanın performans durumuna ve hastalığın hangi evrede yakalanmış olduğuna göre değiştiğini ve bu yüzden tedavi şeklinin kişiye özel olarak belirlenmesi gerektiğini belirten Prof. Dr. Olgaç, şunları söyledi:
“Erken tespit edilmiş ve hatta dikkatlice seçilmiş bazı ileri evre akciğer kanserli hastalarında, uzun bir yaşam süresi sağlayan en etkili tedavi yöntemi, ameliyat ile kanserli akciğer dokusunun çıkarılmasıdır. Kemoterapi, radyoterapi ve son zamanlarda çeşitliliği hızla artan hedefe yönelik akıllı ilaç tedavileri gibi diğer tedavi seçenekleri ise bazen tek başına, çoğu kez de cerrahi tedaviye ek olarak uygulanmaktadır.”