Tahıl sorunu çözülecek mi?
Bu ziyaret şüphe yok ki Tahıl Koridoru Anlaşması'nın canlandırılmasına odaklanmakla kalmayacak. Eylül ayında, Ukrayna-Rusya savaşının bitirilmesine yönelik Türkiye'nin ivme kazandıracağı anlaşılan diplomatik çabaların ilk halkasını da teşkil edecek.
Gazeteci Mehmet A. Kancı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan'ın bugün gerçekleştireceği Ukrayna ziyaretini, ziyaretin amaçlarını, Tahıl Koridoru Anlaşması'na ve Ukrayna-Rusya savaşına etkilerini kaleme aldı.
Dışişleri Bakanı Hakan Fidan, bugün 25 Ağustos itibarıyla bölgemizdeki göç, gıda, enerji ve güvenlik krizleri döngülerine karşı çözüm üretmeye yönelik yurt dışı temaslarına bir yenisini ekliyor. Fidan'ın kapsamlı görüşmeler gerçekleştirdiği Irak'tan sonraki durağı, Ukrayna olacak. Henüz tarihi belli olmamakla beraber Ukrayna’daki temasların sonuçları, Rusya’ya yapılacak bir ziyareti kaçınılmaz kılabilir.
Türkiye'nin dış politika hedefleri
Fidan’ın Ukrayna ziyaretine dair beklentileri değerlendirirken, 7 Ağustos 2023’te 14. Büyükelçiler Konferansı’nın açılışı vesilesiyle yaptığı konuşmada dile getirdiği iki hususun üzerinde durmakta fayda var. Bunlardan ilki Türk diplomasisinin kazandığı vizyonla “sistem kurucu” pozisyona ulaşması, ikincisi ise küresel ve bölgesel refahın geliştirilmesi adına, Türk dış politikasının gelecek dönemde ekonomik hedefleri destekleyecek şekilde planlanıp yürütülecek olmasıdır. Tahıl Koridoru Anlaşması, küresel itibarı zayıflayan Birleşmiş Milletlerin (BM) elinin güçlendirilmesi istikametinde, uluslararası düzeydeki bir krizin çözülmesi ve Karadeniz’in güvenliğinin temini anlamında bir “sistem kurulabilmesi” anlamında parlak bir örnek olarak kayıtlara geçti.
Dışişleri Bakanı Fidan’ın 23 Temmuz’da Roma’da düzenlenen Uluslararası Kalkınma Göç Konferansı'na iştirakiyle ardından bu hafta Irak’a Kalkınma Yolu Projesi odaklı düzenlediği ziyaretini de Ukrayna’da gerçekleşecek temaslardan ayrı düşünmek mümkün değil. Hem doğu-batı hem kuzey-güney ekseninde göç, gıda, tedarik, enerji krizlerinin akış ve etkileşim yolu üzerinde yer alan Türkiye, öncelikle bölgesel istikrarı artırmaya, bunun yanı sıra komşularının krizlere karşı direnç kazanmalarını sağlayacak işbirliklerine odaklandı. Türk dış politikası bugün refahın tüm coğrafi eksenlerde daha eşit dağıldığı, düzensiz göçün sınırlardaki askeri önlemlerden ziyade ekonomik tedbirlerle minimize edildiği bir bölgesel işbirliği arayışı içinde.
Tahıl Koridoru Anlaşması sorunu
17 Temmuz'da akamete uğrayan Tahıl Koridoru Anlaşması'nın yeniden hayata döndürülmesi de bu işbirliği ikliminin canlandırılması bakımından hayati öneme sahip. 22 Temmuz 2022’de imzalanan anlaşmanın yürürlüğü, Rusya’nın yararına olan maddelerin işletilmemesi gerekçesiyle son bulmuştu. Ancak Rusya, ürettiği tahılı ve suni gübreyi ihtiyaç duyan Afrika ülkelerine göndermekte kararlıyken Amerika Birleşik Devletleri (ABD) de Batı Avrupa’daki müttefiklerine Ukrayna tahılını ulaştırabilmenin yollarını arıyor. Hatta Wall Street Journal gazetesinin iddiasına göre, ABD Tuna Nehri'yle Karadeniz’in buluştuğu noktadaki Ukrayna limanları üzerinden tahıl sevkiyatını nehir yoluyla devam ettirecek bir formül üzerinde çalışıyor. [1] Küresel gıda krizi ve eş zamanlı olarak bu krize bağlı enflasyon artışıyla mücadele için tüm tarafların çözüm arayışı, Dışişleri Bakanı Hakan Fidan’ın Ukrayna ziyaretine hayati bir anlam yüklüyor.
Ziyaretin gündemi
Bu ziyaret şüphe yok ki yalnızca Tahıl Koridoru Anlaşması'nın canlandırılmasına odaklanmakla kalmayacak. Eylül ayında, Ukrayna-Rusya savaşının bitirilmesine yönelik Türkiye’nin ivme kazandıracağı anlaşılan diplomatik çabaların ilk halkasını da teşkil edecek. Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın eylül ayında Hindistan’daki G-20 Zirvesi'yle New York’taki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu açılışındaki ikili temaslarının gündemini büyük ölçüde savaşı durdurmak için neler yapılabileceğine dair arayışlar oluşturacak. Cumhurbaşkanı Erdoğan, Dışişleri Bakanı Fidan’ın Moskova’ya yapması planlanan ziyaretin, Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin'le gerçekleştireceği yüz yüze görüşmenin organizasyonu açısından da önem taşıdığını ifade etmişti. “Bu yoğunlukta fırsat bulursak Sayın Putin'le bir araya gelip konuşacağız.” diyen Erdoğan, “Bu işin yüz yüze olması büyük önem arz ediyor ve bu şekilde neticeyi almak çok daha isabetli olacaktır.” sözleriyle de Dışişleri Bakanı Fidan’ın temaslarıyla gözetilen hedeflerin öneminin altını çizmişti.
Ziyaretin zamanlaması bir başka açıdan da önem taşıyor. 4 Haziran’da başladığı varsayılan Ukrayna karşı saldırısı Rus ordusuna ve başkent Moskova’ya hatırı sayılı ölçüde zarar verse dahi, karadaki çarpışmalarda Batılı müttefiklerin beklediği başarıdan hala eser yok. Zaporijya başta olmak üzere Rus savunma hatları aşılabilmiş değil. Dahası her ne kadar ABD her hafta yeni bir askeri yardım paketi açıklasa da NATO ittifakı üyelerin kahir ekseriyetinin Ukrayna’ya sağlayabileceği silah ve mühimmat kaynağının sonuna ulaşıldığı anlaşılıyor. F-16 uçakları, ki onların da savaşın devam etmesi halinde 2024 yılından önce muharebe alanına yetişmeleri mümkün değil, muhtemelen Avrupa ülkelerinin Ukrayna’ya sağlayabilecekleri son avantaj olacak.
İşte tam da bu ortamda, son 2 haftadır, ABD Merkezi Haber Alma Teşkilatıyla (CIA) İngiltere istihbarat servislerinden medyaya “Ukrayna karşı saldırısına dair çok büyük beklentiler içine girilmemesi, savaşın çözümü için diplomatik yolların zorlanması” gerektiğine dair haber ve bilgilerin sızdırıldığını görüyoruz. CIA Direktörü William Burns’ün Rusya ve Çin'den mevkidaşlarıyla barış arayışı çerçevesinde zemin yokladığı, ABD Dışişleri Bakanı Anthony Blinken’ı Ukrayna karşı saldırısının başarısızlığı konusunda uyardığı haberleri de yine uluslararası basına yansıyor. [2] Kiev cephesinden yetkililer ve Ukrayna Devlet Başkanı Volodimir Zelenskiy ise karşı saldırının başarısızlığı yönündeki haberlere sert tepki gösterseler de sahadaki gerçeklerle gün geçtikçe azalan insan ve mühimmat kaynağının yarattığı baskı 2024 yılında savaşı sürdürmelerini imkansız hale getirebilir. Dışişleri Bakanı Fidan’ın ziyareti, zamanlaması itibarıyla Ukrayna yönetiminin önüne kimi matematik gerçeklerin konması açısından da müspet bir fırsat yaratabilir.
Fidan’ın Ukrayna ziyareti, Güney Afrika Cumhuriyeti’ndeki BRICS Zirvesi’ni takiben, eylül ayındaki G-20 Zirvesi ve Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nun açılışıyla ivme kazanacağı anlaşılan küresel jeopolitik trafiğin kavşak noktasında kritik bir zamanlamaya tekabül ediyor. Dışişleri Bakanı Fidan’ın 2023 yılının ikinci yarısında başlayan diplomasi maratonu, küresel toplumun giderek karmaşıklaşan ve uzayan çatışmalarına barışçıl çözümler arayıp üreterek Türkiye Yüzyılı'nın damgasını diplomasi sahasına da vurmaya aday.