Sosyal medyada güvenli dönem
Dezenformasyonla mücadele yasası ile birlikte 'sosyal medyada güvenli dönem' başlıyor.
Türkiye’de anlık olarak en fazla kişiye ulaşabilme gücüne sahip olan sosyal medya şirketleri kimlerin denetiminde?
Bu denetimsizlik “internetin anonim” olduğu iddiasına dayanıyor. Ancak gerçekte böyle olup olmadığı konusunda tereddütler var. Bir siber saldırıda Whatsapp çöktüğünde biz firmanın yaptığı şu açıklama ile yetinmek zorunda kaldık: “Verileriniz güvende, merak etmeyin”.
Bunun dışında bir teyit veya doğrulama mekanizması henüz yok. İşte bu şirketler denetimsizlik zemininden düşüncelerini yayıyor. Bunu gören devletler ve özellikle Avrupa Birliği, bu konuda kişisel veriler disiplinin uygulama ve firmalar verileri ülke dışına taşımamaları için önlemler alma yoluna gitti. Ülkemizdeki düzenlemeleri de bu kapsamda değerlendirmek mümkün.
Dünyanın her yerinde ve hemen her dilinde yayın yapıp o ülkelerde temsilcisi olmayan şirketler, sosyal medya şirketleridir.
Buradaki en büyük sorun, devletlerin muhatap alabileceği, bilgi isteyebileceği bir yapının kendi ülkesinde olmaması. Böyle olunca “denetlenemez” bir yapı karşımıza çıkıyor.
Denetlenemeyen bir sistem güvenli değildir. 2022 yılında İrlanda Veri Koruma Komisyonu, Avrupa’daki muhataplarına Facebook ve Instagram’ın sahibi META’nın Avrupa’dan Amerika Birleşik Devletleri’ne (ABD) kullanıcı verilerini göndermesini engelleyeceği uyarısında bulundu.
Komisyon, META’nın büyük miktarda veriyi ABD’ye aktarmasını engellemek için sert kararlar almaktan kaçınmayacağını duyurdu. META’nın Avrupa Ofisi İrlanda’da bulunuyor. Bu nedenle buradaki otoritelerin aldığı kararlara uymak zorunluluğu var. Kısaca nerede ofis veya şube varsa veriler ile ilgili hesap sormak mümkün oluyor, aksi halde böyle bir imkân bulunmuyor.
Meseleye sadece kişisel verilerin güvenliği açısından bakmayalım. Tüm veriler açısından risk taşımaktadır. Veri, işlenmemiş bilgi demektir
İnsanların yatkınlığı, toplumdaki tercihler, bir bölgedeki insanların internette aradığı kelimelerin yoğunluğu bunlar istihbarat amaçlı kullanıma uygundur.
Bir kimsenin terör propagandası içeren paylaşımlarının dolaşıma sorunsuz bir biçimde sokulması; bu mecraların propaganda, adam devşirme alanına dönüşmesi, manipülasyona zemin hazırlayan girişimlerin topluma sosyal medya aracılığı ile sevk edilmesi mümkündür. Bunların tümü ve daha fazlası toplumsal huzur ve milli güvenlik için sorun teşkil etmektedir.
Zira toplumsal barışı tehdit eden içeriklerin derhal kaldırılması, toplumu manipüle eden içeriklerin tespiti ve hızlı biçimde engellenmesi için Türkiye’de yerleşik bir muhatabın olması önemlidir.
Sosyal medyaya ilişkin tasarlanan yasal düzenlemeler algı operasyonlarına karşı bütünsel bir mücadele konsepti ile yaklaşmaktadır.
Düzenleme; hukuk devleti, temel haklar ve düşünce özgürlüğü temel alınarak tasarlanmıştır.
Düzenlemenin temel odağı, kamu düzenini, genel sağlığı ve milli güvenliği tehdit eden dezenformasyon ile bağlantılı algı operasyonları ile mücadele etmeyi amaçlamıştır. Bunların dışında suç olan “çocuk istismarı”, “kadına karşı şiddet”, “intihara teşvik” vb. konularda da bir çerçeve mevcuttur.
Elbette ki algı operasyonları tamamen bitmeyecektir. Ancak bu yasal düzenleme ile daha etkin ve hukuka uygun mücadele mümkün olabilecektir
Sosyal medya hayatımıza ilk girdiğinde bu alanda herhangi bir denetim mekanizması yoktu.
İsteyen istediğini dile getirebilirdi ancak bir denetim veya tespiti bulunmuyordu. Sonradan hayata geçirilen düzenlemeler ile sosyal medya biraz daha denetim altına alındı. Hatta son düzenlemeler ile Türkiye’de temsilci bulundurma şartı getirildi.
Ancak atanan temsilciler Türk vatandaşı değildi ve Türkiye’de ikamet etme mecburiyeti bulunmuyordu. Dolayısıyla tebligat ve bildirimler yurt dışındaki adreslere yapılıyordu. Son yasa tasarısı ile bu boşluk “T.C. Vatandaşı ve Türkiye’de ye…