Soykırıma sessiz kalma

Malatya İnönü Üniversitesi'nde bir araya gelen öğrenci toplulukları, Çin'in Sincan Uygur Özerk Bölgesi'ne yönelik politikalarına tepki gösterildi. Öğrenci grubu adına açıklama yapan Avukat Cahit Güneş, dünyanın Doğu Türkistan'da yaşanan soykırıma karşı sessiz kalarak soykırım yokmuş gibi davrandığını söyledi.

Soykırıma sessiz kalma

Malatya Genç İHH öncülüğünde İnönü Üniversitesi öğrenci toplulukları, Cuma namazı çıkışında İnönü Üniversitesi Mediko önünde toplanarak,  Çin'in Doğu Türkistan'a karşı işlediği soykırıma tepki gösterilerek, basın açıklaması gerçekleştirildi. 

Kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz

Öğrenci gurubu adına açıklama yapan Avukat Cahit Güneş, Çin hükümetinin 2017 yılından toplama kamplarında, 1 ila 3 milyon kişiyi zorla alıkoyduğunu belirtti. Doğu Türkistan'daki hak ihlalleri adım adım soykırıma gittiğini ifade eden Güneş, “İslam inancına mensup insanları, ırkçı bir yaklaşımla topyekûn ortadan kaldırmayı hedefleyen Çin’in, soykırım içeren uygulamalarından vazgeçmesi adına bir kanaat oluşturmayı hedefliyoruz! Ülkesi Bosna’da nice soykırımlara şahitlik eden rahmetli Aliya İzzetbegoviç “Unutulan soykırım tekrarlanır.” diyor. Hiçbir soykırım elbette unutulmasın ve insanlık ailesi bir daha asla soykırımlarla yüz yüze kalmasın duasıyla Çin’in bu zulmüne karşı; ulusal ve uluslararası kamuoyunu farkındalığa çağırıyoruz! Doğu Türkistan, bir etnik gruba karşı girişilmiş en yaygın ve sistematik baskı rejimlerinden birine sahne olmakta! 2016 yılından bu yana 1 ila 3 milyon Uygur, toplama kamplarıyla hürriyetlerinden yoksun bırakıldı, işçi kölelere dönüştürüldü ve kısırlaştırma programlarının hedefi oldu. Uygurlar bugün en temel insani hakları ellerinden alınmış bir halk olarak kitlesel bir cezalandırma ile karşı karşıya bulunmaktadır. Çin’in Uygur bölgesinde uyguladığı terörle savaş ve güvenlik merkezli politikaları Uygur toplumunu kültürel kimliklerinden, dini inançlarından sıyrılmış ve “terbiye edilmiş” makul vatandaşlar haline getirecek, kitlesel bir sosyal mühendislik projesi olarak görülmelidir. Bugün geldiğimiz noktada, Uygur bölgesinde, Uygurca tüm eğitim kurumlarından kaldırılmış, din eğitimi ve öğretimi yasaklanmış, Kur’an-ı Kerim dahil dini kitapları bulundurmak ve okumak, ibadet etmek, sakal bırakmak, başörtü, uzun etek gibi dini kisveler kullanmak yasaklanmıştır. Şimdi bir de bu zulümlere Çin hükümetinin irrasyonel “Sıfır Kovid” nedeniyle eve kapatılma zorunluluğu eklendi! Evlerin kapıları kaynak makineleriyle kapatılmakta, insanların en temel ihtiyaçlarını gidermek için dahi dışarı çıkmalarına müsaade edilmemektedir! En son yaşanan elim yangın faciası ve Çinli görevlilerin bu faciaya seyirci kalmaları bir kez daha göstermiştir ki, Çin Komünist Partisi ve yönetimi, zalim ve katildir!” dedi. 

Doğu Türkistan halkı için haykıralım

Katliamların son bulması adına Dünya’ya çağrıda bulunan Güneş, “Çin, Doğu Türkistan’daki uygulamalarından açıkça anlaşıldığı üzere, Han milletinin üstünlüğüne dayanan ırkçı bir devlettir! Doğu Türkistan’da Uygur, Kazak, Kırgız olmak bugün âdeta “suç telakki edilmekte” ve insanlar peşinen “düşman ve terörist” olarak yaftalanmaktadır!  Öncelikle Çin’in bu tutumdan derhal vazgeçmesi gerektiğini ilkesel olarak hem uluslararası toplumun hem de kamuoyunun kabul etmesi gerekmektedir! Doğu Türkistan’da kurulan ve Uygur, Kazak, Kırgız ve diğer azınlık gruplarının evlerinin içine kadar takip edilmesini sağlayan yüksek teknoloji ürünü takip ve gözetleme sistemleri derhâl kaldırılmalı; sokak sokak, cadde cadde, ev ev bu uygulamaları yapan 1.400’ü aşkın güvenlik şirketi bölgeden çekilmelidir. Çin, Dünya Sağlık Örgütü’nü ve bağımsız sağlık kurumlarını derhâl kamplara davet etmelidir. Birleşmiş Milletler, Çin’in insan haklarını ayaklar altına alan toplama kamplarını, vahşetini derhâl durduracak sahici adımlar atmalıdır! Çin’in veto engelini aşabilecek önlemler getirilmelidir! Toplama kampları utancından kurtuluncaya kadar tüm ülkeler Çin ile siyasi, ticari ve askerî bağlarını koparmalıdır. Çin’in en büyük ticari ortağı İslam dünyasıdır! Bu çerçevede, ekonomik yaptırım mekanizmalarının etkinliği göz ardı edilmemelidir! Bu bir öz eleştiri: İslam dünyası ve medya kuruluşları Doğu Türkistan’daki hak ihlallerini yok görmekten vazgeçmeli ve bu konuya daha çok ilgili göstermelidir! Doğu Türkistan konusunda İslam dünyasının çatı kuruluşu olan İslam İşbirliği Teşkilatı âdeta yok hükmündedir! İslam İşbirliği Teşkilatı kuruluş misyonunu deruhte etmelidir. Zira Teşkilat’ın mevcut tutumu Çin’i daha da cesaretlendirmektedir. Bugün burada, Çin zulmüne karşı tek ses olmak için uluslararası kamuoyuna haykırdığımız gibi gelin hepimiz kendi içimize de haykıralım” diye konuştu. 

Soykırım yokmuş gibi davranmayın

Katliam yapıldığına yönelik çağrısını yineleyen Güneş, “Doğu Türkistan’ı ne kadar tanıyoruz, bilincimiz hangi seviyede, Doğu Türkistan’ın coğrafi yapısından, yakın ve geçmiş tarihinden haberdar mıyız? Bugün orada Çin Kominist Partisinin dini, siyasi ve ekonomik sebeplerle soykırımına maruz kalan kardeşlerimizin yaşadıklarını anlayabiliyor muyuz? Yoksa sadece anlık duygu ve heyecanlardan sonra sanki Doğu Türkistan’da sistematik soykırım yokmuş gibi sanki onlar kardeşlerimiz değilmiş gibi sanki zulüm eninde sonunda bizi de bulmayacakmış gibi mi davranıyoruz. Unutmayalım ki Doğu Türkistan meselesi sadece bir basın toplantısına sığdırılacak ya da sadece yöneticilere havale edilecek bir mesele olmayıp bunun çok ötesindedir. Bu meseleyi baştan savruk yaşamayacağız, derdimiz bize kim olduğumuzu gösterir. Doğu Türkistan’daki kardeşlerimiz, bizden SES beklemekte. Bu meseleyi hayatımızın her anına taşımakla, okumakla, anlamakla, anlatmakla ve çalışmakla her birimiz mesulüz. Son olarak belirtmek isteriz ki; Dün olduğu gibi, bugün ve yarın da her türlü hak ihlaline karşı mücadeleden asla vazgeçmeyeceğiz ve mazlumların yanında kalmaya devam edeceğiz! Çünkü bizler inanıyoruz ki Herhangi bir yerdeki adaletsizlik, her yerdeki adalete yönelik bir tehdittir” ifadelerine yer verdi.