Sistem adil değil

Saadet Partisi (SP) Malatya İl Kadın Kolları Başkanı Sevde Yaman, Kapitalist-emperyalist yapının dayattığı 'kıt kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçların giderilmesi' şeklindeki İktisat tanımını kökten ret ettiklerini belirterek, bu tanımın dünyada emperyalizm tarafından her türlü adaletsizliğin meşrulaştırılmasının temel araçlarından biri olduğunu ifade etti.

Sistem adil değil

Saadet Partisi (SP) Malatya İl Kadın Kolları, Dünya Gıda Günü Dolayısıyla bir araya gelerek basın açıklaması yaptı. Kadın Kolları İl başkanı Sevde Yaman, İl Müfettişi Nermin Sarıbaş ve beraberindeki diğer Yönetim Kurulu Üyeleriyle birlikte partisinin Malatya İl Başkanlığında Dünya Gıda Günü dolayısıyla yaşanan gıda sorunlarına dikkat çekildi. Kadın Kolları Başkanı Sevde Yaman, Kapitalist-emperyalist yapının dayattığı “kıt kaynaklarla, sınırsız ihtiyaçların giderilmesi” şeklindeki İktisat tanımını kökten ret ettiklerini belirterek, bu tanımın dünyada emperyalizm tarafından her türlü adaletsizliğin meşrulaştırılmasının temel araçlarından biri olduğunu ifade etti. Yaman, “Ne kaynaklar kıt, nede insan ihtiyaçları sınırsız olduğu yalanını asla kabul etmiyoruz” dedi. Yaman, “BM Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) de doğum günü olan 16 Ekim 1945 kamuoyunun bilinçlendirilmesi, gıda kayıp ve israflarının azaltılması ve gıda güvenliğinin sağlanması açısından farkındalık sağlamak hedefiyle her yıl dünya gıda günü olarak değerlendirilmekte. Bireylerin farkındalığı elbette önemli fakat yine tekrar ediyoruz, konunun uluslararası şirketler ve devletler bazında adalet temelli olarak ele alınmasını sağlayacak bir otorite ve yaptırım mekanizması ancak, sorunun anlamlı bir şekilde çözüme kavuşmasına etki edebilir” diye konuştu.

Tüketim ve dağıtım sistemi adil değil

Adil olmayan dağıtım ve tüketim sisteminin en büyük sorun olduğunu ifade eden Yaman, “Yaşanan mali krizler, savaşlar ve politik nedenler sorunu sistematik bir şekilde derinleştirmektedir. Aslında dünya gıda üretim potansiyelinin tüm insanları besleyebilecek düzeyde olmasına karşın, adil olmayan dağıtım ve tüketim sistemi tekrar ediyoruz, sorunun en önemli parçasıdır. Ülkemizde yıllardan beri var olan yetersiz ve dengesiz beslenme sorununu adaletsiz gelir dağılımı temelinde gün geçtikçe derinleşmekte. Ülkemiz nüfusunun yarısının yoksulluk sınırı altında, 1 milyondan fazla yurttaşımızın da açlık sınırı altında yaşadığı göz önüne alınırsa, açlık ve yetersiz beslenmeyi millet olarak ne kadar derinden yaşadığımız ortaya çıkacaktır. Ayrıca bir toplumun gelişmişlik seviyesi fertlerinin tükettiği hayvansal gıdaların miktarı ile doğru orantılıdır. Ülkemizde tüketilen et, balık, süt, yumurta gibi değerli protein kaynakları miktarının gelişmiş ülke verileri ile karşılaştırıldığında çok geride olduğu görülecektir. İstatistiklerde ABD’de yıllık kişi başı et tüketiminin 116.7 kilogram, Arjantin’de 99.5 kilogram, Avustralya’da 93.9 kilogram iken Türkiye’de yalnızca 18.6 kilogram olduğu görülmekte. Ülkemiz geniş coğrafyası, iklim özellikleri ve üç tarafını çevreleyen denizleri ile hayvansal üretim açısından önemli bir potansiyele sahip olmasına rağmen, yanlış tercihle uygulanan tarım politikaları nedeniyle hayvansal üretim geliştirilememektedir. Bunun sonucu insanlarımız dengeli beslenme için gerekli düzeyde hayvansal proteine ulaşamamaktadır.  Dünyada yaşanan bu kadar büyük açlık tehlikesine rağmen ülke potansiyelinin değerlendirilerek hayvansal üretimin arttırılmaması bunun yerine, hayvansal protein açığının ithalat yolu ile karşılanmasının, ileride çok daha büyük açlık sorunlarını beraberinde getireceğini söylemek için büyük araştırmalara gerek yoktur” şeklinde konuştu.