Sahipsizlik Malatya'nın ikinci depremi oldu
Demokratik Eğitimciler Sendikası(DES) Malatya Şube Başkanı Veysel Fırat, Malatya'nın 6 Şubat depremlerinden en çok hasar alan illerden biri olduğunu vurgulayarak, sahipsizlikle de Malatya'nın ikinci bir depremi yaşamış olduğunu söyledi.
Altı Şubat depremlerinde büyük yıkımların gerçekleştiği Malatya'nın yaşadığı sorunlara değinen Demokratik Eğitimciler Sendikası(DES) Malatya Şube Başkanı Veysel Fırat, yazılı açıklamada bulundu. Şehrin sahipsiz kaldığını ve sorunların Ankara'ya aktarılmadığını öne süren Fırat, "Şehrimiz yaşanmaz hale geldi. Malatya maalesef depremden sonra sahipsizlikle de ikinci bir depremi yaşamış oldu" dedi. Fırat, yaptığı açıklamada şehri yönetenlerin kendilerini başarılı göstermek için sorunları gizlediğini öne sürdü.
Malatya halkı yöneticilerle mücadele ediyor
Malatya'nın Altı Şubat depreminden en çok etkilenen 4 ilden biri olduğunu hatırlatan Fırat, "Maalesef depremden sonra sahipsizlikle de ikinci bir depremi yaşamış oldu. Can kaybımız Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş’taki gibi fazla olmadı ama şehrimiz diğer üç il gibi yaşanmaz hale geldi. Depremin yıkamadığı ancak bizim yıkmak zorunda olduğumuz binaların sayısı depremde yıkılan binalardan 3 kat fazla olması Malatyalıların yaşam kalitesini diplere düşürdü. Yıkım ve moloz taşıma işi şehrin trafiğinden tutunda sokakların çamuruna, havasının kirliliğine kadar her şeyine sirayet ederken bu sirayeti ülke geneline anlatamayan bir yönetici topluluğuyla da Malatya halkı mücadele eder oldu" dedi.
Bizi anlatacak olanlar sorunları örttüler
Malatya’nın sorunlarının merkezi yönetime ve ülke geneline olduğu gibi anlatılmayıp sorunların az gösterilmeye çalışıldığını vurgulayan Fırat, "Bizim yöneticilerimiz kendilerini başarılı olduklarını göstermeye çalıştılar. Depremden sonraki yaşam mücadelesi merkezi yönetimin desteğiyle ayakta durdu ama bizim ileri gelenlerimiz yani bizi anlatacak olanlar yapamadılar. Malatya’daki sorunları az gösterip olan sorunları da kendi imkânlarımızla çözüldüğünü göstererek üstünü örterek kendilerinin başarılı göstermeye çalıştılar sanki" ifadelerini kullandı.
Malatyalı bunun acısını çekiyor
Yetkililerin suskun olduğunu belirten Fırat, "Malatya hakkında söz söyleme erkine sahip kişilerin yani milletvekillerinin, valinin, belediye başkanlarının il idare kurulu üyelerinin ayrı ayrı sorumluluklarını yerine getirmediklerini anlıyoruz. Bu saydığım makamlar Malatya’nın eksikliğini Ankara’dan saklayarak, ya da giderildi diyerek Ankara nezdinde kendilerini başarılı gösterme çabalarındalar mı? Cevabı düşündürücü ama sonuçta Malatya şehri ve halkı bunun acısını çekiyor" açıklamasını yaptı.
Galatasaray'a Malatya gösterilmedi
Depremin üzerinden bir yıla yakın zaman geçmesine rağmen suların içilemediğini işaret eden Fırat, "Malatya gibi içme suyu cenneti olan ilimizde susuzluk çekiyoruz. Galatasaray Spor Kulübü deprem bölgesine 300 kalıcı konut yapmak üzere TOKİ ile anlaşma imzalarken Adıyaman, Hatay ve Kahramanmaraş illerine yapılacağını da belirtirken Malatya’ya neden yapılmadığına dair yorum ‘’Malatya’nın durumu zaten iyi, ihtiyaç yoktur.’’ algısının oluştuğu anlamına gelmiyor mu? Bu algıyı oluşturanlar utanmasın mı?" şeklinde konuştu.
Öğrencilerin barınma sorunu da gizlendi
Deprem sonrası öğrencilerin barınma sorununun da gizlendiğini iddia eden Fırat, "YÖK Başkanı Malatya’ya ziyarete geldiği vakit İnönü Üniversitesi Rektörü Ahmet Kızılay, sorunları ortaya dökmeyerek öğrencilerin barınma sorunu yok diyerek uzaktan eğitime gerek yok deyip, yüz yüze eğitime ikna ederse Ankara’da Malatya’nın sorunları gündem olur mu ya da Galatasaray konutlarını Malatya’ya yapar mı?" sorusunu sordu.
Malatya’nın başına gelecek en büyük kötülük
Turgut Özal Üniversitesi’nde öğretim görevlisi alımlarındaki uygulamalara değinen Fırat, "İlanlarda aranan şartlar kişiyi tarif eder nitelikte olursa gündemden hiç bir zaman da düşmez. Biz sendika olarak bu konuyu araştırıp kamuoyunu ileriki günlerde bilgilendireceğiz. Ancak atamaların liyakate ya da ehil olmasına göre değil de akraba veya sivil toplum ilişkilerine göre yapıldığını görmek Malatya’nın başına gelecek en büyük kötülüktür. Bu kötülükle mücadele eden Malatya Ankara’da felaketiyle gündem olamaz ki" dedi.
Malatya’ya Geçici Şire Pazarı Bile Yapılmadı
Malatya Kayısısı coğrafi işaret tescili almış bir meyve olmasına rağmen bunun değerini Malatya’da söz sahibi olan bürokrat, siyasilerimiz anlamamış olacak ki kuyumcular için yapılan geçici Kuyumcular Çarşısı gibi geçici Şire Pazarı kurma vizyonu bile gösteremediler. Kayısı esnafını bir çarşıda toplayarak dışarıdan gelenlerle kayısıyı buluşturma imkânı bile sunmadılar. Oysa ki Malatyalı kayısı ile ayakta kayısı ile müreffeh" ifadesini kullandı.
Kayseri'de 49, Malatya'da 120
Doğal afet yaşayan bölgelerde karaborsacıların ve fırsatçıların türemesini doğal olarak niteleyen Fırat, "Buna müsaade eden devlet yetkililerinin olmaması hiç doğal değildir. 15/12/2023 tarihindeki karşılaştırdığımız fiyatlarla hamsi Kayseri’de 49 TL, Ankara’da 60 TL iken Malatya’da 120 TL olmasına müsaade eden belediyenin Malatya’ya zulmü değil midir? Belediye zabıtasının işi sadece seyyar satıcıların arabalarına el koymak olmasa gerek" açıklamasını yaptı.
Amaç Esenliği piyasaya sürmek mi?
Beton fiyatlarındaki fahiş artışlara değinen Fırat, "Hepimizin bildiği ve yaşadığı hazır beton üreticilerinin fahiş fiyata beton satması halkta tepki buldu ama ilgili makamlardan hiç müdahale olmadı. Aynı özelliğe sahip hazır betonun birim fiyatı, Elazığ’da 1500-1600 TL civarındayken Malatya’da 2700 TL civarında olması, bunu yerel yöneticilerin seyretmesi ve merkezi yönetimin haberinin olmaması varsa da tepkisiz kalması Malatyalılar için zulüm değil midir? Esenlik hazır beton hazır santrali kurduktan sonra fiyatların makul seviyeye düşmesi belediye kuruluşu olan Esenlik Şirketi’nin müdahalesi mi yoksa özellikle fiyatlar yüksek tutulup da Esenlik’in pazara girmesine ortam hazırlanması mıydı? Artık depremden sonra öyle bir hal aldı ki şu Malatya’da her an herkesten her şeyi bekler olduk. Vatandaş uygulayıcıların vicdanlarına teslim edilmiş vaziyette. Kamu çalışanından tutunda esnafına, amelesine kadar herkes vicdanı kadar merhametli ya da zalim" dedi.